TAİ’deki ölümlerden Isparta’daki toplu suikaste

Tusaş Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ (TAİ) askeri havacılık alanında teknik, bilimsel gelişmeler ve yeni tasarımlar konusunda uzmandır. Hem Türk Hava Kuvvetlerine teknik, lojistik ve araştırma geliştirme desteği veriyor hem de savaş ve nakliye uçaklarının modernizasyonu üzerinde çalışıyor.  Türkiye’nin “en stratejik kurumlarından biri.” TAİ’de görev almak da yapmak da kolay değil. Dolayısıyla burada olağan dışı birşeyler oldu mu dikkat çekiyor tabii. Bilim ve teknoloji casuslarının cirit attığı dünyamızda TAİ çok önemli bir hedef haline geldi.

Şimdi, 12 Haziran 2008’de F-16 ve F-4 uçaklarının bir numaralı deneme pilotu Şener Koltuk aniden bir kalp krizi geçirerek öldü. Yurt dışından TAİ’den kazandığı paranın çok daha fazlasını önerenlere hayır diyen, Kıbrıs’ta savaşan Hava Kuvvetleri eski pilotlarından  Şener Koltuk’un 57 yaşında kalp krizinden ölmesi “doğal” olabilir elbet. Ancak Şener Koltuk’un naaşına hemen Adli Tıp Kurumu el koyuyor, yakınlarının ifadelerine baş vuruyor savcılık. Neden? Bilmiyoruz. Soruşturma dosyası kapandı mı?

Bunu da bilmiyoruz. ASELSAN cinayetleri henüz aydınlatılmadan, Şener Koltuk’un ölümünün yanısıra üç kişi daha, birbiri ardına öldü TAİ’de. Bunların ikisi “kaza sonucu ölen ustalar, biriyse güvenlik görevlisiydi.” Savcılık hemen ölümlere el koydu; soruşturma sürüyor!  TAİ’de bu kuşkulu ölümlerin arkasında birşeyler yatıyor mu yoksa biz mi öküz altında buzağı arıyoruz?

Gece, 30 Kasım 2007. KK45203 sefer sayılı MD83 yolcu uçağı saat 1:36’de Süleyman Demirel Havaalanına iniş yaparken, anlaşılmaz bir biçim de alandan 12 km uzakta, Türbetepe’nin zirvesine düştü. Kazada yedisi mürettebat 56 kişi öldü.  Çok ender de rastlansa uçak kazaları oluyor...oluyor da bu uçaktaki yolcuların kimlikleri ortaya çıkınca kuşkular da belirmeye başladı. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Engin Arık, Araştırma Görevlisi Özgen Doğan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat’la Doğuş Üniversitesinden Profesör Şenel Fatma Boydağ, Doçent İskender Hikmet, Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan kazada ölmüştü; bu çok değerli bilim adamları

Türk Hızlandırıcı Merkezi Teknik Tasarımı ve Test Laboratuarları diye, kimsenin adını bile duymadığı, çok önemli bir tasarımın üzerinde çalışıyorlardı. Profesör Engin  Arık CERN’deki Atlas Deneyi’nde de görevliydi, dahası askeri alanda olduğu kadar sanayide de kullanılacak, yüksek enerjili ışın üretim tasarısında da görevliydi.  Türkiye için çok önemli tasarımlarda çalışan bu bilim adamları sanki toplu olarak öldürülmüştü!

Uçağın kara kutuları bulundu ama bozuk çıktı! Bu çok ama çok ender rastlanan bir olaydı. Sonunda pilotaj hatası dendi, dosya kapatıldı. Ama pilotaj hatası, uçağı açık cep telefonları düşürdü, pilotlar yorgundu, ilk kez Isparta’ya uçuyorlardı, ILS sistemi yoktu gibi mazeretler basında çıkarken Serdar Turgut’un dışında kimse 11 Eylül saldırılarında da kullanılan,  uçaklara dışarıdan müdahele edebilen elektronik harp yöntemlerinden söz etmedi.  Uçak tam inişe geçmişken birde “U dönüşü” yapıp Türbetepe’ye yönelmiş, iki parça olarak tepeye konmuştu adeta! Isparta kazasınını çok özel yolcuları düşünüldüğünde ve bu ölümlerden sonra söz konusu tasarımların rafa kaldırıldığı göz önüne alındığında “sabotaj ihtimali akla son derece yakın geliyor.”  Bunu söyleyen ve Isparta kazasını ASELSAN’daki ölümlerle ilişkilendiren de Adalet eski bakanı Şevket

Kazan’dı! Isparta kazasına pilotaj hatası diyip geçenler, toplu bir gizli suikast olasılığını neden hiç gündeme getirmiyor ve olayın unutulup gitmesine izin veriliyor? Bunun cevabını da siz verin...