Suudiler ‘kriminal inceleme’ye direniyor

Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, S.Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu binasına girip ‘çıkmaması’nın üzerinden 9 gün geçti. 

Kaşıkçı, konsolosluğa 2 Ekim’de girmiş, dışarı çıkmamıştı. 

S. Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, 6 Ekim’de yani olaydan 4 gün sonra Bloomberg kanalında, Kaşıkçı için “Şu an içeride değil. Konsolosluk siyasi bir alan ancak Türk yetkililerin girip araştırma yapmasına izin vereceğiz. Saklayacak bir şeyimiz yok” dedi. 

Ancak Veliaht Prens’in ‘sözüne’ rağmen 5 gündür incelemeye izin verilmedi. 

Dün görüştüğüm yetkililer, ‘bu akşama kadar beklentimiz var’ dediler. 

Ama asıl soru şuydu: Olayın üzerinden 11 gün, Veliaht Prens’in sözünün üzerinden 5 gün geçmesine rağmen neden hala bu izin çıkmadı?

Bu sorunun cevabı daha enteresan: 

“Türkiye’deki Suudi yetkililer ‘Odaları gezin, gözle arama yapın, dolapları, masa altlarını kontrol edin’ sınırlaması getirmek istiyor. Oysa burada detaylı bir olay yeri incelemesi yapılması gerekiyor. Savcılık ve adli tıp uzmanları, fiziki aramanın dışında, kimyasal ve biyolojik analiz için örnekler almalı. Kamera kayıtlarına bakmalı ve görevlilerin ifadelerinin alınması sağlanmalı. Suudi tarafı şu ana kadar buna yanaşmadı. Bu imkan sağlanmazsa araştırma engellenmiş olur.”

Ya Suudi tarafı ya Prens Bin Salman’ın sözüne rağmen ayak diriyor ya da Veliaht Prens medyaya konuştuğundan farklı davranıyor. 

Diğer sorularıma da şu cevapları aldım: 

- BAE ve Mısır üzerinden iki uçakla gelen ‘üst düzey askeri ve adli tıp’ heyeti Konsolosluk binasında birkaç saat kalarak, ayrıldı. Bir ‘delil temizliği’ mi yapıldı?

“Gelen kişilerin kimliği ifşa oldu. Aralarında adli tıp uzmanının da bulunması bu şüpheyi neredeyse ‘gerçekliğin kanıtı’ haline getiriyor. Bir temizlik yapıldığı ortada.”

- Peki buna rağmen neden Türk inceleme heyetine hala izin verilmedi?

“Burada bir cinayet işlenmişse kanıtları tamamen silmeleri oldukça zor. Silmeye çalışsalar bile izler bulunur. En azından delil silmeye yönelik bir ‘temizlik’ yapıldığının kanıtları mutlaka bulunur.”

- Diplomatik temsilcilikler kameralarla donatılmıştır. ‘Kamera olmadığı, bazı kameraların arızalı olduğu ya da kayıtların silindiği’ öne sürülerek kayıt verilmezse tam inceleme yapılmış olur mu?

“Olmaz. Eğer böyle gerekçeler öne sürülürse veya konsolosluktaki kamera kayıtları silinmiş veya hard-diskler yenilenmişse, bu ‘suç işlendiğini’ ortaya koyar. Çünkü Kaşıkçı’nın binaya girişi sokaktaki güvenlik kameralarından görülüyor. İçerideki kameralarda da görüntüsünün bulunması gerekir.”

- Türk çalışanların o gün izne çıkarıldığı ortaya çıktı. Ya Suudi çalışanların ifadelerinin alınmasına izin verilmezse?

“Hem Türk çalışanların hem de Suudi çalışanların ifadelerinin alınması gerekir. Buna izin verilmemesi de soruşturmayı engellemek anlamına gelir, ki bu da suç delili sayılır.”

- Türkiye soruşturma için nasıl çalışıyor?

“İstanbul’da savcılık, emniyet ve MİT mensuplarından oluşan ‘kriz masası’ kuruldu. Çalışmalar Dışişleri Bakanlığı ile koordineli yürütülüyor.”

- ABD Başkanı Donald Trump, “Müfettişlerimiz Türkiye'de. Türkiye'yle birlikte çalışıyoruz” dedi. Nasıl bir ‘birlikte çalışma’ bu?

“ABD’nin CIA ve FBI ofisleri zaten Türkiye’de var. Ancak şu ana kadar bir ‘birlikte çalışma’dan söz edemeyiz. Ayrıca ABD’nin Ankara’da büyükelçisi de yok.”

(ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne David Satterfield’in atanacağı Mayıs ortasında açıklanmıştı; 5 aydır onay sürecinde.) 

Trump’ın ‘birlikte çalışma’ açıklaması önemli. 

Ancak öncelikle Riyad yönetimi üzerinde etkin ABD, İngiltere gibi ülkelerin, ‘kapsamlı kriminal inceleme’ için çaba göstermesi gerekiyor. 

Zira, bir ülke, bir başka ülkedeki diplomatik temsilciliğinde ‘insan kaybediyorsa’, bu sadece Türkiye’nin değil tüm demokrasilerin sorunudur.