Yeni Zelanda’da iki camiye düzenlenen ve 50 kiþinin hunharca katledildiði terör saldýrýsýyla ilgili akýllarý kurcalayan onlarca soru bulunuyor. Örneðin bu saldýrýnýn arkasýnda bir örgüt olup olmadýðý merak ediliyor. Beyaz ýrkçý teröristin kimlerle irtibatta olduðu, dünyanýn birçok noktasýnda bulunmuþ olmasýna raðmen saldýrý için neden Yeni Zelanda’yý seçtiði, silahýnýn üzerine Türkiye’yi hedef alan sembolleri neden yerleþtirdiði, kime ne mesaj vermek istediði sorgulanýyor.
Pek çok baþkent þu an bu sorularýn yanýtýný arýyor. Ankara’da da bu konuda önemli bir çalýþma yürütülüyor. Saldýrýnýn örgütlü olduðu konusunda Ankara’nýn kafasýnda herhangi bir soru iþareti yok. Ancak nasýl bir örgütle karþý karþýya olduðumuz konusunda tablo henüz netleþmiþ deðil. Edindiðim bilgilerden yola çýkarak karþý karþýya olduðumuz tehdidin boyutlarýný anlatmaya çalýþayým:
Bu bir örgütlü saldýrýydý. Nitekim terörist baðlý olduðu örgüte yayýnladýðý manifestoda deðiniyor. Bu örgütün Tapýnak Þövalyeleri olduðunu söylüyor.
Yeniden doðan Tapýnak Þövalyeleri isimli örgütün insan kaynaðýnýn boyutlarýný ya da finansal durumunu henüz bilmiyoruz. Ancak terörist, 2011 yýlýnda Norveç’te 77 kiþiyi katleden Breivik’le baðýný kabul ediyor. Örgüt mensuplarýnýn eðitimli ve varlýklý kimseler olduðunu belirtiyor.
Yapýsal detaylara hakim olmasak da Avrupa’da buna benzer onlarca örgütün varlýðýndan haberdarýz. Mantar gibi çoðalýyorlar. Bu örgütler beyaz ýrkýn üstünlüðünü savunuyorlar. Ýslam düþmanýlar. Mültecilerden nefret ediyorlar.
Bu örgütleri Avrupa’nýn çeþitli baþkentlerinde ve ABD’de yaptýklarý gösterilerden tanýyoruz. Örgütlendikleri legal dernek/kuruluþlarýn çatýsý altýnda illegal faaliyet yürütüyorlar. Ayrýca hepsinin dijital ortamda forumlarý var. O forumlarda kendilerinden olmayan her þeye kin kusuyorlar. Bu örgütlerin bir kýsmý þimdilik þiddete baþvurmuyor. Sebebi insan kaynaðýnýn ya da ekonomik durumlarýnýn bu kapasiteye sahip olmamasý. Aslýnda þiddet yanlýsý olduklarýný gizlemiyorlar.
Peki, bu örgütleri ne besliyor? Öncelikli sebep daralan küresel ekonomi, yükselen ýrkçýlýk ve Avrupalý liderlerin yaslandýðý popülist siyaset. Bu tablo seçim sonuçlarýna da yansýyor. Hollanda gibi “özgürlükler ve hoþgörü” ile gündeme gelen bir ülkede ýrkçý Wilders’in partisi yüzde 20 oy alýyor. Fransa’da Le Pen’in desteði 2017’deki seçimin ilk turunda yüzde 21.4 gibi yüksek bir orana ulaþýyor.
Bu ýrkçý örgütleri cesaretlendiren tek þey Avrupa’yý esir alan iklim deðil. Bazý devletler bu tür örgütlere doðrudan finansal ve siyasi destek saðlýyor. Geçtiðimiz yýllarda Avrupalý siyasetçiler Rusya’yý “kýtayý istikrarsýzlaþtýrmak için ýrkçý örgütleri beslemekle” suçlamýþtý. Benzer suçlamalarla bazý AB üyesi ülkeler ve istihbarat örgütleri de karþýlaþtý. Çok uzaða gitmeye gerek yok. Almanya’da 8’i Türk 10 kiþiyi öldüren Nasyonal Sosyalist Yeraltý Örgütü’nün (NSU) Alman istihbarat örgütü BND ile iliþkisi ortaya çýkarýlmýþtý.
Peki, terör örgütü Yeni Zelanda saldýrýsý ile hangi mesajý vermek istedi? Saldýrýyý gerçekleþtiren terörist ve teröristin baðlý bulunduðu örgüt sembollere önem veriyor. Teröristin elleri kelepçeliyken yaptýðý üstün ýrk iþareti kendi örgütüne verdiði “Baþardým” mesajýydý. Bu, örgütün yeni terör eylemlerine imza atmak için arayýþa gireceði izlenimi oluþturuyor.
Peki, silahýn üstündeki mesajlar? Terör uzmanlarý, Türkiye ve Erdoðan karþýtý bu sembollerin de bir mesaj niteliði taþýdýðýný, örgütün yeni hedefinin Türkiye olabileceðini belirtiyor. Teyakkuzda olmakta fayda var.