Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu geçtiðimiz günlerde Osmanlý hanedanýnýn temsilcileriyle Londra’da bir araya geldi, ardýndan da Diyarbakýr’da imparatorluk geçmiþine referansa verdi. Osmanlýcýlýk suçlamalarýna deðindi, 100 yýl önceki sýnýrlardan bahsetti. Avrupa birleþince neden Romacý ya da Kutsal Germenci olmuyor da biz Osmanlýcý oluyoruz diye de sitem etti.
Tabii ki bu konuþmalar ve buluþmalar Türkiye’ye dýþarýdan bakanlar tarafýndan da not edildi. Yakýnda eksen kaymasý tartýþmalarýnýn yeniden baþlayacaðýna, AK Parti’nin gizli bölgesel ajandasýndan söz edileceðine emin olabilirsiniz. Oysa Türkiye normalleþiyor, tabularýndan kurtuluyor, geçmiþiyle koparttýðý baðlarýný tazeliyor. Ne imparatorluk kuracaðý var, ne de eski hanedanýn baþýna geçeceði.
***
Türkiye’nin Arap dünyasýyla olan iliþkilerini güçlendirmesi ve çýkarlarýný korumak için çevresinde inisiyatifler geliþtirmesi kimseyi rahatsýz etmemeli. Suriye, Fransa ve Ýngiltere için önemliyse bizim için çok daha önemli. Oradaki istikrarsýzlýk en fazla bizi rahatsýz eder. Eðer onlar bu ülkenin geleceði üstünde söz sahibi olmak istiyorsa bizim söz sahibi olmak istememizden daha doðal bir þey olamaz.
Kaldý ki Türkiye artýk eski Türkiye deðil. 1920’li, 1930’lu yýllarýn çekingenliðini üstünden atalý çok oluyor. 1970’li yýllarýn ekonomik yükünden kurtulalý da öyle. Artýk üç kuruþa muhtaç bir ülke deðiliz. Ýþleyen bir ekonomimiz var. 1980’in ayýbýný sýrtýmýzda taþýmýyoruz. Cuntacýlarýmýzla hesaplaþýyoruz, iþkencecileri yargýlýyoruz.
Üstelik de Cumhuriyet tarihinin en büyük sorunundan kurtulmak, kendimizi aþmak üzereyiz. Aidiyetimiz yeni bir tanýmlanma sürecinden geçiyor. PKK silah býrakmaya hazýrlanýyor. Ýmralý süreci karþýsýna çýkan ve çýkartýlan engelleri bir bir aþarak ilerliyor. Nevruz þimdiye kadar olmadýðý gibi bir kutlanmaya hazýrlanýyor. Türkiye Kürt korkusundan, terörist tabusundan kurtuluyor.
Kuzey Irak’a Kürdistan diyebilen, Ermeni diasporasýný kendi diasporasý sayan bir anlayýþ hakim olmaya baþladý Türkiye’nin siyasi hafýzasýna. Ýsrail’le barýþmak isteyen, Kýbrýs sorununu çözmek isteyen bir Türkiye günümüz Türkiye’si. Arap dünyasýnda deðiþimden yana tavýr alan, kendisini demokrasisi ile model gören bir ülke burasý.
Ama yine de Türkiye’ye dýþarýdan bakan pek çok araþtýrmacý gördüklerinden memnun deðil. Belli ki bazýlarý önyargýlý. Her þeyden önce bizi kendileriyle eþit görmüyorlar. Onlar eski Türkiye’yi, kolayca yönetilebilenini, müttefiklerinin çýkarlarýný kendi beklentilerinden üstün tutanýný, hayati çýkarlarýný korumak için diðerlerini feda etmeye hazýr olanýný özlüyorlar.
***
Onlar için yapabileceðimiz bir þey yok. Ne yapýlýrsa yapýlsýn onlar Türkiye’ye þüpheyle bakmaya devam edecektir. Ben her zaman itidalden yanayým, ama kimseyi ürkütmeyelim diye kendi deðiþim ve normalleþme sürecimizi yarým býrakacak deðiliz. Türkiye’nin bütün tabularýný kýrmasý gerekiyor. Soykýrým da konuþmalýyýz, Ruhban Okulu da, Kürt sorunu da.
Fakat Türkiye’yi samimiyetle eleþtirenlere de kulak vermeliyiz. Ýfade özgürlüðünün önüne yeni engeller çýkartýyor görüntüsü vermemeliyiz. Türkiye son 10 yýlda müthiþ bir deðiþim geçirdi. Özgürleþti, zenginleþti, yüklerden birer birer kurtuldu. Bu deðiþimin dünyaya anlatýlabilmesi, deðiþimin ayný zamanda bir dýþ politika çarpaný haline gelmesi için yeni sorunlar yaratmamalýyýz. Unutmayalým, Hasan Cemal gibi sembol bir ismin yazmadýðý, yazamadýðý bir ülke sorunlu bir ülke olarak görülür. Umarýz Hasan Cemal bir an önce yazmaya baþlar...