Tam sözün bittiği yerdeyiz

 25 Ocak 2011 Mısır’da diktatöre karşı bir halk devrimi gerçekleşti. Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek tutuklandı. Göstericilere şiddet kullandığı için müebbet hapse mahkûm oldu.

Serbest seçimler yapıldı. Parlamento ve senato (Şura Meclisi) seçimleri yapıldı. Başkanlık seçimi icra edildi.

Seçimlerin hepsini Müslüman Kardeşler’in kurduğu Hürriyet ve Adalet Partisi kazandı. Muhammed Mürsi cumhurbaşkanı seçildi. Yeni anayasa yapıldı ve referandumda kabul edildi.

***

Fakat seçimleri hep dindarların kazanmış olması iki kesimi korkuttu. Birincisi İsrail ve İsrail güvenliğini önemseyen batı, diğeri ise aynı sistemin ülkelerinde hâkim olması durumunda koltuklarını kaybetme telaşı içine giren zengin Arap yönetimleri.

Mısır’daki eski yönetimin artıkları harekete geçirildi. 30 Haziran 2013’te muhalifler sokaklara döküldü. 3 Temmuz’da ise General Abdulfettah Sisi yanına muhaliflerin liderini, kiliseyi ve Ezher şeyhini alarak seçilmiş cumhurbaşkanını devirdiğini ve anayasayı askıya aldığını ilan etti.

Bu hareket, meşru yönetime karşı bir darbeydi.

***

Bu darbe sadece darbecilerin çıkarı için yapılmış bir darbeden ziyade yukarıda işaret ettiğim iki kesimin emellerine hizmet ediyordu.

Darbeciler ilk iş olarak İsrail’i tehdit eden ve  İsrail’in baş edemediği Sina yarımadasındaki direniş hareketine karşı operasyonlar düzenledi. Sonra Gazze’nin nefes borularını kesmek için Refah sınırındaki yerleşim birimlerini yerle bir etti ahaliyi sürdü.

Darbeye karşı demokratik direniş gösteren Rabia ve Nahda meydanında binlerce sivili dünyanın gözü önünde katletti.

Meşru seçimlerle halkın desteğiyle işbaşına gelen Müslüman kardeşler teşkilatı terör örgütü ilan edildi.

Darbeden bu yana güvenlik güçleri 1400 kişiyi öldürdü, 15 bin kişiyi tutukladı ve yüzlercesine toplu olarak idam cezası verdi.

Devrik diktatör Hüsnü Mübarek bu dönemde temyiz vasıtasıyla suçsuz bulundu ve beraat etti.

Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Mürsi ise şiddet kullandığı gerekçesiyle geçen ay 20 yıl hapis cezasına çaptırıldı.

Geçen hafta(16 Mayıs 2015 Cumartesi) ise Vadi’n-Natrun Cezaevi’nden (2011 devriminden önce siyasi tutukluların bulunduğu bu cezaevi devrim sırasında boşaltılmıştı)  kaçtığı ve güvenlik güçlerine mukavemet ettiği gerekçesiyle darbe yargısı Mürsi’yi aynı davadan yargılanan onlarca maznunla birlikte idama mahkum etti ve şeriata uygunluk(!) görüşü almak için evrakını müftülüğü gönderdi.

***

İhvan’ın  mürşidi Muhammed Bedi , vekili Hayret Şatır ve  Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf Kardavi de dahil yüz kişiden fazla zanlı hakkında toplu idam cezası veren mahkeme hukuk bir yana akıl ve mantık kurallarını bile alt üst eden bir karara imza attı.

Çünkü hakkında idam cezası verilen Filistinli  Teysir Ebu Senime ve Hüsam es-Sanı’ Mısır devriminden önce şehid olmuşlar, iddia edilen olay tarihinde hayatta bile değiller!

Yine haklarında idam cezası verilenlerden Hasan Selame 19 senedir İsrail zindanlarında esir. Darbe mahkemesi iddia edilen olaylara iştirak etme ihtimali bulunmayan ölüler ve esirler hakkında da idam cezası vermiş.!

***

Darbecilerin emriyle hareket eden mahkeme tıpkı bizdeki Yassıada Mahkemesi reisinin dediği gibi ‘sizi buraya getiren irade böyle istiyor dercesine’ hüküm veriyor.

Tabii ki bu kararlar hukuki değil, adil değil, insani değil, ahlaki değil.

Hukuk işlemiş olsa Mürsi cumhurbaşkanı Sisi ise darbe suçundan yargılanan bir suçlu olurdu.

Gerçek şu anda da öyledir. Yani Mürsi meşru cumhurbaşkanı Sisi ise - Mısır demokratik hayata geçince-  tıpkı bizdeki müteveffa Evren gibi müstakbel mahkûmdur.

Hülasa, zengin Arap yönetimleri ülkelerindeki özgürlükçülere önemli bir gözdağı verdiği için bu kararlardan memnun görünüyorlar.

Amma velakin demokrasi edebiyatı yapan batı ülkeleri İslam ümmetine karşı her zaman olduğu gibi çifte standartlı politikalarını burada da göstermekten imtina etmemektedirler!

Yine en güçlü sada Türkiye’den yükselmekte ama aklını tatile göndermiş darbecilerin bu sese kulak vermelerini beklemek beyhude.

Maalesef zarar gören Mısır halkı ve top yekûn ümmet!