Olup bitenleri gördükçe, tarihe dönüp bakýyorum... Bir takým olaylarýn bugüne ne çok benzediðini görünce hayret içinde kalýyorum.
Hayret dedimse bu þaþýrmýþlýk hali deðil bilinsin isterim.
Hayretim, ayný delikten ýsýrýlmayý kabullenmiþlerin halinedir!
Gemileri neden yakmýþtý Tarýk Bin Ziyad
Tarýk Bin Ziyad, 711 yýlýnda Ýber yarýmadasýna 7 bin kiþilik ordusu ile çýktýðýnda, ilk önce gemileri yaktýrmýþtý.
Ve “Arkanýzda deniz, önünüzde düþman” diyerek, askerlerini tek seçenek “zafer” için yönlendirmiþti.
“Askerlerim! Gördüðünüz gibi önünüz düþman arkanýz deniz. Sýðýnacak hiçbir yeriniz, sabretmekten baþka çareniz yok. En ucuz malýn can olduðu bu pazara sizlerden önce kendi canýmý sürüyorum. Canýnýzý düþünerek kaçmayýnýz. Zira hepimiz ayný kaderi paylaþýyoruz.”
Bu konuþmanýn ardýndan, çok kýsa bir sürede Ýspanya’nýn tamamý Tarýk Bin Ziyad’ýn kararlýlýðý ile fethedildi. Ýslam Endülüs Emevi devleti ile 8 yüz yýl boyunca Ýspanya’da yaþadý.
‘Aðla kadýnlar gibi aðlamak yaraþýr sana’
Fakat;
1492 yýlýna gelindiðinde Endülüs’ün son hükümdarý Ebu Abdullah Muhammed, Gýrnata’yý teslim ettikten sonra, tepeden son bir defa þehre baktý ve aðladý. Annesi Ayþe, ona dönüp, “Aðla oðlum aðla! Vaktiyle bir erkek gibi savunamadýðýn þeyler için þimdi bir kadýn gibi aðlamak yaraþýr sana” dedi.
Hala o tepe “Arap’ýn aðladýðý yer” diye anýlýr.
Tarýk Bin Ziyad’ýn hesapsýz ve tavizsiz mücadelesi nerede...
Ebu Abdullah Muhammed’in mücadele etmeden “bir erkek gibi savunmadýðý deðerler için” aðlamak zorunda kalmasý nerede?
Bu dursun burada biraz...
Abdulhamit: Kanla alýnan para ile satýlmaz
Osmanlý’nýn ekonomik ve siyasi yönden zayýf düþtüðü dönemde Siyonist Theodor Hertzel, Abdülhamid Han’a Filistin’i Yahudilere vermesi karþýlýðýnda para teklif eder.
31 Mart Vakasý ile (13 Nisan 1909) tahtan indirilip Selanik’e sürgüne gönderilen Abdülhamit yazdýðý bir mektupta bu durumu anlatýr ve þunlarý söyler:
“Dünyanýn bütün devletleri ayaðýma gelse ve bütün hazinelerini kucaðýma dökseler, bir karýþ yer vermem. Ecdadýmýzýn ve milletimizin kanýyla elde edilen bir vatan, para ile satýlamaz.”
Bu da dursun burada biraz...
Bir elime Güneþ’i, diðerine Ay’ý koysanýz da...
Hazreti Peygamberimiz (as) Mekke’nin egemenleriyle giriþtiði o muazzam mücadelede...
“Ýlahi kelimetullah” için verdiði mücadelede...
Haklý olduðu davasýnda öyle bir noktaya geldi ki, Mekke egemenleri onu koruyup gözeten amcasý Ebu Talip’e gidip “Muhammed davasýndan vaz geçsin” diye tehdit etti.
Ebu Talip, durumu anlattýðýnda Hazreti Peygamberimiz (as) bugünümüze ve yarýnýmýza da ýþýk tutacak o cevabý verdi:
“Ey amca! Allah’a yemin ederim ki Güneþ’i sað elime, Ay’ý da sol elime verseler; yine de davamdan vazgeçmem.”
Bu cevap üzerine Ebu Talip, “Yeðenim, git ve istediðini söyle. Vallahi, hiçbir þey karþýlýðýnda seni onlara asla teslim etmeyeceðim” dedi.
Kýssadan hisse...
Tarýk Bin Ziyad’ýn, zafer için tek seçenek sunmasý Ýber yarýmadasýnda 8 yüz yýl boyunca yaþayacak bir Endülüs medeniyetini inþa etti.
Atalarýnýn mirasýna sahip çýkamayan Ebu Abdullah Muhammed’in Gýrnata’yý terk ederken aðlamasý, geçmiþten ders almama, Ýber yarýmadasýnda neredeyse tek bir Müslüman’ýn kalmamasýna neden oldu.
Abdulhamit’in onca tehdide raðmen; bedel ödemesine raðmen inandýðý davasýndan taviz vermemesi Filistin davasýnýn bugün bile güncel olmasýný saðladý.
Ve nihayetinde Hazreti Peygamberimizin (as) tavizsiz tutumu Ýslam’ýn yer yüzü serüveninde bir medeniyet olarak çaðlara damga vurmasýna neden oldu.
Öte yandan, Ebu Talip’in ona sahip çýkmasý da bizler için ibretlik oldu.
Tarih, inandýðý davasýna sahip çýkan, o dava uðruna bedel ödeyenler ile, taviz üzerine taviz verip dik duramayanlarý yazýyor.
Bugünlerde tarihten alýnacak ne çok ders var.
Sizce de öyle deðil mi?