Kendi ülkesi dýþýnda daha meþhur olunur mu? Olunur. Orhan Pamuk öyle biri. Nobel kazanmadan önce de kitaplarý dünyanýn belli baþlý dillerine çevriliyordu; ama Ýsveç Akademisi kendisini ebediler arasýna kattýktan sonra þöhreti her yerde arttý.
Bizde ise, belli bir çevre, elinden gelse, onun imzasýyla çýkan kitaplara günyüzü göstermeyecek. Türkiye’nin tek Nobelli kiþisi olduðu için iþi yok saymaya kadar vardýramýyorlar, ancak söylediklerini evirip çevirmek, ya da gözlerden kaçýrmak için müthiþ çaba sarf ediyorlar...
Ramazan bayramýnýn en tartýþýlasý açýklamasýný Alman Die Zeit (Zaman) gazetesine verdiði demeçle Orhan Pamuk yaptý. ‘Burjuvazi’ adýný uygun bulduðu, ama kavramla aralarýnda ilgi bulunmayan, halkýna tepeden bakan tipler için,“Beni tiksindiriyorlar”demiþ romancýmýz ve eklemiþ:
“Burjuvazi beni sinirlendiriyor. Kibirleri, dar görüþlü bencillikleri ve kendi ülkesi insanlarýndan nefret etmeleri beni tiksindiriyor. Türk üst sýnýf, askeri darbelerden ve de Kürtlere karþý yapýlan kötü muameleden rahatsýz olmuyor. Çoðunluðu oluþturan baþörtülü kadýnlara yukarýdan bakýyor. Bu da bana eskiden Güney Afrika’da beyazlarýn siyahlara olan davranýþýný hatýrlatýyor.”
Güney Afrika’da beyazlar siyahlarý üçüncü sýnýf insan sayardý. Beyazlar birinci, Hint yarýmadasýndan gelmiþler ikinci, siyahlar ise üçüncü sýnýf... Boðaz tokluðuna çalýþýr, en kötü þartlarda yaþar, oy da kullanamazdý siyahlar... ‘Ayrýmcýlýk’ Güney Afrika’nýn resmi ideolojisiydi. O ideolojiye uygun davranmayan Nelson Mandela gibi siyahlarý çok uzun süreli hapis cezalarý beklerdi. Mandela tam 28 yýl hapis yattý.
Alman gazetesinin yayýný eline geçince, Radikal, mikrofonu bildik isimlere uzatýp görüþ almýþ. En ilginç görüþ, yakýnlarda sahip deðiþtiren iki gazeteden irisinin baþyazarýndan gelmiþ... Baþyazarýn açýklamasýný sizlerle paylaþmak istiyorum:
“Türkiye’de burjuvazi yeni. Ama bütünüyle kalitesiz demek istemiyorum. Þarap tadýmlarýnda bazen sunulan þarabý üreticinin gözü önünde tadarsýn. Beðenmesen de iyi ifade takýnýrsýn. Yeni, yeni, iyi olacak…”
Okuyunca,“Ýþte budur”diye baðýrmýþým... Burjuva... Ýðrenç... Tiksinti... Güney Afrika... Cümlenin bütünü yerine birbiri ardýna sýraladýðým bu sözcükler geçmiþ baþyazarýn aklýndan ve zihni derhal tek bir sözcüðü ön plana çýkarmýþ:‘Þarap’...
Ýddiaya girerim, Pamuk’un söylediðiyle hiç ilgisi bulunmayan bir baþka cümle hakkýnda görüþü sorulsaydý da, deðerli baþyazar, o cümlenin farklý ifadesinden yine ayný tek sözcüðü çýkaracaktý:‘Þarap’...
Çünkü ne sorarsanýz sorun, hangi konuyu açarsanýz açýn, bazýlarý kendi takýntýlarýný daha önemser bizim medyada...
Evet, bilerek isteyerek ve asla abartmadan bir genelleme yapmýþ oldum.
Baþyazarýn takýntýsýný beðenmediyseniz size artýk baþyazarý bulunmayan bir baþka gazeteden örnek verebilirim. Örnek yabancýmýz deðil: Bizim‘pop sosyolog’caným... O da nicedir aklýný‘40 yaþlarýnda kadýn’konusuna takmýþ görünüyor. Birbiriyle hiçbir ilintisi bulunmayan konularý sütununda iþlerken, yazýsýnýn satýr aralarýndan,‘pop sosyolog’un aklýnda‘40 yaþlarýndaki kadýn’olduðunu fark ediyorsunuz...
Zaten çoðu kez münasebetsizlik pahasýna bunu dillendiriyor da...
Kendine koyduðu teþhis‘yarý delirme’... Ama“Siz de doktor olup, bana kendi teþhisinizi koyabilirsiniz”serbestisini de okurlarýna tanýyor.“Ýsteyen istediði teþhisi koyabilir. Megaloman, þizofren, uber-narsist...”
Hareket noktasý olsun diye sorduðu soru þu:“Durmadan neden 40 yaþýndaki kadýnlarý yazýyorsun?”Ýpuçlarýndan birini veriyor:“Ben kendimi kýrklý yaþlarýmýn baþýnda bulmaya baþladým; gerçek erkekliðimi 50’li yaþlarýmda yaþadým.”
Bayramýn birinci günü, 400 bin kadar insan, birinci sayfadan anonslu bu yazýyý okudu gazetesinde...
Ne diyeceðimi bilemiyorum. Bence Die Zeit okurlarý Orhan Pamuk’un açýklamasýný bizdeki bazýlarýndan daha iyi anlamýþtýr. Aklýný tek bir noktaya dikmiþ, saplantýsýný bütün yazýlarýna yansýtan‘pop sosyolog’ ara sýra Alman‘Bildt’gazetesinde yazýyor da ondan...