Suudi Prensi kim kurtaracak?

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda kaybolması olayı Ankara-Riyad ilişkilerini aşan bir boyuta vardı. Artık bu konu dünyanın gündeminde. ABD’den İngiltere’ye herkes bunu konuşuyor. Mesele ABD’de iç politika konusu da olmaya başladı. Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın (MBS) hukuk tanımaz uygulamaları Trump’ın başını ağrıtıyor. 

Suud yönetimi hoşlansa da hoşlanmasa da dünya Kaşıkçı’nın öldürüldüğü tezini kabullenmeye başladı. 

Sebebi basit. Ortada Riyad yönetiminin yanıtlaması gereken birçok soru var ancak verilen cevaplar hem inandırıcılıktan uzak hem de aklımızla alay ediyor. Örneğin Kaşıkçı’nın başkonsolosluk binasına girişiyle ilgili görüntü var ama çıkışı yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi Riyad, Kaşıkçı’nın o binadan sağ salim ayrıldığını kanıtlamak zorunda. 

Zaman MSB’nin aleyhine işliyor. Riyad Kaşıkçı’ya bir zarar vermediğini kanıtlayamazsa diplomatik ve siyasi anlamda çok zor durumda kalacak. MSB’nin ABD ile ilişkileri bozulacak. Trump’ın “Ben destek vermezsem o koltukta iki hafta oturamazsınız” sözünü hatırlayın. 

Peki, “uluslararası toplum” ne zaman harekete geçecek? Herkes Kaşıkçı’nın o binada öldürüldüğüne ilişkin kanıtı bekliyor. Kaşıkçı olayının aydınlatılması için yapılacak en önemli şey emniyet güçlerinin olay yerine girmesi. Riyad yönetimi olaydan sekiz gün sonra Türk yetkililerin içeri girmesine izin verdi. 

Peki, bu sekiz gün zarfında deliller karartılmış olabilir mi? 

Cemal Kaşıkçı’yı Washington’dan İstanbul’daki başkonsolosluğa yönlendiren, randevu aldığı gün Riyad’dan İstanbul’a iki uçak dolusu adamı taammüden gönderen, o iki uçaktan birinde adli tıp uzmanı bulunduran akıl herhalde bunu da düşünmüştür. 

Geride kalan sekiz günde olay yerindeki bütün izler ortadan kaldırılmış olabilir. 

Peki, bu Muhammed Bin Selman’ı kurtarır mı? 

Deniyor ki turpun büyüğü heybede. Bekleyelim, görelim. 

 

Af konusunda ara formül

Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta sonu Kızılcahamam’da düzenlenen istişare toplantısında af meselesiyle ilgili net bir mesaj verdi. “Öncelikli ölçümüz maşeri vicdandır, cezaevlerini boşaltmak için af çıkarılmaz” dedi. Ancak konuyla ilgili Adalet Bakanı Gül’e talimat verdiğini de söyledi. Cezaevleriyle ilgili bir çalışma yapılıyor ama bu af olmayacak. Peki, ne olacak? Bununla ilgili birçok seçenek var. Masadaki en güçlü seçeneğin kapsamı daraltılmış, daha az sayıda kişinin yararlanacağı ve süresi uzatılmış bir denetimli serbestlik olduğu belirtiliyor. 

 

FETÖ’nün tiyatrosu çözüldü

3 Ekim Çarşamba günü elebaşı Gülen’in Pensilvanya’daki çiftliğinde tuhaf bir olay yaşandı. ABD’li polisler çiftliğe giderek inceleme yaptı. Önce siyah giyimli maskeli birinin çiftliğe ateş ettiği ileri sürüldü ancak daha sonra olayın tam tersi olduğu ortaya çıktı. Şimdi yaşanan tuhaf olaya ilişkin Ankara’ya ulaşan son bilgileri paylaşıyorum: Türkiye FETÖ’nün elebaşlarını paketleyince örgütte panik başladı. Özellikle Sincar’da PKK’nın üst düzey isminin nokta operasyonla öldürülmesi Pensilvanya’yı karıştırdı. FETÖ’cüler FBI’a başvurarak Türkiye’nin Gülen’e suikast yapacağını ileri sürdü ve çiftlikteki güvenliğin artırılmasını istedi. Ancak FBI oralı olmadı. Gülen tehdit altında olduğu konusunda FBI’ı ikna etmek için bu tiyatroya başvurdu. Sonuç? Yalancı çoban durumuna düşecekler.