Suriye'de yaşananlar kamuoyumuzu her konuda olduğu gibi ikiye böldü. Suriye'nin bugünkü halini siyah ya da beyaz olarak tanımlamak mümkün değil. Suriye tablosunda gri ve tozlu alanlar çoğunlukta. Yeni bir düzenin tesisi için ise Ankara'nın yanı sıra uluslararası sistemin desteği gerekli.
Ankara 2018 sonrası özellikle muhalif gruplar arasındaki sorunları çözmek ve onları ortak bir idealde birleştirmek için çaba harcadı. Şam'da geçici hükümeti kuran aktörler de Ankara'nın uzun zamandır tanıdığı ve tecrübe ettiği isimler.
İsrail'in Suriye'nin kuzey doğusunda Kürtlerle ilgilendiği bir gerçek. Özellikle geçtiğimiz aylarda YPG/SDG ile temasa geçen İsrail istihbaratı Kürt savaşçıları sahadaki Hizbullah'la çatıştırmak istedi.
Suriye'de yaşanan gelişmelerin uluslararası konjonktürle ilişkisini bu köşede izah etmiştik. 7 Ekim 2023 sonrası yazdığımız yazılarda özellikle Lübnan ve Suriye üzerinde durmuştuk.
Suriye'de bir devrim gerçekleşti ancak henüz bahar gelmedi. Sürecin önünde zorlu engeller var. Suriye'nin inşası denince çoğunluk yeni yapılacak beton binalara ve alt yapı tesislerine odaklanıyor. Oysa daha öncelikli meseleler var.
Esas mesele milli birlik ve ortak kader inancıdır. Coğrafi bütünlüğü sağlayacak ve Şam'ın gücünü tesis edecek olan da bu inançtır.
Şam'daki yeni yönetimin kullandığı ortak dil, farklı inanç gruplarını bir arada tutacak ortak zemini sağlayacak görünüyor. 1930-1950 arası döneme işaret eden bayrak da bu birleşmeyi sembolize ediyor.
İran'ın Şiiliği bölgede araçsallaştırması bölgedeki inanç grupları arasındaki ilişkileri zedeledi ancak bundan sonrası için herkes dikkatli olmak zorunda.
Hem Suriye halkının hem de uluslararası aktörlerin beklentileri Suriye'deki kültürel çeşitliliğin korunarak inanç özgürlüğünün sağlanması. Geçmişle hukuk zemininde hesaplaşırken iç huzuru temin etmek için hususi bir gayret gösterilmeli.
TÜRKİYE-SURİYE ETKİLEŞİMİ
Selefi hareketlerin bölgede oluşturacağı tedirginlik diğer inanç gruplarını rahatsız edeceği gibi gelecekte yeni bir çatışmanın da ortaya çıkmasına neden olabilir.
Ankara'nın bu konuda dikkatli olduğunu biliyoruz. Ülkemizdeki Hristiyan Araplar, Süryaniler, Sünni Araplar, Nusayrîler, Caferî Türkler yurttaşlık bilinci yüksek ve ülkemizin temel değerlerine bağlı inanç gruplarıdır. Bu sosyolojik zenginliği rahatsız edecek söylemlerin üretildiği mekanizmanın farkında olmalıyız.
Türkiye'de son yıllarda selefi hareketler daha görünür bir hale geldi. Özellikle sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşan ve gençleri etkileyen aşırılık yanlısı akımlar konusunda dikkatli olmak gerekli.
Özellikle "dini güvenlik" meselesi önümüzdeki yıllarda sıkça karşılaşacağımız başlıklardan bir tanesi olacak.
Bölgede bütünlükçü demokratik bir sistem tesis etmek için rol model olabilecek aktör belli.
Türkiye modeli Suriye halkı için bir umut olmalı aksi halde Suriye'de yaşanabilecek sorunlar buraya aksedecektir.