Taksim edilemeyen Taksim

Taksim Meydaný tanzim ediliyor bir kez daha ama taksim edilemiyor hala! Ýnþaat baþladý ama tartýþmalar bitmedi. Uygar bir toplumda bitmemeli de... Herkesin gözü farklý nedenlerle Taksim üzerinde... Ýstanbul çok merkezli bir þehir ama en merkezi yerinin Taksim Meydaný olduðunu kim inkar edebilir? Her tür iktidar oraya damgasýný vurmak istiyor. Damgasýný zamanýnda vurmuþ olan da statükoyu korumak için mücadele ediyor.

Bugün de hükümet, muhalefet ve farklý kesimlerden aydýn gruplarýnýn Taksim Meydan Muharebesi’ne tanýk oluyoruz. Bu muharebeden gündelik yaþamýný zaten trafik kaosuyla sürdürmekte zorlanan halk zarar görüyor. Ulaþým sekteye uðradý. Her daim dolu olan Taksim otobüslerini kullananlar daha uzun süre týkýþ týkýþ yolculuk etmek zorunda. Mesai baþlangýç ve bitimlerinde metro peronlarýnda iðne atsanýz yere düþmez.

Eðer bu eziyetin sonunda Taksim bugünkü çirkinliðinden ve keþmekeþinden kurtulacaksa, bir baþýnda sanata doyacaðýmýz þýk ve iþlevsel bir Atatürk Kültür Merkezi, öte yanýnda bu beton bölgede doðaya hasretimizi giderebileceðimiz zenginlikte bir yeþil alan bulunacaksa, siyasi eylemlerin simge mekaný olmayý sürdürecek, hatta daha özgürlükçü bir platform olacaksa, hakiki bir kent kültürü meydaný haline gelecekse ne ala... 

***

Taksim’in geçmiþi de benzer çatýþmalarla dolu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde tahsis edilmiþ, sur dýþý Ýstanbul’un Kuzeybatý sýnýrýndaki bir Ermeni mezarlýðý idi Taksim. Oraya ilk kez dikilen ve ilk kez beðenilmeyip yýkýlmaya çalýþýlan bina þimdi yeniden inþasý planan Topçu Kýþlasý. Yenikapý’dan baþlayýp Taksim’e uzanan bulvar tarihi Ýstanbul’un üzerinden silindir gibi geçti ve birçok önemli esere zarar verdi. Hele bir de o proje için mezarlýk arazisinin cebren kamulaþtýrýlmasý davasý var ki mahkemelere þenlik!

Þehircilik ve mimari, bugünkü kavganýn sadece bahanesi. Bunlar, konunun uzmanlarýnýn dýþýnda kolay kolay tartýþýlabilecek alanlar deðil. Ancak “uzman” dediðiniz kiþi de her tür siyasi ideolojiden arýnmýþ bir profesyonel olmayabilir, olmak zorunda da deðil. Hele otorite konumuna geldiyse! “Ben bu görüþteyim ama yapýlmasý gereken budur” etiðiyle hareket etmeyebilir. Yine de Taksim ve Tarlabaþý’nýn sahipleniliþinde, sahiplenenlerin tavýrlarýnda haddinden fazla politize olmuþ bir yan var ki beni rahatsýz ediyor. Bir hegemonya türü, bu iþler bizden sorulur, ancak biz biliriz hali... Hükümetin Osmanlý, muhalefetin Cumhuriyet, sol entelektüellerin darbe öncesi mücadele dönemleriyle, kabaca çevreci baþlýðý altýnda toplayabileceðimiz gruplarýn betonlaþtýrýlma, mutenalaþtýrýlma kaygýlarýyla özdeþleþtirdikleri bir mekan burasý.

Kaygýlarý paylaþmama raðmen itiraf edeyim ki korunacak hiçbir þey bulamýyorum Taksim’de! Ne AKM’nin bunca yýllýk halinden memnundum, ne anýtý estetik buluyorum, ne meydanýn aslýnda tek hakimi olan oteli... Eski su makseminin dibindeki çiçekçilerden ve onlarýn önünde yem verdiðimiz güvercinlerden baþka iç açýcý hiçbir þey göremiyorum. Hele sürekli nöbet tutan polis araçlarý her an tatsýz bir olay çýkacakmýþ gibi huzur kaçýrýyor. Ýstiklal Caddesi’ne hýzlýca geçtiðim bir yer Taksim, ortasýndaki boþluk iþlevsel bile deðil... Hele orada araçlarla yapýlan gürültülü pazarlama faaliyetleri çok can sýkýcý. Park derseniz varlýðýný fark etmeyeceðiniz kadar uzak.

Peki yeni Taksim daha da betonlaþýr mý? Þöyle altýnda kitap okunacak aðaçlarý olan, sokak müzisyenleriyle cývýl cývýl, ulaþýmý eziyetsiz bir meydan yerine kýþla görünümlü bir alýþveriþ merkezinin hakimiyetine mi girer?

Taksim’den otobüse binenler ne demek istediðimi somut biçimde anlayacaktýr: “Nerede duracaðýmý bilemiyorum”. Otobüs þoförü de bilemiyor! Baþta dursam otobüs duraktakileri sollayýp ileri gidiyor. Sonda dursam taa en baþta kapýlarýný açýyor.

Bazen caddenin ortasýnda durup yolcularýn hareket halindeki baþka iki otobüsün arasýndan geçmesini talep ediyor!