Tahran Zirvesi sivilleri koruyabilecek mi?

Rusya'nýn 3 Eylül'de baþlattýðý hava saldýrýlarýndan sonra daha da merakla beklenen Tahran Zirvesi, dün gerçekleþti ve zirve sonunda 12 maddelik bir sonuç bildirgesi yayýnlandý. 

ABD'den Avrupa ülkelerine kadar Türkiye'nin halihazýrda pek çok konuda derin anlaþmazlýklar yaþadýðý ülkeler ve BM temsilcileri, Türkiye'nin zirvedeki rolünün altýný çizdi, savunduðu önerilere destek mesajlarý verdi. Özetle, Ýdlib'e Suriye savaþýný neticeye baðlayacak yer olarak bakanlar tarafýndan Tahran Zirvesi'ne büyük önem atfedildi. 

Soçi ve Ýstanbul'dan sonra Astana sürecinin liderler düzeyinde yapýlan bu üçüncü zirvesinin, çatýþmasýzlýðýn devamý ve siyasi çözümün mimarý olma noktasýnda iddiasý var. Fakat canlý yayýnda gerçekleþtirilen müzakere kýsmýnda, Putin hava saldýrýlarýný keseceðine dair hiçbir sinyal vermedi. Tam aksine devam kararlýlýðý sergiledi. Baþkan Erdoðan ise yine canlý yayýnda ve tüm dünyanýn gözü önünde sivillerin ölümüyle sonuçlanabilecek saldýrýlarýn, Astana ruhuna zarar vereceðini ve siyasi çözüm umudunu çökerteceðini ifade etti. Daha açýk ifadeyle bir kaç kez ateþkes çaðrýsýnda bulundu. 

Sonuç bildirgesine yansýmasa da siyasi liderlerin üçü de sözlü olarak "silah býrakma" çaðrýsýný yineledi. 

Ruhani "Türkiye'nin hassasiyetlerini paylaþtýklarýný askeri hareketle siyasi sözüm saðlanamayacaðýna inandýklarýný" ifade etti.  

*** 

2012-2013'te muhaliflerin, Halep, Þam'ýn önemli bir kýsmý, Rakka gibi bugün artýk rejimin egemen olduðu yerler dahil Suriye genelinde "devrim yakýn" dedirtecek denli hakimiyet sahibi olduðu bir vasattan muhalefetin Ýdlib'e sýkýþtýrýldýðý, sivillerin tehlikede olduðu ve yeni bir katliam endiþesinin yaþandýðý bugünlere nasýl gelindiðini hatýrlamadan Rusya, Ýran, ABD gibi aktörlerin manevralarýný anlayamayýz. 

Ama Ýran Cumhurbaþkaný Ruhani'nin ilk defa Türkiye'yi bu kadar çok onaylamasýnýn sebeplerini kestirmek artýk çok da zor deðil. 

Demek ki Suriye'de çözüm, ortaklaþýlan çýkarlar kadar baþka konulardaki deðiþen güç dengeleriyle de doðrudan alakalý. 

Nitekim, "Terörle mücadele kisvesi altýnda sahada yeni gerçeklikler yaratýlmasýna dair her türlü giriþimi reddetmiþ, Suriye’nin egemenliði ve toprak bütünlüðü ile komþu ülkelerin ulusal güvenliðini zayýflatmayý amaçlayan ayrýlýkçý gündemlere karþý durma kararlýlýklarýný ifade etmiþlerdir" maddesi, Suriye'nin toprak bütünlüðü kadar Türkiye'nin Fýrat'ýn doðusuyla ilgili hassasiyetlerini de hesaba katýyor.   

*** 

Elbette Ýdlib'de insaný boyutu en fazla ön planda tutan ve yine Ýdlib'de yaþanmasý muhtemel insan hareketliliðinin en çok etkileyeceði ülke Türkiye. Dolayýsýyla ateþkes konusundaki ýsrarýnda, -bölgedeki ayrýþtýrmanýn tam olarak yapýlmadýðý göz önünde tutulursa- son derece haklý. Yani Rusya lideri Putin'in "Sivil hassasiyeti terör örgütlerinin korunmasýna vesile olmamalý" sözü haksýz bir laf çarpma. 

Zirve devam ederken dahi Rusya'nýn hava saldýrýlarýna devam etmesi ise aslýnda Tahran'daki taraflardan çok ABD'ye mesaj niteliði taþýyor. 

Üçlü zirvede, Ruhani'nin "ABD ve Siyonist rejim Suriye'den çýkmalý" sözleriyle doðrudan, Rusya'nýn bombardýmana devam etmesiyle ise dolaylý olarak ABD'nin kulaklarý çýnlatýldý. 

Rusya ise hem Türkiye ve ABD arasýndaki derin ayrýlýklarý fýrsata çevirmek hem de ABD'ye karþý Akdeniz stratejisini tahkim etmek için Ýdlib'de bastýrýyor. 

Peki çok beklenen üçlü zirveden ne çýktý? 

Belki ilk kez Türkiye dýþýndaki taraflarca da sivil hassasiyetine vurgu yapýldý. Astana ruhuna sadýk kalýnacaðý tekrar edilmiþ oldu. 

Aksi durumda Ýdlib, Suriye'de siyasi çözümün baþlatýcýsý deðil yeni bir katliamýn adresi olabilir.