Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Baþkaný Hannes Swoboda, Hürriyet’ten Cansu Çamlýbel’e konuþmuþ. Konuþma gazeteye “II. Erdoðan otokrat” baþlýðý ile yansýmýþ.
Nasýl ki içerde bir “Erdoðan olayý” tartýþmasý yaþýyorsak, Amerika - Avrupa dünyasýnda da “Erdoðan olayý” yaþandýðýnýn tipik göstergesi bu konuþma.
Swoboda’nýn sözlerinin özeti ne derseniz, içerde muhalefetin söyleminin izdüþümüdür denebilir.
Swoboda’ya göre, Tayyip Erdoðan Cumhurbaþkaný olursa, hükümeti de partiyi de yönetir, dolayýsýyla bu onu “Otokrat” kýlar, yönetimi de “Tek Parti yönetimi” haline getirir.
Çare?
Halk Erdoðan’ý seçecekse çare yok?
Swoboda’nýn deðerlendirmeleri, Avrupa’daki “Erdoðan imajý”na iliþkin ipuçlarý veriyor. Kendisine þu sorulmuþ:
“- Baþbakan Erdoðan’la en son ocakta Brüksel’e geldiðinde görüþtünüz. Ýyimserlikten bu kadar uzak oluþunuz o görüþmeden çýkardýðýnýz izlenimlerden mi kaynaklanýyor?”
Cevabý þöyle olmuþ:
“- Biraz çeliþkili bir görüþmeydi o. Diplomatik inceliklerin ötesine geçip açýk ve dürüst bir tartýþma yapmýþ olmamýz çok iyiydi. Ancak Baþbakan’ýn bizim eleþtiri ve önerilerimizi dikkate aldýðýný düþünmüyorum. Kendi çizgisi, kendi yolu var ve sadece o yolda yürümek istiyor. O yol da þöyle bir yol; Batý’yý bazý dýþ politika hamleleriyle memnun edip ülke içinde bildiðini okumak, siyasi sistemi o þekilde düzenlemek. Dolayýsýyla da çok fazla buluþabileceðimiz nokta yok.”
Bu ifadelerin Batý’daki “Erdoðan imajý”na yönelik þu cümlesi ayrý bir önem taþýyor: “Batý’yý bazý dýþ politika hamleleriyle memnun edip ülke içinde bildiðini okumak, siyasi sistemi o þekilde düzenlemek.”
Ben, zaman zaman, Batý karar odaklarýnda Türk politikacýlara iliþkin bu tarz analizlere iþaret ederim. Mesela böyle bir analizin, Turgut Özal hakkýnda Washington’da yapýldýðýný, Ufuk Güldemir’in Teksas - Malatya kitabýnda anlatýldýðýný yazmýþýmdýr. “Acaba Özal takýyye yapan bir gizli islamcý mýdýr, yoksa Ýslam dünyasýnda Batý’nýn anlayacaðý dili bilen, dolayýsýyla kendisiyle iletiþim kurulacak modern bir müslüman lider midir?” Amerikan think-thanklarý bunu tartýþtý uzun süre ve bu soru gündemlerinden hiç düþmedi, der Ufuk Güldemir.
Þimdi Tayyip Erdoðan’ýn tüm Batý baþkentlerinde bu tarz deðerlendirmelere konu olduðunu tahmin etmek zor deðil. Swoboda’nýn Erdoðan izlenimlerine benzer izlenimler, kýsa süre önce Obama ile yaptýðý görüþmeden sonraki kulislere de yansýmýþtý.
Erdoðan’ýn Ýslam dünyasýnda farklý bir devlet adamý profili çizdiðinde kuþku yok. Batý’nýn sorularýnýn odaðýnda “Farklý bir gündem peþinde mi?” sorusunun bulunduðu da açýk.
Þu tarz deðerlendirmeler de yansýdý Batý medyasýna: “Erdoðan AB reformlarýný kullanarak askerleri devre dýþý býrakýyor, oysa Türkiye’de Batý’nýn olmazsa olmazý olan laikliði koruyan tek güç ordudur. Acaba AB, kendi elleriyle Türkiye’deki kendi dayanaðýný ortadan kaldýrmýþ olmuyor mu?”
Bu deðerlendirme ýþýðýnda Swoboda’nýn yukarda altýný çizdiðim cümlesini birlikte okuduðunuzda, “Güven sorgulamasý”nýn mahiyetini daha iyi anlayabiliriz.
Tayyip Erdoðan açýk konuþan bir insan.
Açýk konuþmak demek, bir yerde “Batý’nýn günahlarý”ný da dillendirmek anlamýna geliyor.
Batý ise, yargýlayarak gelmiþ, kibirli bir dünya. Yargýlanmak, hele yargýlayageldiði ve küçümsediði bir dünyanýn içinden çýkmýþ insanlarca yargýlanmak onu öfkelendiriyor.
O tür liderler, Batý’nýn formatýnýn dýþýna çýkmýþ oluyor ve “Aykýrý” kategorisine giriyor.
Erdoðan Avrupa Parlamentosu’nda “eli cebinde” konuþtu. Oysa “ellerini önden kavuþturmuþ” görüntülerine alýþmýþtý “þaklý liderler”in Avrupa.
Kýbrýs’ta yaptýðýnýz yanlýþtý, demeyeceksiniz. Suriye’de cinayetlere göz yumdunuz, demeyecektiniz, Mýsýr’da darbecilerin arkasýnda durdunuz, Filistin’de cinayetler karþýsýnda sessizsiniz, demeyecektiniz. Parmaðýnýzý geliþigüzel oynatmayacaktýnýz Obama ya da Swoboda karþýsýnda. Bunlarýn tamamý diplomatik nezakete aykýrý iþlerdi Avrupa nezdinde.
Ama Kýbrýs Rumlarýnýn AB’ye tam üye olarak alýnmasýný, çok diplomatik bir eylem olarak içinize sindirecektiniz.
Tayyip Erdoðan “Olmaz böyle þey” diyor. Halkýndan destek görüyor.
Avrupa, genelde Batý kibri buna müsamaha etmez. Cezalandýrmak ister. Swoboda’nýn “Otokrat” suçlamasý, o kibrin yansýmasý. Arkasý gelir.
Bunlarý ciddiye almak gerekir ama bu kibri içselleþtirmenin de onur zaafý taþýdýðýný bilmek gerekir.