Öfke ve saldırganlık, aşırı korku karşısında yaşanılan, zihinsel bulanıklığı da beraberinde getiren ruh halidir. Eğer, Suudi Arabistan ve İran’ı yöneten kadrolar, bir yüksek korku halinde böyle bir ruh haline düşmezlerse, merak etmeyin, bu iki ülke birbiriyle sa-va-şa-maz…
Bir gerçeği daha söyleyelim: İsrail, İran ile Suudi Arabistan için hiç sa-vaş-maz… Karakterlerine aykırı… Kurulduklarından bu yana hiçbir ittifakın içinde yer almadan, sırtlarını, Amerika’daki Yahudi lobisine ve bu lobinin kontrol ettiği Amerikan derin devletine dayayarak yalnız, kendileri için savaştılar. Bakmayın siz Trump’ın çıkardığı gürültüye, Amerika’daki Yahudiler’in yüzde 80’i bırakın İran ile savaşmayı, Kudüs’ün tek başına İsrail’in başkenti ilan edilmesine bile karşı!.. Bu İsrail mi, bu kadar kırılgan bir zeminde, üstelik kendi iç istikrarını sağlayamamış, bölük-pörçük aşırıcı partilerin desteğindeki bir koalisyon ile yönetilirken, Veliaht Prens Selman ve arkadaşı BAE Veliaht Prensi Zayed için savaşacak?.. Hadi canım…
Neymiş… Irak-Suriye-Lübnan hattında İran kuşağı olmuş!.. E, o kuşağın bir numaralı sorumlusu neo-con/Siyonist lobi ile İsrail değil mi?..
İran ekonomisi yıllarca süren ambargo nedeniyle çökmüş durumda, 2016 yılından bu yana ambargonun hafiflemesiyle biraz yukarı doğru kıpırdanır gibi. Koca petrol ülkesi İran’ın ekonomik hacmi, Avrupa’nın mütevazi ülkesi Avusturya kadar bi’şey… Halk, gergin… Ülkenin bu kadar sosyo-ekonomik sorunu varken Irak-Suriye-Lübnan hattında sergilenen askeri gövde gösterilerinden, harcanan milyarlarca doların akıbetinden bıkmış durumda.
Pekiyi, ya, Suudi Arabistan?.. Bütçe açığı yüzde 13’ler seviyesinde, petrol dışı ekonomi yatırımlarından “tık” yok, 2030 yılına kadar ekonomik yapıyı değiştirmek, petrol dışı arayışlar nedeniyle sırtını giderek vergi mükelleflerine dayama niyetinde olduğu için “ılımlı İslam” gibi sözde reformcu laflar geveleyip duruyor.
Biz burada işsizlik oranı yüzde 10 oldu diye seferberlikler ilan ediyoruz, İran’da bu oran yüzde 15 (genç işsizliği yüzde 31) Suudi Arabistan’da yüzde 12.8… Bu iki ülke petrolün vanasını açtı mı, milyarlarca doları tahsil edenler grubundan, Türkiye gibi değiller, dikkatinizi çekerim…
Bu haldeki Suudi Arabistan ile İran’ın topyekün savaşa girmesi, iki ülkenin de tarih olması anlamına gelir, kazananı olmaz, kaybedeni milyonlarca insandır. Özellikle ABD-İsrail ittifakının dolduruşuna gelip İran’a saldıran Suudi Arabistan, Irak eski diktatörü Saddam’ın deneyimini yaşar, bir bakar ki, en zor gününde arkasında kimse yok!.. Suudi Arabistan ile çekişmeyi “dış düşman oluşturup, milli birlik için” kullanan İran kontrolü kaybeder kanlı hesaplaşmaya girerse, o savaştan en az üç parça çıkar…
Bunları ben buradaki mütevazi köşemden düşünüyorsam, herhalde Tahran ve Riyad’dakiler de düşünüyordur diye umarım. Düşünmüyorlarsa, yandılar!..
Muhtemel Suudi Arabistan-İran hesaplaşması, bugün varili 60 dolar düzeyinde olan ham petrolün kısa zamanda 200 dolar seviyesine çıkması demektir. 2008 yılındaki krizi atlatamamış, hatta son yazımda belirttiğim gibi “zombileşmiş” kapitalizmin cenazesini kaldırmak için yeterli bir sebeptir bu. Enerji fiyatlarındaki artış, Rusya’ya yarar, Venezuella’nın Maduro’su paçayı kurtarabilir, Nijerya da toparlanabilir ama, sanayileşmiş Batı ekonomileri ile Çin ve Hindistan için yapacak hiç bi’şey kalmaz!..
Eğer Amerika güçlü petrol kaynaklarına güvenerek son bir “petrol savaşını” tetiklemeyi düşünüyorsa, belki kasasına yüksek para girer ama malını, hizmetini satabileceği tüm dev pazarların kaybolduğunu görür...
ABD-AB böyle bir riski göze alabilir mi, geçiniz...
Bu, Müslüman coğrafyayı bir daha belini doğrultamayacak ölçüde silkeleme harekatıdır, emperyalizm, bugüne kadar kollayıp-kolladığı Suudiler ve Körfez emirlikleri ile Mısır’a “gelin bakalım bu tarafa, oyunu açık oynayalım” dedi. Çaresizler, kürenin etrafında toplanmış durumdalar. İran da oyununu iyi oynuyor, sallıyor Yemen’den bir füze, Riyad’a “korku”nun hakim olmasını sağlıyor. Alan razı-veren razı, tavşana kaç, tazıya tut oyunundan ibaret bir durum, bu arada petrol fiyatı da 80 dolara çıkarsa, ne ala, arada Filistinliler harcanmış görünüyor.
Oyunu bozan kim?.. Türkiye...
Anadolu ehl-i sünneti, mezhep ayrışmasına dayanan ve kendisinin hiçbir bağının olmadığı bu oyunu sevmedi, direniyor. Direndikçe güçleniyor, Arap ve Kürt sokağı yeniden hareketleniyor… Yakında Acem sokağı da hareketlenir…
Bu oyun, uzun sürmez... Arap halkı, İran halkları en az bizim kadar uyanıktır.
İşin sonunda Suudi Arabistan ile İran’ın savaşmasına gerek kalmaz, sokak, silkeler atar bu kadroları...