AK Parti iktidara geldiðinden bu yana imkansýz denen pek çok þeyi baþardý. Ekonomiyi düzlüðe çýkarttý. IMF’e olan borçlarý ödedi. Asker-sivil iliþkilerini normalleþtirdi. Derin devleti çökertti. Demokratikleþme yolunda önemli adýmlar attý. Türkiye’yi dünya siyasetinde ciddiye alýnýr bir aktör haline getirdi. Hepsinden önemlisi de Kürt sorununun çözümü yolunda büyük bir sýçrama gerçekleþtirdi.
Ama sonunda küçük bir parkta takýldý kaldý. Aðaçlarýn sökülmesini protesto eden bir gruba karþý zor kullanýlmasý, önce Ýstanbul’da sonra da nerdeyse bütün Türkiye’de protesto hareketlerinin patlak vermesine, bu eylemlerin radikal gruplar tarafýndan suiistimal edilmesine, araçlarýn devrilip, barikatlarýn kurulmasýna yol açtý. Kýsacasý Gezi Parký’nda yaþanan gerilim tüm AK Parti karþýtlarýnýn birleþmesine, Tahrir benzeri eylemler sergilemesine yol açtý.
***
Ve Hükümet ne yazýk ki bu süreci kötü yönetti. Türkiye’nin ve bölgenin içinde bulunduðu þartlarý göz önüne almadan yapýlan AVM ve Topçu Kýþlasý ýsrarý, kendi aralarýndaki koordinasyonsuzluk, bir bakanýn ya da parti temsilcisinin baþka bir þey Baþbakan’ýn baþka bir þey demesi olaylarýn týrmanmasýna yol açtý. Süreç baþtan itibaren çok daha katýlýmcý bir þekilde yönetilebilir, þiddet baþtan itibaren dýþlanabilirdi. Türkiye’nin dünyadaki itibarý da zarar görmezdi.
Umarýz iktidar yaþananlardan gerçekten ders çýkartýr ve Baþbakan Erdoðan tüm açýklamalarýna raðmen bundan sonra meþruiyet yaratma mekanizmalarýný daha etkin bir þekilde kullanýr. Projelerini hayata geçirirken toplumsal hassasiyetleri dikkate alýr. Cumhurbaþkaný Gül’ün üslup ve yöntemini o da benimser.
Görüldüðü gibi ne yaparsanýz yapýn, ne kadar baþarýlý olursanýz olun, toplumsal algýyý yönetemezseniz baþarýnýz tescil edilmiyor. Sizin baþkalarýnýn iyiliði için yaptýðýnýzý sandýðýnýz þeyler baþkalarý tarafýndan iyilik olarak algýlanmýyor. Sorunlar birikiyor, üslup ve yöntem yüzünden büyük toplumsal patlamalar yaþanabiliyor. Ýtidal eksikliði taþkýnlýklara ve gerilimlere zemin hazýrlýyor.
Ancak bu krizden tek ders çýkartacak olan Hükümet ve Baþbakan deðil. Taksim’i Tahrir sananlarýn da dersler çýkartmasý gerekiyor. Belki farkýnda deðiller ama Türkiye’de iyi kötü iþleyen bir demokrasi var. Hükümeti çok sýkýþtýracak olurlarsa, diyelim ki eylemleriyle ülke ekonomisini etkileyecek olurlarsa, Erdoðan Mýsýr’da Mübarek’in yaptýðý gibi yetkisini orduya devretmez, erken seçime gider.
Seçimden de büyük bir olasýlýkla oylarýný arttýrarak çýkar. Gerilim, bundan önceki tüm seçimlerde olduðu gibi bu seçimde de muhtemelen AK Parti’ye yarar. Yakýlan, yýkýlan yerlerin faturasý çýkartýlýr. Gezi Parký’nda sökülen aðaç sayýsýyla Türkiye’de dikilen aðaç sayýsý karþýlaþtýrýlýr. Toplumun geniþ kesimlerinde var olan tarih hassasiyeti Topçu Kýþlasý üstünden iþlenir. Taksim’e cami projesi hatýrlatýlýr.
Üstelik ani gidilen erken seçim yüzünden kadrolar yenilenemeyeceði için üç dönem kuralý iþletilmez, bazýlarýnýn umduðu siyaset çatlamasý gerçekleþmez. Göktürk’teki komþularýmýn akþamlarý tencere dibine kaþýk vurarak desteklediði “Taksim direniþi”, AK Parti’nin oy tabanýný arttýrmasýna yardýmcý olur. Zaten belki de bu yüzden Baþbakan Erdoðan tansiyonu düþüreceðine yükselten açýklamalar yapmaktadýr.
***
Oysa gerilimin sürmesinden siyaseten de, ekonomik olarak da, yaþam tarzý anlamýnda da en çok kaybedecek olan Taksim’de direniþe geçen endiþeli orta sýnýftýr. Sürecin radikalleþmesi, onlarýn savunduklarýnýn toplumsal meþruiyetini kaybetmesine yol açar. Örgütlü radikal gruplara rehin olurlar. Niye böylesine bir þeye destek verdiklerini kendileri bile sorgulamaya baþlarlar.
Bu yüzden durmayý bilmek ve kazanýmlarýyla yetinmek zorundalar. Amaçlarý sýnýrlý kaldýðý, eylemleri toplumsal meþruiyet sýnýrlarýný aþmadýðý sürece sadece endiþeliler deðil hepimiz kazanýrýz. Gezi Parký demokrasi mücadelesinin adý olarak hatýrlanýr. Aksi takdirde Cumhurbaþkaný Gül’ün dün yaptýðý konuþmada alýndýðý söylenen mesaj unutulur. Bambaþka þeyler akýlda kalýr...