Balyoz davasý çöktü’’ diyenleri anlamakta hiç zorlanmýyorum. Sonuçta Yargýtay tarafýndan da onaylanmýþ bir davadan, sevdiklerini veya savunduklarýný kurtarma umuduna kapýlan insanlar onlar... Ellerine TÜBÝTAK Raporu gibi kullanabilecekleri bir ‘koz’ geçmiþken bu fýrsatý heba etmeleri herhalde beklenmez.
Kemal Kýlýçdaroðlu’nun aðzýndan derhal ‘’Balyoz davasý çöktü’’ açýklamasý yapan CHP, bu davayý baþýndan beri beðenmemiþti zaten; CHP için seçimde kullanýlabilecek bir malzeme olarak deðeri var bu konunun...
Henüz resmi bir yetkilisinden rahatladýklarýný dýþa vuracak bir açýklamalarý olmadý; ama ‘Ergenekon’ türü davalarda sesi çýkmamýþ ABD’nin de ‘Balyoz’ davasýndan fazla mutlu olmadýðý biliniyor. Hiç deðilse ben bundan eminim. Onlar da sevinmiþlerdir...
Ancak ‘’Balyoz davasý çöktü’’ çýðlýklarý atýlýrken, konuyu ilk gündeme taþýyan, günler ve haftalar boyu manþetinden indirmeyerek ülkeyi ayaklandýran, yargýya intikal ettikten sonra da yayýnlarýyla desteklemekten geri durmayan ‘Taraf’ gazetesini anlamakta hayli zorlanýyorum.
Tepki vermiyor Taraf gazetesi bu geliþmeye... Hatta ‘hiç tepki vermiyor’ bile denilebilecek bir sessizlik hâkim manþet ve sütunlarýna...
Neden acaba?
‘’Balyoz davasý çöktü’’ iddiasýyla kamuoyu önüne çýkanlar, yargýlama sýrasýnda gündeme gelen belgelerin, CD ve DVD’lerin, harddisklerin ‘düzmece’ olduðunu davanýn baþýndan itibaren ileri sürüyorlardý. Þimdilerde de, ‘’Gördünüz, biz dememiþ miydik?’’ sorusu eþliðinde, bunlarýn bir ‘odak’ tarafýndan üretildiðini açýkça ifade etmeye baþladýlar. Hatta daha ileri gidip Emniyet istihbaratý ile irtibatlý, kollarý ordu içerisine de uzanan bir ‘odak’ olduðunu söylüyorlar...
‘’Anlarsýnýz ya’’ demeyi de ihmal etmeden...
Kast ettiklerinin hangi ‘odak’ olduðunu anlamakta elbette zorlanmýyoruz. Zorlandýðýmýz, bavul içerisinde kendilerine belge getirildiðini göðüslerini gererek anlatan, Gölcük’te zula keþfedilince bundan kendilerine pay çýkartan ‘Taraf’ gazetesinin tavrýdýr...
‘Balyoz’ davasýnýn çökmesinin þimdilerde karþýsýnda cepheleþtikleri siyasi iktidarý zayýflatacaðý hesabýyla böyle bir tavra büründüklerini düþünmek zevahiri kurtarmýyor... Kurtarmýyor, çünkü ‘odak’ ile suçlanan hükümet deðil...
Susmakla kendilerini o ‘odak’ ile bütünleþtiriyorlar da...
Ýyi de, ‘odak’ ile bütünleþmek, özellikle belge üretme, ‘çakma’ belgelerden dava oluþturma, 300’ün üzerinde insanýn yýllarca cezaevlerine týkýlmasýna yol açma, tabii bu arada yargýyý kullanma —veya yanýltma— anlamýna da geliyor...
Vahim iddialar bunlar... Özellikle de bir medya organý için...
Onlarýn yayýnladýklarý belgeleri, böylesine bir sahtekârlýk yapýlabileceðini akýl edemedikleri için, gerçek kabul ederek tekrarlayan gazeteler ve televizyonlar ile o belgeler üzerinden yorumlarla kamuoyu karþýsýna çýkanlarýn aldatýlmýþlýðý da hesaba katýlmalý...
Þahsen hâlâ inanmakta zorlandýðým bir durum bu. Allah saklasýn, eðer gerçekten ‘belge üretme’ söz konusuysa, yýllar önce tanýk olunan ‘Hitler’in anýlarý’ sahteciliðinden daha yüz kýzartýcý bir durum olduðu için...
Ortalýðý saran bu sis bulutunu daðýtmak Taraf’a düþen bir görev... Gazetecilik güvene dayalý bir meslektir ve kaynaklarýnýn kendilerini yanýltmasýna izin vermez onurlu gazeteciler...
‘Sahtecilik’ gerçekten söz konusuysa, Taraf’ý çýkartanlar, kendilerini kimin aldattýðýný, bütün süreci baþýndan sonuna açýklayarak, kamuoyunu aydýnlatsalar iyi olacak...