Tahta bavulla Tuna’yý geçenlerin çocuklarý “biz de varýz” diyor

Sirkeciden tren gider,

Verým yoðum törem gider,

Tuna bizden utanýr, biz Tunadan,

Yüzüme kapatýr ellerini.

Aldýrma be Tunam,

Yiðit çýplak doðar anadan.

(Ali Akbaþ)

Tahta bavullarla Tuna’yý geçenlerin torunlarý, gittikleri topraklardan memleketin kaderi için oy vermeye hazýrlanýyor.

Gurbetçilerin 7 Haziran seçimlerinde oy kullanacak olmasý siyasi parti liderlerini bir bir Avrupa’nýn yolunu tutturuyor.

En son Pazar günü Baþbakan Ahmet Davutoðlu kalabalýk bir heyet ile Almanya’ya çýkartma yaptý.

Baþbakan Davutoðlu’nun Dortmund’taki spor salonunda 20 bine yakýn gurbetçi ile buluþmasýna þahitlik ettim.

Salonu dolduran gurbetçilerin “Oy vereceðiz, oyumuz ile Türkiye siyasetini belirleyeceðiz” kararlýlýðýnýn yaný sýra, “Artýk biz de seçilmek istiyoruz” talepleri var.

Bu talebe 10 maddelik müjde þeklinde formüle ettiði vaatlerinin 10’ncusunda yer verdi Baþbakan Davutoðlu ve yakýn gelecekte gurbetçilere de seçilme hakký verileceðini söyledi.

50 yýl önce ellerindeki tahta bavullarla Anadolu’dan çýkýp, Almanya’ya, Belçika’ya, Hollanda’ya hasýlý Avrupa’ya “ekmek parasý” için göç eden gurbetçilerin çocuklarý ve torunlarý, bugün artýk hem bulunduklarý ülkelerdeki siyaseti; hem de Türkiye siyasetini etkileyecek düzeyde.

Daha önce sadece maden ocaklarýnda, fabrikalarda, ucuz iþ gücü olarak çalýþanlar, bugün 90 bine ulaþan kendi iþletmelerinde 400 bin insaný istihdam eder durumda.

Hal böyle olunca özgüven duygusu ile siyasete ilgi de epeyce artmýþ görünüyor.

Özellikle ikinci ve üçüncü kuþaklar bulunduklarý ülkelerde çoðunlukla sol partilerde siyasete atýlmýþlardý. Ancak söz konusu Türkiye olunca, merkez partilere ilgi oldukça fazlalaþýyor. 

16 bin kiþilik spor salonunun tribünleri hýnca hýnç dolu olduðu gibi, protokol arkasý zemin de tamamen doluydu. Öðrendik ki bir o kadar insan da dýþarýda kalmýþ.

Anladýðým kadarýyla, “seçme hakkýný” Cumhurbaþkanlýðý seçimindeki “beceriksizlik” nedeniyle kullanamayan gurbetçiler bu kez bu hakkýný kullanmak için irade gösterecek.

Baþbakan Ahmet Davutoðlu, aforizmalarla dolu konuþmasýný yine interaktif yaptý.

Salonu dolduranlara, manevi büyüklerden selam getirdiðini söyledi.

“Büyük ve Yeni Türkiye’ye var mýsýn?” sorusunu yineledi.

“Onlar konuþur, Ak Parti Yapar” sloganýný salondakilere defalarca söyletti.

Her vesile ile ahitleþti...

“Cak, cek deðil, yaptýk, yapacaðýz” dedi.

Salonda küçük bir tur attým. Üç kuþaðý bir arada görme fýrsatým oldu.

Torunlar, babalar ve dedeler...

Türkiyelilik bilincinin yüksekliðine, “özgüven” sorununun aþýldýðýna þahitlik ettim.

Lakin Avrupa’da hýzla yayýlan ýrkçýlýk ve Ýslam düþmanlýðýna karþý “korumacý ve savunmacý” bir psikolojinin içinde olduklarýný gördüm.

Bu bana ileride, ýrkçýlýðýn daha da keskin bir þekilde þiddete baþvurmasý halinde “çatýþma” yaþanabileceði kaygýsý yaþattý.

Þimdi 7 Haziran seçimlerinde gurbetçilerin nasýl bir siyasal tercihte bulunacaklarýný bekleyip göreceðiz.

“Demokrasi varsa iç savaþ olmaz”

Baþbakan Ahmet Davutoðlu, Almanya’nýn Duseldorf þehrinde bizleri kabul etti.

Baþbakan’a sorum þu oldu: “Bugünlerde bazý Paralel Yapý yazarlarý ‘Ýç savaþ tehdidi var’ türünden yazýlar yazýyor, sizin yorumunuz nedir?

Baþbakan Davutoðlu’nun cevabý þu oldu:

“Bu ifadeler zihinlerinin arka planýný gösteriyor. Derviþin fikri ne ise zikri o olur.

Birileri Türkiye’de iç savaþ olsun isteyebilir.

Ancak hiçbir samimi insan öyle bir arzu içinde olamaz.

Türkiye’de iþleyen bir demokrasi var.

Demokrasinin olduðu yerde iç savaþ olmaz. Etrafýmýz ateþ çemberi olabilir ama Türkiye bu ateþ çemberinin getirdiði bütün þartlarý aþar.”