Dünyanýn hiçbir normal demokrasisinde “silahlý kanadý” olan bir parti “meþru” sayýlmaz. Bu, Lübnan tarzý demokrasilerde olur, örnek:Hizbullah... Ortadoðu’da bol miktarda var bunlardan, bölgenin hali de belli...
HDP’ye, sýrtýný daðdaki gerillaya dayamýþ haliyle bu millet bir þans verdi, neden? “Serok Apo”, 2013 Nevruz’undan bu yana ýsrarla silah býrakýlacaðýný, daðlarýn boþalacaðýný, Türkiye’nin, demokratik olgunlaþmasý çerçevesinde artýk silahlý mücadele alaný olarak kabul edilemeyeceðini söylüyor da ondan...
Eh, bunca yýlýn Apo’sudur, dediði lafýn arkasýnda durur, çýkarlar sýnýrýn dýþýna, nerede isterlerse orada savaþýrlar diye düþündük, yanýlmýþýz!..
Söylediklerinin arkasýnda durmadýklarý gibi, bir de siyasetin en hassas noktasýna “yalan” denilen kepazeliði taþýdýlar... Eh, diplomasisini “takiyye” üzerine kurmuþ Ýran’la bu kadar yataða girersen, sonunda þaþý kalkman kaçýnýlmazdýr...
Bundan sonra söylenecek bir laf yok... Sözün bittiði yerdeyiz... Bu satýrlarýn yazarý gibi, “çözüm süreci”ni Türkiye’nin demokratikleþmesinin ileri halkasý, bu memleketin ayak baðlarýndan kurtulup 22’nci yüzyýla koþmasýnýn ana dinamosu görenleri de yarý yolda býraktýlar...
Olsun... Biz onlara raðmen Kürt kardeþimizin hakkýný hukukunu korur, kýlýna zarar gelmemesi için elimizden ne geliyorsa yaparýz... Topla sen 300 pýrýl pýrýl genci elindeki üç koli oyuncakla Suruç gibi hassas bir noktaya, yanlarýna, özgürlükçülük/devrimcilik numarasýyla devletin polisini yaklaþtýrma, elin adamý gelsin, o evlatlarýn ortasýnda bomba patlatsýn, sonra? “Katil, DAEÞ’le iþbirliði yapan Türk devleti” öyle mi?
Ayýptýr...
Ya devamý?..
PKK denilen kanlý örgüt uykusunda genç polisleri öldürüyor, HDP’den “çýt” yok. Aksine, “savaþ söyleminde” Kandil’le yarýþan bir tutum...
Türk savaþ uçaklarýyla sýnýrdaki fýrtýna obüslerinin Kuzey Irak’taki PKK kamplarýný bombaladýðý an, adýna “çözüm süreci” dediðimiz süreç, o haliyle, artýk fiilen sonlanmýþtýr...
Pekiyi, “güvenlik kaygýlarýný” artýrýp, “demokratikleþme sürecini” yarým mý býrakacaðýz, hayýr... Zaten, bu sürecin ilk adý, “Milli Birlik ve Kardeþlik Süreci”ydi, býraktýðýmýz yerden anayasa ve yasalarý deðiþtirerek, eþit yurttaþlýk zemininde Kürt nüfus baþta, bu ülke insanýnýn daha özgür, daha mutlu yaþayabilmesi için elimizden geleni yapacaðýz.
Bu ülkenin kalýcý sakinliðe ulaþabilmesi için 100 yýlda bir kez yakaladýðý fýrsatý ne Kandil’e ne de uzantýsý HDP’ye çiðnetmeyeceðiz...
Muhatap HDP mi, hayýr, çünkü onlar kendi bacaklarýna sýktýlar kurþunu...
90’lý yýllara kim döndü?
Geliþmelerle birlikte kamuoyuna pompalanan görüþ, Türkiye’nin güvenlikçi politikalarla 90’lý yýllara döneceði iddiasý... Belli ki, Kürt nüfusta gerginlik yaratmayý hedefleyen bir iddia bu... Oysa, açýklamalara baktýðýnýzda, 90’lý yýllarýn söylem ve metotlarýna dönen tarafýn PKK+HDP olduðu görülüyor. Terörist saldýrýlar, þehitler, “savaþ çýðlýklarý”, silahla þantaj ve baský... Devletin kendi iþi-gücündeki Kürt vatandaþýyla bir derdi yok, son 10 yýlda çýkmýþ yasalar zaten, 90’lý yýllara dönüþün tüm yollarýný kesmiþ, ama PKK belli ki o yýllara dönmenin çabasý içinde...
Savaþ falan yok...
Türkiye’nin DAEÞ ve PKK’ya karþý baþlattýðý olaðan -bence geç kalmýþ- anti-terör operasyonlarýný ve BM Anlaþmasý’nýn 51’nci Maddesi çerçevesinde yürüttüðü “kendini savunma” stratejisini “savaþ” olarak niteleyen cahiller var aramýzda. Savaþýn tarifini bilmeden savaþ üzerine saatlerce konuþanlar... Türkiye BM Güvenlik Konseyi’ne Suriye-Irak kaynaklý bir “casus belli” yani, “savaþ ilaný nedeni” bildirmiþ mi, hayýr. Ne yapmýþ, 51’nci Madde çerçevesinde iki terör örgütünün saldýrýsýna uðradýðýný ve kendini savunduðunu aktarmýþ, dünya da bunu “normal” karþýlamýþ...
Çalýnan tam-tamlar, AK Parti’nin “savaþ”(!) üzerinden oy avcýlýðýna çýktýðý yönünde. Normal demokrasilerde, hükümetler, terör saldýrýlarý karþýsýnda devletin savunma mekanizmasýný kullanmadýklarý anda eleþtirilir, bizde tersi oluyor!.. Nedenini biliyorsunuz... Bu ülkede, siyasi hedefine ulaþmak için iç savaþ çýksa zil takýp oynayacak bir kesim “üretildi...” Ben bunlara kýsaca “emperyalist iþbirlikçisi” diyorum...
“Öcalan’ý oyuncak yaptýlar...”
Kürt siyasi hareketi tarihin en aðýr hatalarýndan birini yaptý: 1- “Çözüm süreci”ne sahip çýkmadý, süreci tek baþýna götürmeye çalýþan AK Parti kadrolarý, özellikle Erdoðan’a karþý “vesayet güçleriyle” iþ birliðine yöneldi, 2- Hareketin “efsanevi” lideri Öcalan’ýn 2013’ten bu yana sürdürdüðü yaklaþýmlarý boþa çýkartarak, kendi liderini yetkisiz bir oyuncaða çevirdi...
Ýnanýn...
Tarih bu hatayý yazacaktýr...