Tarih aksini söylüyor...

Dün “Uður Dündar veda etti” diye baþlýk atmýþtým. Kimi beðendi yazýyý kimi “neden daha sert yazmadýn” diye sordu  kimi “iyi denilecek þeyleri neden yazdýn” diye sordu. Ýyi ya da kötü, gelen her tepkiyi ciddiye alýrým.

Ama bir okur  “Ben veda etmesini deðil vefat etmesini bekliyorum” diye yazmýþ.

O mesajý okuyunca önce üzüldüm sonra bu fikre yüksek sesle itiraz etmeye karar verdim...

***

Mesele birinin ölümünü istemek meselesi deðil aslýnda. Bu topraklarýn gelenekleri vardýr.

Fatih Sultan Mehmet, Ýstanbul’u aldýktan sonra Rumlarýn yeni patrik seçmelerine izin verdi, seçilen Gennaidos’a patriklik asasýný verdi.

O dönem Avrupa’da Katolik-Protestan savaþý tüm gücüyle sürüyordu.

1839’da Gülhane Hatt-ý Humayunu okunup, Müslüman olan ve olmayanlarýn eþitliði ilkesi tüm dünyaya ilan edildi. Avrupa o dönemde bambaþka bir havadaydý oysa.

Bu ülkeyi iþgal etmeleri için  Avusturalya ve Yeni Zelanda’dan getirilen “düþman” gençlerin cansýz bedenleri bile gereken saygýyý gördü.

Yunan Ordularý Genel Komutaný Nikolaos Trikupis , Dumlupýnar’da esir düþtü, Mustafa Kemal Atatürk tarafýndan Uþak’ta bir komutan gibi karþýlandý, teselli edildi.

6-7 Eylül olaylarýnda, o utanç günlerinde, sokakta can almaya çýkanlardan çok daha fazla insan, komþularýný evlerinde sakladý, ölümden korudu.

Düþmanýna bile saygý gösteren, yaþam,inanç hakký tanýyan bir ülkede, yaptýklarýna kýzmýþ olsanýz bile birinin ölümünü dilemek bana asla doðru gelmiyor.

***

Bakýn bir öðretmeni konuþuyoruz son iki gündür.

Bahanelere sýðýnmak yerine, velilerle el ele verip masal gibi bir sýnýfta ders verilebileceðini hepimize gösteren bir öðretmen var.

Yardým etmek isteyenlerle yardýmý ihtiyacý olanlarý buluþturan bir internet sitesi var.

Ýzmir’de biraz gözden uzak kalmýþ bir okulun da týpký Doðu Karadeniz ya da Doðu Anadolu’daki köy okullarýyla ayný yokluklarý yaþadýðýný görüyorsunuz. 

Okula yýrtýk ayakkabýyla gittiði haber olan çocuða da, oðlu madende ölen ve ayaðýnda yýrtýk lastik bulunan babaya da yardým etmeye hazýr milyonlarca insan bu topraklarda yaþýyor.

Van depreminin ardýndan “evim evindir” kampanyasý bu ülkede baþlatýldý.

Demem o ki, birisinin ölümünü beklemek de dilemek de yok bizim geleneklerimizde...

***

 Tarihin coðrafyalara öðrettikleri vardýr. Çok kan dökülmüþ bir coðrafyada yaþýyoruz ama unutmayalým ki çok daha fazlasý da dökülebilirdi.

O yüzden siyasi rekabetin de, siyasi nefrete dönmesine izin vermemek lazým...