Türkiye’nin acilen ve çok radikal bir biçimde gerçekleþecek bir taramaya ihtiyacý var.
Tarama tüm hukuk sistemimizi, mevzuatýn tümünü kapsamak zorunda.
Baþka türlü, ne sürdürülebilir bir büyüme ne de anlamlý bir demokratikleþme mümkün deðil.
Kapsamlý tarama gerçekleþemez ise aslýnda ýskalanacak olan yeni Türkiye hedefidir.
Mustafa Karaalioðlu 15 Mart Cuma tarihli Star gazetesinde, köþesinde konut piyasasýna iliþkin bir yazý yayýnladý.
Karaalioðlu yazýsýnýn sonunda baþka bir konuya giriyor ve “Oturma izni hallolmadý, yatýrýmcý Dubai’ye gitti” alt baþlýðý ile Türkiye’nin muhtemelen en önemli sorununun bir bölümünü sütununa taþýyor; Karaalioðlu bürokrasinin aðýr ve anlamsýz tavrý nedeniyle sadece özel olarak bu yazýda konu ettiði arap sermayesini deðil, bütün dünyadan gelebilecek yatýrýmcýlarý kaybettiðimizi belirtiyor.
Þunu da unutmayalým, Karaalioðlu’nun yazdýðý problem meselenin sadece küçük bir kýsmý, klasik ifadeyle, aysbergin suyun üzerinde görünen bölümü.
Türkiye’nin hukuk mevzuatý, anayasasýndan kanunlarýna, yönetmeliklerden tüzüklere, yargý kararlarýna kadar aðýr devletçi, kontrol ve denetim temelli, büyük ölçüde de yabancý düþmaný karakterini hala muhafaza ediyor.
“Hala” diyorum, zira son on iki senedir, 2011 krizinden günümüze sistemde gerçekleþtirilen tüm çok olumlu dönüþümlere raðmen, sistem o kasvetli ruhunu koruyor.
Acilen yapýlmasý gereken sistemin bütününde, Anayasa’dan bahsetmiyorum bile, tüm kanunlarda, yönetmelik ve tüzüklerde kapsamlý bir tarama gerçekleþtirmek ve açýk toplum gerekleriyle baðdaþmayan TÜM öðeleri sistemeden ayýklamak.
Karaalioðlu’nun yazdýðý sadece önümüze çýkan somut bir problem karþýsýnda gördüðümüz, yabancý yatýrýmcýnýn oturma iznine iliþkin bir detay, dýþ kaynak giriþine iliþkin bir ayak baðý.
Kapsamlý bir hukuk mevzuat taramasý yaptýðýmýzda karþýmýza aysbergin suyun içinde kalan dev bölümü de çýkacak.
Bu dev aysberg, bürokratik yapýlanma 1908 milli iktisat günlerinden günümüze kendini sistemin efendisi olarak kabul eden bürokrasinin ufak ufak ve büyük bir titizlikle ördüðü garip bir yapý.
Hep söyleyegelmiþizdir, Türkiye’nin gerçek yüzünü görmek Anayasa ve yasalardan deðil, yönetmelik ve tüzüklerin deþifre edilmesinden geçmektedir; Türkiye, býrakýn hukuk devleti olmayý, yasa devleti bile deðil, yönetmelik ve tüzük devletidir, kapalý toplumcular bu sonuncularý daha kolay üretmiþler ve sistemi tümüyle kontrol altýna almýþlardýr.
Dýþa açýk bir ekonominin önüne çýkarýlan bu görünmez engellere ilaveten, demokratik bir hukuk devletinin önünde de ayný engeller vardýr, anayasa koyucu, yasa koyucu asla yeterli düzeyde olmayan ama küçük olumlu adýmlar atmaktadýr ama bu küçük demokratikleþme ve hukuk devleti adýmlarý mevcut ve deðiþtirilmeyen, bürokrasinin kýskançlýkla korumak istediði, ulusalcý yargýnýn da kendine dayanak yaptýðý kapalý topluma uygun yönetmelik ve tüzüklerle engellenmekte, durdurulmaktadýr.
Türkiye, Anayasa, Siyasal Partiler Kanunu, Yükseköðretim Kanunu gibi tepe hukuk metinleri kadar detaylarla da boðuþmak ve bu kavgadan galip çýkmak zorundadýr.
Yapýlmasý gereken kapsamlý bir taramadýr; isterseniz buna sistemin MR’ýný da çekmek diyebilirsiniz.
Yüksek tanýmlý bir mevzuat MR’ý karþýmýza bilmediðimiz bir Türkiye çýkaracaktýr.
Bu yapýlmadan daha fazla mesafe almak, mesela senede en azýndan elli milyar dolar yabancý sermaye çekmek ve gerçek bir hukuk devleti olmak mümkün olmayacaktýr.
twitter.com/KarakasEser