Suudi Arabistan, Ýran’la ilgili yeni siyasi hamleler atmakta. Uzun zamandýr Suudi’ler, Ýran’daki etnik gruplarla ilgilenmekte.
Hem Ýran’ýn içerisindeki sistem karþýtý gruplarla, hem de Ýran dýþýndaki muhalif gruplarla temas halinde.
Türk, Kürt, Beluç, Arap, baþka bir sözle Fars olmayan tüm gruplarla, siyaseten ortak hareket etme isteklerini, farklý yollar ve yöntemlerle, unvanlara taþýmakta.
Ýran’daki etnik gruplarýn en büyüyü, hiç kuþkusuz Türklerdir.
Ýran’ýn Orta Doðu’daki daðýtýcý tutumu karþýlýðýnda, Suudi’nin Ýran karþýtý görüþ sergileyen Ýran vatandaþlarýna destek mesajlarý iletmesi, aslýnda manidardýr. Ýran - Suudi gerginliði, o kadar zirveye taþýnmýþ ki, Hac ziyaretine gitmek isteyen Müslümanlarýn gitmesi engellendi. Ýran, kendi vatandaþlarýnýn ziyaret etmesine karþý koydu. Bunun karþýlýðýnda ise Suudi Arabistan yönetimi, Ýran dýþýndaki muhalif gruplarý, Hac ziyaretine davet etti. Ýþin ilginç tarafý davet ettikleri içerisinde seküler din karþýtý gruplarýn da olmasýdýr. Esasýnda ilginçten ziyade, meselenin siyasi içeriðini anlatan tablodur.
Suudiler; Türk ve Kürt muhalif gruplarý, özellikle özgürlükten yana olanlarýný, açýktan desteklemek istemekte. “Ýran’a karþý güçleri birleþtirelim” teklifi sunmakta anlaþýlan.
Güney Azerbaycan Ýstiklal Partisi sözcülerinin, Amerika’nýn Sesi Radyosu’na Suudi Arabistan Kralý’nýn davetiyle yaptýklarý ziyaret sonrasý beyanlarýnda net gözüken þu ki; Suudiler, Ýran karþýtý güçleri, dini, dili, ýrký ne olursa olsun, seferber etmek isteðinde.
Ýþin tuhaf tarafý ise Ýran da özgürlük isteyen, demokrasiden bahseden gruplar, Suudilerin bu teklifine, Arabistan’a “demokratik haklarýn savunucusu olan devlet muamelesi” yaparak yanaþmasýdýr. Paradoks, bu olmalý galiba!
Mýsýr’da Mursi’ye karþý koyan Suudilerin, Ýran’da özgürlükçü gruplarý arayýp bulmasý, cazip teklifler sunmasýný, “þimdiki konjonktürel durumda nasýl bir sonuca gelinir” sorusuyla deðerlendirmek zorundayýz.
Bu siyasi giriþimi, ABD’nin bu coðrafyada yeni ve ileride kullanabileceði siyasi zemin yaratma gayreti olarak da okumamýz lazým.
Suudi - Ýran zýtlaþmasý giderek pekiþtirilirse, bunun en büyük zararýný Ýslam coðrafyasýnýn göreceði kuþkusuzdur.
Ýran’ýn dini anlamda etkisi güçlü olduðu ülkelerde giderek Suudi tandanslý selefi akýmlarýn çoðalmasý ve bu bölgelerde yeni selefilerin, eski Þia tandanslý Müslümanlar olduðunu göz önünde bulundurmalýyýz. Lakin Ýran’ýn çalýþma mekanizmasýný gözardý edemeyiz. Ýran’ýn derin devlet geleneði ile ciddi adýmlar attýðý aþikârdýr. Ýþin acý tarafý, Ýran’ýn ülke içerisindeki Türklere, özellikle bakýþ açýsýnýn halen baskýcý ve yok edici motifle süslenmesi, Ýran karþýtý gruplarýn bazýlarýný, herkesle ittifaka itmekte.
Þimdilik, hafiften sesi çýkan ve Ýran karþýtý güçlere destek vermek isteyen Suudi tandansý, giderek daha aktif hale geleceðini anlamaktayýz. Amerika, Avrupa’daki muhalif gruplarý arayýp bulmasý, onlara esasýnda dini motifli deðil, sadece Ýran karþýtý olduklarý için sahip çýkmak istemesi ve buna sýcak bakan Türk, Kürt, Arap, Beluç gruplarýn olmasý, meselenin ciddiliðine iþarettir.
Urmiye Gölü’nün kurutulmasý, Ýran’daki Türklerin hassas ve haykýrdýðý bir konudur. Ýran içerisindeki aktivistlerden bu konuyu dile getirenleri, hapishanelerde iþkenceye tabi tutulmakta. Suudi’den gelen destek teklifleri ve benzeri teklifleri kabul edenlerin yaný sýra, buna zinhar yakýn durmayan muhalif gruplarýn olduðunu da bilmekteyiz. Urmiye Gölü’nün kurumasýna seyirci kalan Tahran, “bu doðal felaket olursa, kütlesel göçlerin olacaðýný hesaplamakta” yorumlarý, giderek artmakta. Hatta bu bölgenin Türksüzleþtirilmesi; Ýran’ýn, ülkedeki demografik rengi deðiþtirme çabasý gibi görenler de az deðil!
Ýran’ýn ve Suudi’nin; Orta Doðu coðrafyasýndaki mezhepçi tutumu, giderek bu görüntülü siyasi ortamýn yaranmasýna hizmet etmekte. Ayrýca bu ortamý pekiþtiren Amerikan desteðinin de olduðunu anlamaktayýz. Böyle bir ortamda, zaten kan gölüne dönmüþ Ýslam coðrafyasýnýn, yeni ve derin yaralara tahammülü kalmamakta!
Türkiye’nin bu durumu doðru okumasý ve buna dayanarak atacaðý adýmlar, hem hayati, hem de toparlayýcý olabilir.