Evlenme usulü açısından kabaca üç hal var. Bunlar; tanışma, tanıştırılma ve görücü usul şeklinde. Bu sınıflama açısından hem toplum içinde hem de istatistik yayınlayan kurumlarda kafa karışıklığı var. Toplum genelde tanışma ve görücü usul olarak ikiye ayırıyor. TÜİK ise görücü usul kendi rızamla ve görücü usul ailemin kararı ile ayrımı yapıyor.
Kanaatimce tanıştırılma ile görücü usul arasında ayrım yapmamak büyük yanılgı. TÜİK de bu yanlışın bir parçası. Evlenme usulünde eşlerin bir araya gelme usulünü ön plana çıkarmak yanlış. Karar verme sürecini ön plana çıkarmak gerekir. Örneğin Amerika ve Avrupa’da son 5 yılda çöpçatan siteleri üzerinden tanıştırılarak evlenen oranı %5’in üzerine çıkmış durumda. Türkiye’de bu trende girdi. TÜİK bu kişilere görücü usulü ile evlenme mi diyecek?
Eğer karar verenin kim olduğunu esas alırsak görücü usul ile tanıştırılma birbirinden tamamen ayrılır. Eğer bir mekanizma şurada bir erkek şurada bir kadın var, bunlar iyi eş olabilir diye öneride bulunuyor ve bu kişiler bir araya gelerek bir tanışma sürecinden sonra evlenip evlenmeme kararını kendileri veriyorsa, bu tanıştırılma yöntemidir. Tanıştıran mekanizma; anne/baba, kardeş, arkadaş, kuzen, komşu, çöpçatan sitesi olabilir.
Görücü usulü esas karar verenin anne baba olduğu, evlenecek kişilerin karara boyun eğdiği hal olarak tanımlamalıyız. Örneğin beşik kertmesi tam bir görücü usuldür. Veya ananız babanız kiminle evleneceğinize karar vermiş, size de kapının arkasından sadece bir bakma şansı verilmişse bu tam olarak görücü usuldür.
Bir de istatistikleri okurken Türkiye’deki tüm evliliklerin usulüne mi bakıyoruz, son 10 yıldaki usulüne mi bakıyoruz, yoksa 2018’deki usulüne mi bakıyoruz diye ayırt etmek gerekiyor. Çünkü klasik görücü usul 1960 yılından önceki evliliklerde yaygın iken, 2000’li yıllardaki evliliklerde nadir, 2018’li yıllarda ise yok denecek kadar az.
Bu tartışmayı fonksiyonel bir tarafı olduğu için yapıyorum. Türkiye bir taraftan erken evlilikleri (çocuk gelin) tartışırken öbür taraftan evlilik yaşındaki gecikmeleri ve evlenememeyi de tartışmak zorunda. Batıda erken evlilik tartışmaları bitti. Onlar ergenlikte istenmeyen gebelikleri azaltmakla uğraşıyorlar. Öbür taraftan erkeklerin ilk evliliklerini 36 yaşında yapma sorunu ile uğraşıyorlar. Bizde erken evlenme hala bir mesele iken artık geç evlenme de diğer bir sorun. Galiba gelecekteki sorunumuz erken evlenmekten çok geç evlenme veya tek başına yaşayan kişiler olacak. Çünkü modernleşme dalgası bizi de almış sürüklüyor. Eğer tanıştırılma usulü geri ve aşağı bir metot olarak damgalanırsa, evlilik olasılığının azalmasına neden oluyor. “Romantik aşk olmazsa evlenmem ideolojisi” evde kalmanın nedenlerinden biri.
Benim kanaatim eş bulma süreci kadın ve erkeğin temel meselelerinden biridir. Dinen hoş, ahlaken meşru, toplumsal açıdan kabul edilen, psikiyatri/psikoloji açısından da sağlıklılık göstergesidir. Eşini tanışma yoluyla bulmak da hoş ve meşrudur, eşini tanıştırılma usulü ile bulmak da hoş ve meşrudur. İkisinin de kendine özgü avantaj dezavantajları vardır. Fakat klasik görücü usul eleştirilmelidir. Sonuçta insan teki hayatının seyrini etkileyecek evlilik kararının sorumluluğunu bizatihi kendisi almalıdır.