Suriye’deki savaþ derinleþtikçe evinden yurdundan olan insan sayýsý hýzla artýyor. Suriye içerisinde yaklaþýk 5 milyon kiþinin evini terk ettiði tahmin ediliyor. Baþka ülkelere sýðýnanlarýn sayýsý ise 2 milyonu aþmýþ durumda. Bunlarýn yarýdan fazlasý çocuk yaþta...
Mülteci meselesinde asýl yükü taþýyan ülkeler ise sýrasýyla Lübnan, Türkiye, Ürdün, Irak ve Mýsýr. Batýlý ülkeler ve bölgenin petrol zenginleri Suriyeli mülteciler konusundan uzak duruyor. Almanya sadece 5 bin mülteciyi, onu da en fazla 2 yýllýðýna almayý kabul etti. Fakat Almanlarýn aldýklarý kiþiler neredeyse ‘seçmece-mülteciler’den oluþuyor; hepsi eðitimli, hepsi Alman ekonomisinin aradýðý türden Suriyeliler...
Riskler büyük
Türkiye’ye sýðýnan Suriyeli mülteci sayýsý ise 500 bini aþmýþ durumda. Bu rakam bazý illerimizin nüfusundan bile fazla... Rakamýn nerede duracaðý ise belli deðil. Belki bir yýl içerisinde 1 milyondan fazla Suriyeli Türkiye’de yaþýyor olacak.
Kýsacasý tablo alarm verici düzeyi geçeli çok oluyor. Türkiye bu kadar büyük bir kitleyi kaldýrmakta zorlanýr, zorlanýyor da... Suriyeli mülteci sorunu Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve hatta siyasi dengelerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle konu ciddiyetle ele alýnmak ve gerekli politikalar acilen üretilmek zorunda.
Meselenin ilk boyutu ekonomik. Mültecilerin Türkiye’ye ekonomik yükü þimdiden 2 milyar dolarý buldu... Dolaylý maliyete bakýldýðýnda tablo daha da aðýrlaþýyor: Zaten istihdam sorunu yaþayan ülke, Suriye’den gelen yarým milyon ucuz iþgücü nedeniyle farklý maliyetler ile karþýlaþacak. Mülteciler, bazý bölgelerde iþsizliði artýrdýðý gibi, ücretleri de kontrolsüz bir þekilde aþaðý çekecektir. Ýþ gücü ve üretim açýsýndan kayýtdýþý ekonominin de buradan besleneceði aþikârdýr.
Türkiye, mültecilerin ekonomik maliyeti konusunda Birleþmiþ Milletler ve diðer uluslararasý örgütlerce desteklenmek zorunda. Ayný þekilde Suudi Arabistan, Birleþik Arap Emirlikleri gibi bölge ülkeleri ile Batý’nýn zengin ekonomileri de mülteci yükünü bölüþmek zorunda. Ne var ki insani yüklerin paylaþýmýnda dünyanýn adil bir yer olmadýðýný öðreneli çok oluyor.
Türkiye’nin mülteciler meselesinde karþýlaþabileceði asýl sorun ise sosyal alanda yaþanacaktýr. Nispeten farklý bir kültürden gelen bu insanlar Türk toplumuna uyumda zorluk çekeceklerdir ve bu zorluk taraflarýn birbirine þiddet de dâhil, reaksiyonu þeklinde kendisini gösterecektir. Ýþsizlik ve diðer zorluklarla boðuþan mültecilerin suça bulaþma ihtimali de bir diðer sorundur.
Fýrsat da var
Bu topraklar asýrlardýr göçmenlerin sýðýndýðý yerler oldu. Bu özellik Cumhuriyet boyunca da sürdü. 1917 Devrimi’den sonra Ruslar, 1979’dan sonra Ýranlýlar, savaþla birlikte Afganlar, Saddam’dan kaçan Iraklý Kürtler bu topraklara sýðýnmýþ çok sayýda mülteci grubundan sadece birkaçýdýr... Türkiye bu insanlara kollarýný sonuna kadar açýyor ve tüm yükü üstleniyor.
Ne yazýk ki yükü çeken Türkiye, kendisine sýðýnan mültecilerin oluþturduðu fýrsatlarý iyi deðerlendiremiyor ve yüzbinlerce insan tehlike geçince veya kendisine daha zengin bir ülke bulunca Türkiye’ye ciddi bir katký býrakmadan baþka yerlere göçüp gidiyor.
Ruslar ve Ýranlýlar bunun tipik örneðidir. Suriyeliler böyle olmamalýdýr... Kýsa sürede geliþtirilecek bir planlama ile Suriye’den gelen mültecilerin en donanýmlýlarý Türkiye’de uzun süre kalacak ve katký verecek þekilde yönlendirilmelidir. Ayný þekilde riskler ve maliyetler için de acil önlemler alýnmalýdýr...