Suriye'yi nereden okuyorum

Hayret ki hayret... Bütün dünya rejimin çöktüğünü gördü, ama bizim muhalefet, son dakikaya kadar Esed dedi.

Suriyeli Muhalifler Şam'ın içlerine kadar girmiş, rejim güçleri oraya buraya dağılmış, kimi rivayetlere göre bir kısmı İsrail'e sığınmış, Esed kaçış için bütün hazırlıklarını tamamlamış, CHP lideri Özgür Özel hala, "Esed'le bir an önce temas kurulmalı" diyebildi.

Bu körlükle ülke yönetecekler öyle mi?

Şarap fiyatlarının pahalılığından şikayet edecek kadar "sıkı muhalif" Nevşin Mengü'yü dahi çileden çıkardılar!

O bile dedi ki: CHP dış politika ekibinin yerinde olsam istifa ederdim. Elinizde konuyla ilgili bir şey yoksa bir şey demeyin abi.

Ömrü boyunca hiçbir öngörüsü tutmamış sözde Avrasyacı Doğu Perinçek'i anladık da şu Fatih Erbakan'a ne demeli peki?

O da Esed'in muhatap alınmasını istedi, tabi yanına Suriye'nin en büyük kaybedeni İran'ı eklemezse olmazdı.

Uzayıp gidiyor liste...

Fatih Altaylı'sından büyük stratejist Merdan Yanardağ'ına, hala süreci BOP üzerinden okuyan sözde analistlerden "Türk beklenendir" sözü üzerinden milleti alaya alan portakalına kadar, cehaletlerini ortaya koyan bunca adam, bunca kadın...

Son Baasçı Hüsnü Mahalli bile bizim ekranlarımızda hala boy gösterebiliyor, varın gerisini siz düşünün artık.

Allah'tan tarihten tevarüs etmiş akılla mücehhez devlet var ülkede.

Bölgedeki gelişmelerle birlikte işte bu kalpleri kör ve sağır olan cahillerin sebep olduğu kakofoniyi de yönetmek zorunda kalıyor sabırla işte bu devlet.

Dün Doha'da Türk dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a soru soran yabancı gazetecilerin ciddiyetine bir baktım, bir de geri dönüp son on gün içinde Suriye'deki gelişmeler hakkında yorum yapan sözde muhaliflere baktım... Utanıyor insan yahu...

Bütün dünya gördü oysa.

Ucuz polemiklerin ötesinde tarih değişiyor.

61 yıllık bir iktidar sona erdi.

Nusayri Esedlerin diktatörlüğünün perdesi olan son Baas rejimi de çöktü.

Buna devrim deniyor işte.

Dışişleri Bakanı'nın yabancı gazetecilerin sorularına verdiği cevaplara baktım, bu sürece en hazır ülkenin Türkiye olduğu net bir şekilde görülüyor.

Şimdilerde koparılan velvele şu...

"Suriye'nin kuzeyinde bir PKK/PYD devletinin kurulmasının önü açılmış."

Nesnel veriler var mı? Hayır... Eski ezberleri tekellüme devam.

Bu körlükle bıkmadan karanlığa ıslık çalıp duruyorlar.

Tel Rıfat ve Münbiç operasyonları ile Fırat'ın batısı terörden temizlendi, Türkiye sınırları güvenlik altına alındı.

Kaldı ki, PKK/PYD terör örgütünün bütün bölge halkları tarafından emperyalizmin kucağındaki bir örgüt olarak kodlandığını bilmeyen yok.

Münbiç'te, Rakka'da aşiretler tarafından taşlanarak kovuldular.

Onun için, sıra Fırat'ın doğusuna da gelecek, bunlar bölgede tutunamayacaklar. Bölgede yaşayan insanların acısı ve öfkesi o kadar büyük ki, emperyalizmin gölgesi altında zulmün parçası olan bu kanlı örgütün ve destekçilerinin yeni dönemde varlıklarının kabulü mümkün görünmüyor.

Kaldı ki, bugün kontrol ettikleri petrol kuyuları ve tarım havzası, Suriye için hayati öneme sahip. Eğer burada yeni bir düzen oluşturulacaksa da burasının merkez tarafından talep edileceği kesin.

İşte bizim velvelecilerin bu söylemlerinin de karşılığı yok.

Hülasa, konunun özü şu...

Suriye'yi bu toprakların bir parçası olarak okumayı becerebilirseniz, Türkiye haricinde bölgede düzeni tesis edebilecek bir gücün olmadığı görülecektir.

Bugün Şam'da oluşacak yeni iktidarın bir ve bütün Suriye için hukuk tesis edebilmesinde de Türkiye'nin tecrübelerinin önemli olduğunu, bizim körler hariç herkes biliyor.

Kimileri hala laiklik hezeyanıyla muhalefeti el-Kaide üzerinden okuyadursun... Muhalefetin de şimdiye kadar iyi imtihan verdiğini düşünüyorum. Yani, yürüttüğü mücadelede bir devlet gibi savaş hukuku çerçevesinde hareket etti, emanına girenlerin hukukunu bizzat koruyacağını da gösterdi.

Türkiye, işte bu perspektifi en güçlü şekilde besleyebilecek tek ülke bölgemizde.

Bütün bu verilerden hareketle, Cumhur İttifakı'nın okumalarının derinliğini ve hükümetin dinamik süreç yönetimini de dikkate alarak, gelişmelerin hayra tebdil edileceğine inanıyorum.