Susturun şunları: Dümdüz gidiyorlar!

Sultan Abdülhamid döneminde halk arasında hurafeler öylesine yaygınlaşmıştı ki Sultan bu hurafelerin önüne geçmek için bazı kitapları toplattırmak zorunda kalmıştı.

Üstelik bu kitaplar -güya- İslam'ı öğreten, halkı bilinçlendiren kitaplardı. Ama maksat halkın dini duygularını suistimal ederek İslam'a zarar vermekti.

Hurafelerin kaynağı olan kitaplar toplatılarak bir meydanda yakılmıştı. Bu kitap yakma olayı ne yazık ki daha sonra Sultan Abdülhamid'in tahtan indirilmesinin bahanesi olarak da kullanılacaktı.

Bugün de Müslümanlar arasında büyük bir hurafe yangını var.

Üstelik bu yangını çıkaranlar İslam adına hareket ettiğini iddia eden, vaaz kürsülerini kullanan kişiler.

Sarıklı, cübbeli insanlar.

Bir önceki yazımda bu konuya değinmiştim ama hoca olduğunu iddia eden Hüseyin Çevik isimli kişinin vaaz kürsüsünden yapmış olduğu konuşma artık bardağı taşırmaya başladı!

Bu fenomen hoca İslam aleminin büyük (!) bir derdine çare buldu vaaz kürsüsünden. Oral seks!

Evet, yanlış duymadınız, Gazze'de her gün binlerce insan-çocuk katledilirken fenomen hoca en büyük derdimize çare buluverdi! Hem de öylesine bir güzel izah etti ki değmeyin gitsin!

Behey utanmazlar, behey arlanmazlar!

Sakalınızdan, cübbenizden, sarığınızdan utanmıyorsunuz oturduğunuz kürsüden utanın!

Orası ümmeti irşat makamı!

Sizin, sapık düşüncelerinizi uluorta, hayasızca ifade edeceğiniz bir yer değil.

Neymiş efendim "Endonezya'da millet bu konuda dümdüz gidiyormuş."

El insaf!

Bu nasıl bir cümle!

Bu nasıl bir üslup!

İnsanın meşhur fenomene sorası geliyor: "Gördün de mi, şahit oldun da mı söylüyorsun?"

Ümmetin başka bir derdi yok da mı bu konuları ulu orta konuşuyorsunuz?

Sizin Kudüs diye bir meseleniz yok mu?

Nerde Selahaddin Eyyubi tavrı, nerde sizin utanmaz haliniz?

Selahaddin Eyyubi, Kudüs işgal altındayken gülmeyi kendine yasaklamıştı.

Siz kalkmışsınız ağzınızı gere gere, sırıta sırıta "dümdüz gidiyorlar" diyorsunuz!

Neredeyse ağzınızın suyu aka aka, ballandıra ballandıra cinsel fantezilerinizi anlatıyorsunuz.

Neredesin ey Sultan Abdülhamid!

Bir zamanlar kitaplar aracılığıyla yapılan şimdi bizzat kendisine hoca (!) diyen utanmazlar tarafından kürsülerde yapılıyor.

Ey Sultan, senin kitaplara yaptığını bu hocacıklar hak etmiyor mu?

Müslümana asimile operasyonu yapıyor Hüseyin Çevik ve benzeri Müftî-yi Mâcin hocacıklar.

Abdulhamid dönemindeki Abdullah Cevdet'in dinsizleştirme projesine su taşımaktan başka bir şeye yaramıyor bunların yapıp ettikleri!

Kadim baba dostu Sadık amcayı (Sadık Albayrak) ziyarete gittiğimde kütüphanesinde dikkatimi çeken bir levha vardı. "Allah belanı versin Cevdet!" anlamında bir levha. "Neden asılı?" sorusuna Sadık amca, "Unutmamak için! Çünkü bu melun herif kadar Müslümana zarar veren olmadı!" dedi.

Son günlerde karşılaştığım bütün hocacık vakalarındaki kahramanların (!) Abdullah Cevdet'in idealine yardımcı olmaktır kanaatindeyim.

1897 yılında 1. Yahudi Kongresi yapıldığında kongrenin kamuoyu ile paylaşılmayan iki kararı vardı.

Birincisi; Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesi ve Osmanlı'nın yıkılması idi. İkincisiyse; Osmanlı coğrafyasında yaşayan değişik millet ve kültürdeki kavimleri bir arada tutan İslam ahlakını ortadan kaldırmaktı.

İkinci karara dikkat! İslam olacak ama ona tabi olanlar ahlaksız hale getirilerek kimliksizleştirilecek ve asimile edilecek.

Tarihi kayıtlara düşmüş şu vakıa önümüzde büyük bir örnektir:

Abdullah Cevdet İçtihat dergisi için yaptığı çalışmasında bir Fransız düşünüre Müslümanların nasıl uygarlaşacağını (!) sorar.

Fransız düşünür, "Kur-an'ı kapat, kaldır, yasakla. Kadınları ise aç! Sinelerindeki hayâyı tesettürle beraber çıkar at. İffetsizliğin tohumlarını ek!" der.

Abdullah Cevdet ise, "Bir şeyi gözden kaçırdığınızı fark ettim; Kur'an'ı açık bırakıp kaldırmayıp, İslam'ın aslını kaldırıp yerine alternatif olarak hurafeye dayalı bir İslam'ı ikameye çalışacağız. Ama kadınları açma noktasında sizinle hem fikirim." (İçtihat, Sayı: 4, Ekim 1904)

İsim isim sıralamaya gerek var mı bilmiyorum! Ben bir tanesini zikrettim diğerlerini size havale ediyorum.

Dijital mecralarda yüksek sesle kürsülerden gürültü yapan hocacıklara ve cemaat şıhcıklarına bakın kâfi.

Allah aşkına bakın ve siz söyleyin! Hangi birisi Abdullah Cevdet'in idealine hizmet etmiyor?

Asılı levhayı da es geçmeyin!