Suriye'nin geleceği ve anayasası

Rusya, Astana görüşmelerinin akabinde Suriye için bir anayasa taslağı gündeme getirdi. Bir süredir konuşulan Esed'in hastaneye kaldırıldığı haberlerinin bununla alakası var mı bilinmez ama şu anayasa meselesi doğru.

Suriyeliler kendi anayasalarını yapacak kabiliyettedir kuşkusuz. Dayatma anayasa ile yola çıkmaları halinde ilk durakta yine birbirlerine girerler. Hoş daha ne sulh olmuş ne de güçlü bir siyasi çözüm iradesi var ortada.

Her şey o kadar kırılgan ki. Çatışmaların bugünden yarına sona ermesini kimse beklemiyor zaten.

Tüm tarafların uyacağı bir ateşkes kararı alınabilmiş olsa bile sonucun bir Irak olmayacağının garantisi yok.

Temenni edelim ki Suriyelilerin bütün olarak bağımsız-demokratik bir yönetim üzerinde mutabık kalmaları ve yeni, demokratik bir anayasaya kavuşmaları tahminlerimizden farklı olarak kısa sürede gerçekleşir.

Rusya’nın sunduğu anayasa teklifinde ülkenin Suriye Arap Cumhuriyeti olan resmi adı Suriye Cumhuriyeti olarak zikredilmiş. Daha doğrusu bu şekilde değiştirilmesi önerilmiş. Yöntemin kendisi zaten sorunlu ancak ülkelerin isimlerinin değişmesi meselesi de az buz bir konu değil. Haliyle Rusya'nın bu hamlesinin en çok konuşulan başlığı bu isim meselesi oldu. Bir de Kürtler için "kültürel özerklik" bahsinin geçmiş olması. Anlaşılacağı üzere Suriyeli Türkmenlerin kültürel hakları Rusya’yı pek ilgilendirmemiş.

***

Nüfusunun çoğunluğunu Arapların oluşturduğu çok sayıda ülke var. Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle birlikte Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacını da yansıtan manda düzeninde pay edilmiş, başına da İngiliz valisi kabilinden emirlerin, kralların atandığı farklı Arap ülkeleri bunlar.

Araplık bir ülke ile dahi sınırlı değilken ille de adında Arap geçsin ısrarı bir gün gerçekten anayasa için masaya oturmak mümkün olduğunda da niza sebebi olacağa benzer.

Aklıma Suriye isyanının ilk dönemleri geldi. ABD’nin muhalifleri desteklediği, Suriye’nin (sözde) dostu 60 civarında ülkenin isyanı siyaseten ve askeri olarak destekledikleri günler... Suriyeli muhalifler daha Kürtler, Türkmenler vs. diye ayrışmamış. Ortada DEAŞ falan da yok...

Suriyeli muhalifler, aralarında Kürt temsilcilerin de olduğu bir toplantı yaptı Türkiye’de.Benzerlerini Batı başkentlerinde de yapıyorlardı. O toplantıdaki tartışmayı hatırlattı bana şu anayasa meselesi. Esed epey zor durumda bırakılmıştı ve muhalifler yeni Suriye için ortak bir zeminde anlaşmaya çalışıyorlardı. Esed sonrası kurulacak yeni Suriye’nin adının ne olacağı da toplantının konu başlıklarındandı. O gün de aynı mesele tartışmaya sebep oldu. Kürt temsilciler “Suriye yetmiyor mu, neden ille de Arap diyelim” sözleriyle itirazlarını dile getirdi. Belki de o günlerde meydana gelen ayrışmalar olmasaydı Suriye isyanı bu kadar kolayca iç savaşa dönüştürülemeyecekti.

Bu ayrışma, Suriye’de muhaliflerle birlikte hareket etmek isteyen Kürt grupların elini PKK’ya karşı çok zayıflattı.PYD'nin ABD tarafından desteklenmesinden sonra denge büsbütün değişti. PYD, kendi dışındaki Kürt unsurlara yaşam hakkı dahi tanımadı.

***

PYD, ABD'nin silahlandırması sayesinde demografiyi de değiştirmek suretiyle alan hakimiyeti sağladığı yerlerde siyasi özerklik talebinde bulunmaya başladı. ABD doğrudan bunun garantörlüğünü üstlenmiş durumda.

Obama, Türkiye ile arasının bu denli bozulması pahasına bundan vazgeçmedi. Rusya’nın da buna radikal bir itirazı yok. Türkiye’den başka bir de İran rahatsız.

Trump’ın Erdoğan’a geri dönüş yapmaması, Türkiye’nin konu hakkındaki sorularına henüz cevap bulamamış olmasından.

Şu beş yıllık tecrübe, Türkiye’ye hem maliyet yükledi hem de Türkiye için inanılmaz bir mukavemet testi oldu.

Bakalım süreç bundan sonra nasıl işleyecek?