Swoboda: Kılıçdaroğlu toplantısını ben iptal ettim!

İnsanların bir bölümünü sürekli aldatabilirsiniz; bütün insanları bir süre aldatabilirsiniz ama bütün insanları sür-git aldatamazsınız!  (Abraham Lincoln)

Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda’nın, “Erdoğan’ın Esad’la kıyaslanmasını kabul edemezdim” açıklamasını ve ardından yapacakları toplantıyı terk etmesine Kılıçdaroğlu Kemal Bey bir anlam verememiş.

Ama buna şaşırmamak gerek; çünkü Kemal Bey gerek partisi içinde, gerek Türkiye’de gerekse de dünyada olan bitenlere uzun süredir hiçbir anlam veremiyor. İşte bu yüzden de CHP’yi gittikçe sıradanlaştırıyor hatta kimi anketlere göre, MHP’nin ardından üçüncü parti konumuna indiriyor.

Şimdi, CHP’nin Genel Başkanı olarak Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı’yla toplantıya oturacaksın, toplumcu siyasetin Türkiye’de temsilcisi (!) olarak neler yaptığını, geleceği nasıl gördüğünü, ülke ekonomisi, güvenlik, dış politika, uluslararası ilişkiler konusunda görüşlerini ve yakın, orta hatta uzun vadede beklenti ve çalışmalarını anlatacaksın değil mi? Bunu yapması mümkün değil!  Arkadaşları hala çalışıyor bu konular üzerinde ve yakında ona rapor getirecekler! Hele o raporlar bir gelsin; neler anlatacak neler!

Bakınız, Kılıçdaroğlu Kemal Bey, bitmek tükenmek bilmeyen bir Tayyip Erdoğan bunalımı yaşıyor. Her ortamda illa da bunu dile getirecek. Böylece de partisinin oylarını arttıracak, ne kadar toplumcu olduğunu kanıtlayacak ve Avrupalı sosyalistler onu alkışlarla uğurlayacak! Ama olmuyor. Ne diyor Swoboda:

Her şey aslında bence çok açık. CHP Başkanıyla toplantımız gerçekleşti. Ortada belli iddialar vardı ve bunlar kabul edilmez iddialardı. Esad’la Erdoğan’ı kıyasladı, politikalarının benzer olduğunu söyledi, kişiliklerini ve temsillerini karşılaştırdı Türkiye bağlamında. Bu kabul edilmezdi. Ben de toplantımızı iptal ettim!” Ama bu kadarla kalmıyor ve diyor ki, “CHP belli kurallara uymaya alışmalı!”  Bundan sonra söyledikleriyse tam zehir zemberek:

“Burada özgür konuşmaktan değil saygıdan bahsediyoruz. Ben ev sahibiydim ve CHP belli kurallara alışmak zorunda. Bu fikirler, düşünceler üzerine bir tartışma değil. Ne tür bir kıyaslamadan bahsediyoruz? Sayın Erdoğan’ı Esad’la karşılaştırıyorsunuz!!”

Kılıçdaroğlu Kemal Bey ne diyor peki? “Oradaki toplantılar bizi susturmaya yönelikti. Orada bizi konuşturmak istemediler. Biz de görüşmekten vazgeçtik!”

Demagoji kimi insanların korku, istek ve önyargılarına dayalı olarak yapılan siyasettir, özetle. Demagog söylediği hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değildir. Demagoji bir sanattır aslında; başarıyla  uygulayanı da vardır sür-git çuvallayanı da. Demagojiye soyunan rakibine akıllara ziyan suçlamalar yöneltir. Örneğin: “Uludere’deki 34 kişiyi de Reyhanlı’daki 52 kişiyi de sen öldürdün!” diyebilecek kadar düzeysizleşebilir, eğer çıkarlarına hizmet ettiğine inanırsa ağzından çıkanın. Ama ne olur böyle yapınca? Swoboda gibi, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı çıkar ve “bu adam saçmalıyor!” diyerek toplantıdan çeker gider.  

Kılıçdaroğlu Kemal Bey’in CHP Genel Başkanlık koltuğundaki günleri gittikçe azalıyor; parti içi hizipleşmeler, çekişmeler ulusçu-toplumcu atışmaları kulislerden dışarı sızıyor her gün. Ve Kılıçdaroğlu Kemal Bey aklı başında, ciddi muhalefet yapacağına, siyaset üreteceğine demagojiden medet umuyor. Aslında Tayyip Bey’i bıraksın da dört nala gelen Mustafa Sarıgül Bey’i düşünsün; koltuk gidiyor ki, bir daha geri gelmemecesine ağam!