Baþbakan Davutoðlu’nun Cuma günü Diyarbakýr’da Sur’un ihyasý için açýkladýðý program, bilgi kirliliði ve algý operasyonlarýný boþa çýkaran, vatandaþý yeniden düþünmeye sevk eden bir muhtevaya sahipti ve tatminkardý.
Hasan Paþa Haný’nda Bakan ve milletvekillerinin de katýlýmýyla açýklanan Sur’un ihyasý programýndan önce, Ulucami’de Cuma namazý kýlýndý. Çok kalabalýk vardý ve adým atacak yer yoktu. Sonra bu kalabalýk sokaða taþtý. Baþbakan otobüsün üstüne çýktý ve halka hitap etti.
Diyarbakýr’da, HDP, Sur için alýnan bir takým tedbirleri boþa çýkarmak, Sur’un yeniden ve tarihi dokusuna, ima ettiði kültür mirasýna uygun inþasý, Sur halkýnýn uðradýðý maðduriyetlerin giderilmesi için hükümetin bir an önce hayata geçirmek istediði eylem planýný itibarsýzlaþtýrmak ve yalan yanlýþ bilgiler yayarak, halký kuþkulara düþürmek için elinden geleni yapýyor.
Yakýp yýktýlar, güzelim Sur’u büyük ölçüde bir moloz yýðýný haline getirdiler, þimdi de inþayý ve ihyayý engellemek istiyorlar.
Yok, Sur insansýzlaþtýrýlmak isteniyormuþ, devlet Sur’u içindeki tarihi eserlerle beraber kamulaþtýrmak istiyormuþ, zaten Sur’daki operasyonlar bu yüzden ve bu amaçla gerçekleþmiþ ve daha bir sürü yalan ve bilgi kirliliði..
Sanki ta Yüksekova’dan baþlayarak, Sur ve Nusaybin’e varýncaya kadar, beþyüz bin insanýn evini barkýný terkedip yollara düþmesine yol açan PKK deðil, devletmiþ gibi!
Sanki, evlerin önüne hendek kazýp, altýný üstünü tünellerle birbirine baðlayan, tonlarca bombayý Sur’daki camilere ve kiliselere dolduran PKK deðil, devletmiþ gibi!
Sur, insansýzlaþtýrýlmýyor, tam tersine PKK þiddeti ve teröründen kaçan insanlarýn Sur’a güven içinde dönmeleri için mücadele ediliyor. Kimse en ufak bir maðduriyet yaþamayacak. Halkýn sahip olduðu mülkiyet hakký korunacak, isteyen, tarihi dokuya uygun olarak evini kendisi inþa edebilecek, isteyen devletin inþa edeceði evlerden birine sahip olacak. Hiç bir inþaatýn yüksekliði Baþbakan’ýn ifade ettiði gibi Surlarýn ve Sur’daki minarelerin uzunluðunu geçemeyecek.
UNESCO’nun Hevsel Bahçeleri ve Diyarbakýr surlarý için aldýðý dünya mirasý kararý, Sur içinin bu karara uygun olarak yeniden restorasyonunu zorunlu kýlýyor. Buna uygun olmayan hiç bir þeyin kabul edilmesi mümkün deðildir.
Gençlik yýllarýmýn bir kýsmý Sur’da geçti. Yaz aylarýnda, Sur’un, Dýngýlava ve Küpeli ismini taþýyan iki havuzunda geçerdi bütün günümüz. Bu havuzlarýn buz gibi sularýna atýlýrdý karpuzlar ve sonra da ekmek peynir eþliðinde afiyetle yenirdi.
Diyarbakýr Ýþ Kadýnlarý Derneðinde, bir iþ kadýný arkadaþýmýz, “Balýkçýlarbaþýna gitmezsem yaþayamam” diyordu haklý olarak. O yýllarda biz de Sur’un dýþýnda bir hayatý hayal bile etmezdik..
Bir þehrin tarihi mekanlarýný nasýl düzenlerseniz düzenleyin, o mekanlarda insan yoksa, insan yaþamýyorsa hiç bir þeye yaramaz bu. Sur halkýný, Sur’dan koparmak, ayrý yaþamaya zorlamak ise ölümden beter gelir. Sur halkýyla konuþtuðunuzda, geçmiþinden koparýlmýþ, boþlukta hisseden bir halk gerçekliðiyle karþý karþýya kalýyorsunuz. Evlerini, ve kýymetli eþyalarýný kaybettiler, ama þimdi hatýralarýnýn içinde yer aldýðý bir hafýzayý, bir belleði yitirmenin korkusu ve endiþesiyle yaþýyorlar.
Sur yeniden inþa ve restore edilecek, ama bu mekana ruh katacak olan da þüphesiz geriye evlerine dönüp burada yaþamaya devam edecek olan Sur halkýdýr.
