‘Takdir-i ilâhî', evet de; bu, tedbir sorumluluðumuzu bertaraf etmez

20 Aðustos sabahý Anteb'de kazâ yapan bir araçtaki yaralýlarý kurtarmaya çalýþan saðlýk elemanlarý, itfaiyecilerinden 7 kiþi, gerisi de yolculardan oluþan 15-16 insanýn, baþka bir otobüsün kontrolden çýkmasý ve bu kurtarma ekibine çarpmasýyla bir trafik kazasýnda hayatlarýný kaybetmesi, insan olanýn yüreðini daðlar elbette...

Anlaþýlýyor ki, kazâ mahalline sonradan gelip, yeni bir kazâya ve faciaya sebep olan otobüs çok yüksek süratle hareket halinde imiþ ve öndeki kazâyý son anda farkeden þoför, ânîden frene basmýþ, ama o zaman da otobüs kontrolden çýkmýþ ve devrilmiþ; ama devrildikten sonra bile, o yüksek sür'atinin etkisiyle 200 metre kadar sürüklenmiþ ve kazâ mahallindeki saðlýk elemanlarýný ezip geçmiþ..

Ve ayný günün akþamýna doðru, Mardin'in Derik ilçesinde, bir TIR kamyonunun freninin patlamasýyla meydana gelen kazâda ölen ve yaralananlarý bulunduklarý yerden çýkarmak için orada toplanan yüzlerce insanýn üzerine, bu kez de, freni boþaldýðý söylenen baþka bir TIR kamyonu dalmýþ ve onlarca arabayý ve 20 insaný ezerek durabilmiþ.. Ayný günde, 35-36 insanýn hayatýný kaybettiði bu iki kazânýn bu kadar benzerlikler göstermesi, olmaz deðildir elbette, ama, ister istemesiz akla baþka þeyleri de getirebiliyor.. Hele de ayný yerde, iki TIR'ýn da benzer þekilde kontrolden çýkmasý!??..

Hayattan çekilen bu 36 kiþinin büyük kýsmý, o korkunç kazâdakileri kurtarmak için çalýþýrken; baþka bir aracýn altýnda kalmalarý sebebiyle, onlarýn geride kalanlarýnýn acýsýný paylaþmakla birlikte; onlarýn güzel âkýbetleri bir de iftihar vesilesidir. Çünkü, her hâl u kârda son bulacak olan o hayatlar, çok güzel bir sonla noktalanmýþtýr.

'Fakir' bu konuyu yakýndan yaþamýþ ve hiç bir kusuru yokken ve çok insanî bir vazifeyi ifa ederken can veren bir kardeþi olduðu için, bunu gayet rahat bir þekilde söyleyebiliyorum.

*

Evet.. 10 yýl öncelerde, bir akþam üstü, Berlin'den Köln'e gelirken, bir telefon geldi. Kardeþlerimden birisi, en küçük kardeþimiz Muhsin'in Samsun'da bir kazâ geçirdiðini ve hastahanede olduðunu haber verdiðinde, durumu, sesin hüzünlü týnýsýndan aþaðý-yukarý tahmin etmiþtim.

Yarým saat geçmemiþti ki, yüksek makamlarda bulunan bir dostun telefon ettiðini görünce, telefonu açmadan durumu anladým. Nitekim, baþsaðlýðý dileði bildiriliyordu.

Elbette içimde bir yangýn.. Üstelik de bu en küçük kardeþimi, 12 Eylûl 1980 Askeri Darbesi sonrasý ülkeden çýkmak zorunda kalýrken, 14-15 yaþýnda býrakmýþtým ve bir daha hiç görmemiþtim.. Aradan 30-32 yýl kadar bir zaman dilimi geçmiþti ve artýk bu dünyada onu bir daha göremeyecektim..

Katlanýlmasý zor, acý bir durumdu..

Ama, kardeþimin nasýl vefat ettiðini ertesi gün öðrenince, bir anda acýlarým zail oluvermiþti..

Çünkü, kardeþim, Samsun- Ankara yolu üzerinde 40-45 km. uzaktaki Kavak ilçesinde bir cenazeye gitmiþ; cenazenin defninden sonra Samsun'a dönerken, Çakallý denilen mevki yakýnlarýnda, þiddetli kar fýrtýnasý esnâsýnda çarpýþan iki aracý görmüþ. Hemen arabasýný kenara çekmiþ, hanýmýna, 'Sen arabada bekle, ben yardým edeyim..' demiþ.. Minibüsteki birkaç yaralýyý kurtarmýþ ve tam o sýrada, karlý zeminde kayan baþka bir kamyon, gelip kaza yapan araçlara toslamýþ.. Kardeþim, arada ezilmiþ ve alev alan araçlarýn arasýnda yanmýþ..

Bu teferruat bilgiyi alýnca, içimdeki o tahammülfersâ acý daðýlývermiþti..

Çünkü, kardeþim kendisi bir kazâ yapmamýþ, kimsenin ölümüne veya yaralanmasýna vesile olmamýþ; kazâ yapan baþka araçlardaki yaralýlara insanî bir refleksle yardým etmek isterken, hiç beklenmeyen bir þekilde, baþka bir kazânýn kurbaný olmuþ, ezilip yanmýþtý.. 'Dünya hayatýnýn bu kadar güzel bir þekilde sona ermesi, herkese nasib olmaz..' diye, zâhiren çok fecî de olsa, o güzel âkýbet dolayýsiyle Allah'a hamdettim.

*

Bu son hadiselerde de, kazâya uðrayanlara yardýmcý olmak isterken, kendilerinin hiç dahli olmaksýzýn meydana gelen baþka kazâlar sonunda, fâni dünya hayatýndan kopan bu insanlarýn yakýnlarýnýn acýlarýný paylaþmak isterken; onlara, bu teselli imkânýný da hatýrlatmak istiyorum.

*

Yol tedbirlerine gelince..

Þimdi, bu kazâlara sebebiyet veren araçlarýn þoförleri tutuklanmýþ.. Çok üzgün olduklarýný söylemiþler.. Konunun bu tarafý doðru da, kazânýn meydana gelmesindeki etkenler çok yönlü araþtýrýlacakmýþ..

Tamam bakýlsýn.. Ama, bunlar olan bir hadisenin etkenlerini ortaya çýkarmaya yarar; koruyucu etkisi yoktur.. Asýl yapýlmasý gereken, benzer baþka facialarýn meydana gelmemesi için alýnmasý gereken tedbirler nedir? Sürücülerin ruhî ve fizikî durumlarý, yaptýklarý iþin sorumluluðunu yüklenecek çapta olup olmadýklarý; çalýþma saatlerine riayet edip edilmediði; yollarda ne gibi tedbirlerin alýnmasý gerektiði ve bu konularýn sýký bir þekilde kontrolü ve bu tedbirlerin ihlâli halinde ne gibi kanunî uygulamalarýn devreye gireceði vs. konularýnda en küçük bir gevþekliðe göz yumulmamasý gerekmektedir.

Halbuki, bizde, bu gibi önleyici tedbirler, facialar olduktan sonra bir süre devreye konulur ve sonra her þey tavsatýlýr.

Umulur ki, benzer vurdumduymazlýklar tekrarlanmaz, 'Bu kadar kuralcý olmaya gerek yok..' laflarý dillerde yeniden pelesenk olmaz; inþaallah..