Devlet gecikmeli de olsa, Gezi Parký’nda toplanan ilk iki günün ‘çevreci’ eylemcilerinin hakkýný teslim ediyor.
- Ancak eylemin üçüncü gününden itibaren Taksim’e akýn eden gruplarý ayýrýyor. Polise taþlý, molotoflu saldýrýlarda bulunan, barikatlarla Taksim’i ‘kurtarýlmýþ bölge’ye dönüþtürmeye çalýþan bu gruplar ‘provokatör’ olarak nitelendiriliyor.
- Bu gruplarýn toplanma organizasyonlarýnda twitter ve facebook gibi sosyal medyanýn kullanýmý inceleniyor. Ýlk veriler, sosyal medya organizasyonunun birkaç elden tetiklendiði yönünde.
- Taksim’de çevreci/özgürlükçü bireysel ve kitlesel katýlýmlarýn da olduðu; bunlarýn sosyal medya kampanyasýyla manipüle edilerek yönlendirildiði deðerlendiriliyor. Bu kitle, ‘operasyonel olmayan’ kitle olarak provokatörlerden ayrý deðerlendiriliyor.
- Uluslararasý medyanýn, ‘hükümet çevrecilerle provokatörleri ayýrdýðý anda’ devreye girdiði yorumu yapýlýyor ve ‘masum’ bulunmuyor. Bunlarýn geçmiþte ABD’deki Wall Street iþgali ve halen devam eden Londra’daki G8 zirvesi karþýtý eylemlere polisin sert müdahalesine ayný hassasiyetle yaklaþmadýklarýna dikkat çekiliyor. Özellikle CNN ve bazý haber ajanslarýnýn ABD’nin Irak iþgali öncesi kimyasal silah, petrole bulanmýþ karabatak gibi yalan/eski haberlerle iþgale operasyonel destek verdiði dikkate alýnýyor.
- Taksim olaylarýnýn henüz yerel bir hareketlilik olduðu günlerde baþlayan finansal hareketlilik de ayrýca inceleniyor.
- Türk medyasýnýn Gezi olaylarýna iliþkin ilk iki gündeki tutumuna yönelik tepkiler, yayýnlarý etkileme giriþimlerinin ‘yerel’ ve ‘uluslararasý’ boyutlarý ayrý ayrý araþtýrýlýyor. Bu kapsamda çok uluslu þirketlerin ve medya planlama ajanslarýnýn Türk medyasýna yönelik reklam bütçelerini durdurduðu/kýstýðý iddialarý da deðerlendiriliyor.
- Sonuç olarak, eylemin sivil bir inisiyatif olarak baþladýðý, ancak ‘aðaçlar devrilmesin’den Erdoðan devrilsin’e dönüþtürüldüðü tespiti yapýlýyor. Bunun Erdoðan’ýn þahsýnda Türkiye’ye karþý bir operasyon olduðu deðerlendiriliyor.
- Buna karþý, sivil inisiyatifle operasyonun daha net ayrýlmasý için yeni adýmlar atýlýyor. En önemli adým, Gezi Parký eylemcilerine yönelik ‘orantýsýz gaz’ kullanýmýna iliþkin soruþturmada Ýstanbul ve Ýzmir’de bazý polislerin açýða alýnmasý.
- Ýkinci önemli adým, eylemcilerle bizzat Baþbakan’ýn art arda görüþmeler yapmasý ve Taksim Gezi Parký’nýn geleceðine iliþkin ‘referandum’ seçeneðinin masaya konulmasý. Referandum seçeneðiyle, “Genç kuþaðýn taleplerini anlýyoruz ve seçim dýþýnda da topluma inisiyatif alma fýrsatý tanýyoruz” mesajý veriliyor.
- Hükümet kaynaklarý, bu baðlamda ‘seçimden seçime halkýn görüþünün alýndýðý sandýk demokrasisi’ iddialarýna da karþý çýkýyor. Baþbakan’ýn, Kürt sorununun çözümüne iliþkin yazar ve sanatçýlarla yaptýðý fikir alma toplantýlarýný, Alevi açýlýmýný, çözüm sürecinin akil insanlarla yürütülmesini, üniversitelere yönelik politikalara öðrencilerin katýlýmý için Türkiye Öðrenci Konseyi’nin kurulmasýný, vatandaþýn devlete karþý haklarýný korumak için Ombudsmanlýk kurumunun ihdas edilmesini hatýrlatýyorlar.
- Hükümetin tutumunun ‘ülkeyi böldüðü’ ya da hükümetin yüzde 50 oyunun karþýsýnda muhalefeti bir araya getirdiði yorumlarý gerçekçi bulunmuyor. Olaylarla ilgili yapýlan son iki anketteki verilere dikkat çekiliyor. GENAR’ýn gösterilere katýlanlar arasýnda yaptýðý ankette, yüzde 74’ünün CHP’ye,yüzde 16’sýnýn BDP’ye, yüzde 2,1’inin TKP’ye, yüzde 2,1’inin ise Ýþçi Partisi’ne oy verdiði ortaya çýkmýþtý. Andy-Ar anketinde ise eylemlerin devam etmesini destekleyenler yüzde 7,5’te kalýrken, desteklemeyenlerin oraný yüzde 82,8’ye ulaþmýþtý.
Sonuç; hükümet Gezi Parký’ný Taksim’i yerle bir edenlerden ayýrarak ve ‘referandum’ önerisiyle sivil taleplerle sorunu olmadýðýný ortaya koydu. Þimdi ‘sivil’ eylemcilerin referanduma ve ‘çekilin, örgütleri açýkta býrakýn’ çaðrýsýna vereceði cevap önemli.
Ancak sivil talepler üzerinden siyasi rant devþirmeye çalýþan örgütlerle ve onlarýn da üzerinden Türkiye’ye operasyon planlayanlarla mücadele sürecek.