Taraf’a veda yazýmý da aldým geldim!

Bizim bu elleri kalemli bazý arkadaþlarýmýz pek bir eðlenceliler. Ne kadar büyürlerse büyüsünler, içlerindeki “bana ne bana ne” diyen o çocuksu halleriyle ahkam kesen yazýlar yazmýyorlar mý? Bayýlýyorum bu hallerine.

Þimdi bu arkadaþlar kalemlerine benim Taraf gazetesinden ayrýlýrken yazdýðým “veda” yazýsýný dolamýþlar.

Okuduklarýný anlamýyorlar diyeceðim de kendilerini takip eden “okurlarýna” saygýsýzlýk etmek istemiyorum, çarpýtýyorlar demek daha iyi niyetlice...

Birlikte çalýþtýðýnýz kiþilerle, kavgalý da olsanýz, çýðrýndan çýkmýþ ve utanýlacak bir durum yoksa vedalaþmalar duygusaldýr ve iyi temennileri barýndýrýr. Bir nevi helalleþmedir.

Taraf ailesi ve okurlarý için kaleme aldýðým “Kurultay’dan veda” baþlýklý yazým da öyleydi. Oldukça duygusaldý.

Çünkü Ahmet Altan’la vedalaþmaya gittiðimde “burasý senin baba ocaðýn, mutsuz olursan, geri dönmek istersen kapýlar sana her daim açýk” sözleri oldukça samimiydi. Hatta “baba ocaðý” üzerine epeyce espriler yapmýþtýk... Ahmet Altan’ýn “baba ocaðý” tanýmlamasý üzerine yazdým o veda kýsmýný...

Umarým merakýnýzý gidermiþtir, “herhangi bir karýn aðrýsý”yla ayrýlmadýðým da iyice anlaþýlmýþtýr.

“Baba ocaðý diyordun noolduuu” diyerek laf çarpanlar, bir daha okuyun veda yazýmý, belki bu sefer üç yaþýndaki çocuk dünyasýnýn ‘babalar yenilmez’ psikolojisinden çýkar da “babalarýn da hatalar yapabileceði” gerçeðini daha iyi anlarlar. Sonra da Orhan Miroðlu’nun Taraf gazetesinden ayrýlmasýna iliþkin olarak kaleme aldýðým yazýyý da. Ama bu kez okuyun.

Evet, bir dönem Türkiye’de demokrasi mücadelesinde bayraðý taþýyan grup içinde Ahmet Altan, Alev Er ve Yasemin Çongar liderliðindeki Taraf da yer almýþtýr.

27 Nisan e-muhtýra dönemindeki, Türkiye’nin en büyük ve en önemli davasý olan Ergenekon sürecindeki katkýlarý, referandum sürecindeki aldýðý tavýr takdir edilesidir...

Takdir edilesidir de þunu da bilmek gerekiyor ki Ergenekon belgelerini Taraf bir gazetecilik baþarýsýyla ele geçirmiþ filan deðil “yayýnlamasý” için öncelikli olarak tercih edildi.. Eger bu belgeleri yayýnlamak bir risk ise o riski seve seve göze alan ve elini taþýn altýna koyan Yeni Þafak, Zaman ve Star gazetesi ve kamuoyunu bilgilendirmek için ekranlarýný Ergenekon davasýna ayýran haberleriyle tartýþma programlarýyla destekleyen televizyon kanallarýný unutmamak gerekiyor.

Evet Taraf takdir edilecek bir tavýr sergilemiþtir ama tek baþýna öyle “kendilerinin” ýsrarla “kutsallaþtýrdýklarý” gibi bir durum yok, ýsrarla Taraf’ý tercih edenler de pekala ayný cesareti gösterecek gazetelerin varlýðýný biliyorlardý ve hangi gazeteye verilse yayýnlanacaðýný da...

Ýsmini zikrettiðim bu gazetelere belgeler gitmiþ de kapýlarýndan geri dönmüþ deðil.

Ayný þekil de AK partili siyasetçiler defaatle “iktidara geldiðimizde bu belgelerden darbe hazýrlýklarýndan haberdar” olduklarýný dillendirdiler... Baþbakan Erdoðan’ýn “kefenimiz üzerimizde” sözlerinin hiç mi kýymeti yok? Siyasi irade eðer ki bu davanýn arkasýnda durmasaydý yayýnlanan o belgeler “kaðýt parçasýndan” öteye geçebilir miydi?

Velhasýlý kelam... Abartmayýn...

Herkes üzerine düþeni yaptý, kiminin yazýlarýyla, kiminin üç beþ gazete alarak, kiminin reklam vererek sunduðu katkýyla bu süreçte gazete ayakta tutulmaya çalýþýldý. Takdir edildi.

28 Þubat sürecine bakýn, dindarlarýn maðduriyetleri üzerinden kimler demokrat oldular, kimler ünlendiler, kimler tepelerde taþýnmadýlar ki?

Hala Ahmet Altan’ý severim, sayarým. Ancak benim sevdiðim Altan, eleþtirilmekten, yanlýþ yapmaktan münezzeh birisi deðil. Tam tersine bu eleþtirilerle kendisini beslenip bugünlere gelen biri. Kendisi hangi saiklerle bir baþkasýna “utanmýyor musun” diye sorabiliyorsa ve bunda bir mahzur görmüyorsa ben de ayný þekilde “utanabilir misin” diye yazabilirim.

Her türlü sansürü þiddetle eleþtirip bunu bir “iddia” haline getiriyorsa ve “ben yapmam” deyip de, bana “x bizim arkadaþýmýz, onu koruyoruz” diyerek x kiþiye iliþkin eleþtiri hakkýmý elimden alýyorsa, bunu kendisine sorarým.

Ayrýca Miroðlu’nu gazetede görmezden gelmek, ilan sayfalarýnýn, yorum sayfalarýnýn dibine gömmek de sansürün baþka bir boyutudur. Miroðlu resmen bir yýldýrma taktiði kullanarak gazeteden ayrýlma noktasýna getirilmiþtir, kendisine dürüstçe “biz artýk sizinle çalýþmak istemiyoruz” denseydi bu anlaþýlabilirdi.

Taraf gazetesi bir yýldýr rota deðiþtirmiþtir ve çoðu kiþi tarafýndan PKK’nýn sözcüsü olduðu eleþtirileri ile de karþý karþýya kalmýþtýr. Açýn bir yýl önceki manþetlerini, Ahmet Altan’ýn yazýlarýný, bir de þimdiye bakýn, aradaki farký görürsünüz.

Bunu söylemek neden suç oluyor anlayabilmiþ deðilim.

Taraf’a iliþkin dün söylediklerimin de bugün yazdýklarýmýn da sonuna kadar arkasýndayým.

Hadi Ahmet Altan’ýn Baþbakan’a çaðrýsý gibi yazayým ben de: “Biz eski Taraf ve samimiyetle yola çýkmýþ Ahmet Altan’ý istiyoruz. Birilerinin sözcüsü olmuþ Taraf deðil, hakikatin, vicdanýn sesi olan Taraf”..

Yoksa demokrasinin ve vicdanýn sesi olan Taraf’ýn kan kaybý, biz hiç konuþmasak da devam edecek...