Takdir mi, tekdir mi? 31 Mart’ta ne oldu?

31 Mart mahalli seçimleri pek çok açýdan farklý ve zorlu bir seçim oldu. Cumhurbaþkanlýðý hükümet sistemine geçiþ sonrasý ilk yerel seçim olmasý ve bu sistemin getirdiði ittifaklarýn yerelde nasýl çalýþacaðýnýn bilinmemesi hasebiyle sonuçlar bazý yönleriyle beklenmedikti. 

Seçimin en somut sonucu þudur: AK Parti 17 yýlýn ardýndan girdiði 15. seçimde de halkýn en fazla teveccüh gösterdiði partidir. Aldýðý oy 2014 seviyesinde, yüzde 44 buçuk gibi görünmekte. Ve AK Parti hala en yakýn rakibinden iki kat fazla oy ve belediye alan parti. Tartýþmasýz birinci.   

***   

Cumhur Ýttifaký da yeniden onay aldý seçmenden. Cumhur’un oyu Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde Erdoðan’a verilen oy oranýný tutturdu. 

Beka söylemi nedeniyle Cumhur Ýttifaký’ný “bu bir yerel seçim” diye eleþtirse de kendileri de bir genel seçim konusu olan ekonomiden medet uman karþý ittifaka ise halktan bu anlamda vize çýkmadý. Bu ne demek? 

Yani bu bir genel seçim olsaydý, Meclis çoðunluðu yine Cumhur Ýttifaký’nýn, Cumhurbaþkanlýðý makamý bir kez daha Recep Tayyip Erdoðan’ýn olacaktý.   

Beka tehditlerine karþý, seçmenin Cumhur’un yanýnda olduðu da teyit edilmiþ oldu. Üstelik bununla dalga geçen CHP ve ÝP parti liderlerine verilen oydan 6 buçuk milyon fazla olarak. 

24 milyon seçmenin kararlýlýðý, Türkiye’nin tökezlemesini, AK Parti’nin güç kaybetmesini bekleyenlere de güçlü bir cevap oldu. Küresel güçlere, yaþayan ölü vesayet kalýntýlarýna, Kandil ve Pensilvanya teröristlerine ve hatta Erdoðan zayýflasýn diye sinsice bekleþen AKP’lilere hayal kýrýklýðý olarak döndü

Lakin þu da oldu. Melih Gökçek’in seçildiði tarihten baþlarsak 25 yýlýn ardýndan baþkent ilk kez kaybedildi. Ankara’da rozetsiz, siyasi kimliksiz Mansur Yavaþ kazandý. Ýstanbul’da ise çok çekiþmeli bir yarýþýn ardýndan ipi kimin göðüslediði henüz belli deðil. Ýtirazlar ve yeniden sayýmlarla süreç biraz uzayacak gibi.   

*** 

50 günde 102 miting yapan, bazen günde 8 kez halkla buluþan Erdoðan’ýn sonuçlara katkýsý büyüktü. 16 Nisan referandumu sonrasý partisinin baþýna geçtiði gün, bugünleri düþünerek eleþtiri, arýnma ve yenilenme sürecini baþlatmýþtý Erdoðan. Metal yorgunluðu dedi, kibre düþenlere yol verdi, akçeli iþlere bulaþanlarý el çektirdi. Dolayýsýyla yüzde 52’lik baþarýnýn bu sayede alýndýðýný hatýrlamakta fayda var. Ama hala sorunlar olduðu da ortada

Erdoðan seçim akþamý neden büyük bir siyasetçi ve lider olduðunu bir kez daha gösterdi. Konuþmalarýnda hem duygularý yönetti, moral aþýladý hem de rasyonel bir deðerlendirmeyle teþkilatýný ve tabanýný gerçekçi bir zemine çekti. “Kazanabilecekken kaybettiðimiz þehirlerde kendimizi neden daha iyi ifade edemediðimizi deðerlendireceðiz” diyerek özeleþtiri vurgusu yaptý. Teþkilatýn hem duygusal hem eylemsel boþluða düþmesini önlemek için de hemen bir gündem açýkladý.   

*** 

Gelelim karþý ittifaka. Bir yönüyle siyasi mühendislik denemesi, bir yönüyle yeni hükümet sisteminin kaçýnýlmaz sonucu olarak karþýmýza çýkan Millet Ýttifaký ise aslýnda sahip olmadýðý bir güce ulaþtý. Yeni sistemle birlikte siyasetin artýk iki ana aks üzerinden yürüyeceði gerçeði açýkça muhalefete yaradý. Daha doðrusu CHP’ye... Oyu ve itibarý eriyen, tabaný depresyona düþen CHP’de ilk kez yüzler güldü. Çünkü küçük bileþenlerin oylarý CHP’ye aktý. 

Dünya dursa yan yana gelemeyecek olan ve üstelik siyasi sonuç almayý da ummayan parçalý muhalefet, ilginç biçimde AK Parti eliyle ve AK Parti-Erdoðan karþýtlýðý üzerinden bir araya geldi ve siyasi sonuç aldý

Lakin gizli-açýk ittifaklara ve desteklere raðmen CHP-HDP-ÝP ittifakýnýn oy oraný toplamda yüzde 37’de kaldý. Lakin yüzde 37’lik Millet Ýttifaký sahada deðil sandýkta iþledi. Ayný meydanda, ayný bayrak –Türk bayraðý!- altýnda toplanamayacak iki farklý sosyoloji, siyasi illüzyonlar ve farklý hesaplarla bir þekilde sandýkta birleþti

Seçimin iki kaybedeni ÝP ve HDP’yi de yarýn deðerlendirelim.