Türkiye’nin ve dünyanýn çok uzun bir süre, gözü Sur’da olacak, buna hiç þüphe yok.
Siyasetin de nabzý burada atacak. Bu da çok belli. Çünkü Sur, 1999’dan bu yana Diyarbakýr’da elde edilen siyasi bir iktidar alanýnýn merkezi durumundadýr. Aþaðý yukarý 17 yýldýr burayý PKK/HDP yönetiyor. Ýþte bu iktidar alanýný kontrol eden, siyasi ve ekonomik rantýný tek baþýna yöneten bir hareketin, Sur’daki kontrolünü kaybetmesi demek, hiç bir þeyin eskisi gibi olmayacaðý anlamýna gelir. Diyarbakýr’da yaþayan ve yüzü bir kaç yýldýr HDP’ye dönük olan, þehrin mekanlara bölünmesi sürecinde oluþan muazzam rant alanlarýný HDP’ li elit siyasi sýnýfla beraber paylaþan orta sýnýftan kesimler, þimdi sarsýlan bu iktidar alanýndan uzaklaþmanýn ve yeni bir siyasi tercih yapmanýn eþiðine gelmiþ bulunuyorlar. PKK’nin, artýk onlarýn ne ekonomik entegrasyon ne de milliyetçi taleplerini temsil edemeyeceðini görüyorlar, PKK, Sur’u askeri olarak kaybetti, þimdi HDP’yi harekete geçirerek, siyasi olarak yeniden kazanmak isteyecektir. Ama bunca yýkýmdan ve halka verilen zarardan sonra, bu hiç te kolay olmayacak. Sur halkýný kendi geleceðinin önüne dikmek bana imkansýz ve boþ bir çaba olarak görülüyor.
Perþembe günü Sur’un etrafýnda uzun bir yürüyüþ yaptým. Ýþ makinalarý harýl harýl çalýþýyordu. Etraf taþýnmayý bekleyen moloz yýðýnlarýyla doluydu. Bir kaç kadýn ve çocukla karþýlaþtým. Aðlaþýp duruyor ve sözleþmiþçesine, ‘yeter yeter, dayanacak gücümüz kalmadý’ diye feryat ediyorlardý.
Surlu kadýnlarla karþýlaþtýðýmýz güzergahýn solunda eski adliye binasý ve eski cezaevinin de içinde yer aldýðý Ýçkale vardýr, bir müze tasarýmý içinde, burada yer alan binalar yeniden restore edilmiþ ve ziyaretçilere açýlmýþ durumda. Ýçkale, içinde yapýlan kazýlar ve bulunan insan kemikleriyle gündeme gelmiþ ve tartýþmalara yol açmýþtý. Kazýlar sýrasýnda ortaya çýkarýlan insan kemiklerinin, doksanlý yýllarda faaliyet gösteren JÝTEM’le ilgili olabileceði düþünülmüþ, sonra bu insan kemiklerinin çok eski tarihlere ait olduðu ortaya çýkmýþtý.
Ýçkale’nin tepesinden Dicle’ye doðru uzun uzun baktým. Buz gibi soðuk bir rüzgar esiyordu. Ýçimin ürperdiðini hissettim. Ýçkale’de bulunan mahkemeye 1977 yýlýnda yasak kitap ve Seyit Rýza’ya ait fotoðraf bulundurmaktan ifade vermiþ, serbest býrakýlmýþtým; ama kitaplara ve Seyit Rýza’nýn fotoðrafýna da el konulmuþtu.
1974 Ecevit affýndan önceydi. 12 Mart’ta tutuklanan Kürt aydýnlarý Ýç kaledeki cezaevinde kalýyorlardý. Mehmet Emin Bozarslan, Tarýk Ziya Ekinci, Ýbrahim Güçlü, Mehdi Zana ve diðerleri.. Liseli gençlerdik ve onlarý bazen ziyaret ederdik. Ýçerden çýkacaklar ve parti kurup bizi de içlerine alarak mücadele edeceklerdi..
Hey gidi, rüzgar gibi geçip giden yýllar, hey!
Geçmiþ hatýralar ve yýllar, sanki dün yaþanmýþ, elimi uzatsam onlara dokunacakmýþ gibiydi, gözlerimi vadiye ve vadiyi çevreleyen tepelere diktim, yemyeþil bir örtüyle sarýp sarmalanmýþtý tepeler, çok istemesine raðmen, bana iþkence ederler diye son yýllarýnda Diyarbakýr’ý hiç ziyaret etmemiþ olan Diyarbakýrlý þair, Ahmet Arif’in dizeleri geçti aklýmdan.
Daðlarýna bahar gelmiþ (barýþa hasret) memleketimin!