Târihe posta koymak

Önce dünki Noel konulu yazým üzerine mesaj yollamak zahmetine katlanan bütün okurlarýma en kalbî teþekkürlerimi sunmak istiyorum.

Ýçlerinde öyle samîmî ve sempatik olanlarý vardý ki bu teþekkürü yazýnýn baþýna almasaydým içimde ukde kalýrdý.

Bilhassa bu vesîleyle Köpek Kýzým Ayla'ya selâm yollamayý ihmâl etmeyen Bristollü okuyucuma teþekkürler... Fakat kendisine bu selâmý iletirken Kedi Kýzým Cin, nâm-ý dîger Ýrigöz, lafa karýþýp "Yaðmur Aðabey, niye bana kimse hiç selâm yollamýyor dabütün selâmlar hep Ayla'ya gidiyor ve bu arada ben de gümbürtüye gidiyorum?" diye sorunca doðrusu verecek cevab bulamadýðýmý da îtirâf etmeliyim.

Ben söylemiþ olayým da üstümde kalmasýn...

Hazýr açýlmýþken:

Bâzý mesajlara gerçi þahsen cevab vermek istiyorum ama çoðu kez kendi teknik beceriksizliðim yüzünden olmuyor. Ne de olsa 19. Yüzyýl'dan günümüze kalan tek canlý insan nümûnesiyim ben.

Bizler yazýya kamýþ kalem ve mermer hokkayla baþladýk, mîrim!

Kütübhânede hâlâ bir çekiç, bir çivi ve sekiz on üzeri düzgün taþ parçasý bulunurdu.

Rahmetli Büyükbabamýn bloknotu...

Ne olacak Kürdlerin hali?

Bir konunun zamâný geldi mi artýk onu ne kadar uðraþýrsanýz uðraþýn gündem dýþýnda tutamazsýnýz.

Kürd Sorunu da bunlardan biri olduðuna nazaran bence yapýlacak en doðru iþ, çekingenliði bir yana býrakarak bütün girdisi çýkdýsýyla bunu nasýl barýþçý ve herkesin benimseyebileceði bir tarzda çözebileceðimizi tartýþmak olmalý.

Kendi müþâhadelerimin mutlakâ doðru olduðunu iddia edecek deðilim. Fakat görebildiðim kadarýyla Ýran, Kuzey Irak ve Kuzey Sûriye'de yaþayan Kürdlerden kýsm-ý âzamý merkezî hükûmetlerinden kopmaya tarafdar. Ondan sonra ne olacaðý konusunda ise rivâyât muhtelif. Yurddaþlarýmýz olan Kürdlerden bir bölümünün de böyle düþündüðü muhakkak. Bizde bu oranýn nisbeten çok daha düþük olmasý yine bence hiç þübhesiz Türkiye'deki sosyal ve politik geliþmenin, bütün aksaklýklarýna raðmen, zikretdiðim öbür üç ülkedekine göre fersah fersah ileride bulunmasý. Sâdece Türkiye'nin AB tam üyeliðine aday bir ülke olmasý bile baþlýbaþýna bir gerekçe ama bahsetdiðim geliþkinlik seviyesi olmasa zâten bunun lafý bile edilemeyeceði için ikisi netîcede ayný elmanýn iki yarýsý gibi.

Manzara-i umûmiye bu!

Böyle bir durumda 2013 Yýlý'nýn son derece önemli bâzý geliþmelere, þu hiç sevmediðim tâbirle "gebe" olduðunu tesbît etmek kehânet sayýlmamalý.

Bu geliþmelerden biri Kuzey Irak'ýn merkezî otoriteden daha da koparak "tam baðýmsýz" bir devlet hüviyetine bürünmesi olabilir sanýyorum.

Belki bâzý okuyucularýma garib gelebilir ama bu takdirde böyle bir politik "entité"yi, yâni "zâtiyet"i ilk tanýyacak olan devletin Türkiye olacaðýndan emînim. Çünki pek farkýnda olmasak dahî Türkiye ile Kuzey Irak arasýndaki "bütünleþme" süreci uzunca süredir aralýksýz devâm ediyor.

Bu bölge esâsen Anadolu'nun târihen aslî bir parçasý olduðu için böyle bir geliþmenin kimseyi hayrete düþürmemesi gerekir.

Ýngilizler Birinci Cihan Harbi'nden sonra burayý Anadolu'dan zorla kopararak bir bakýma "Târih"e posta koymayý denemiþlerdi.

Þimdi târih elinin tersiyle süprüntüleri kenara itiyor.

Kuzey Sûriye'deki durum da hiç farklý deðil.

Burada da Ýngiliz kelimesi yerine Fransýz koyarsanýz ayný senaryonun ikinci versiyonunu görürsünüz.

Sûriyeli Arablar oradaki Türklere "Sizin Kýbleniz Ýstanbul!" derler.

Kürdlere de bir þey deyip demediklerini bilmiyorum.

Ama biliyorum ki hem Sûriyeli ve hem de Iraklý Türklerle Kürdler güneylerine deðil kuzeylerine bakarak kerteriz alýrlar.

Zîrâ Kürdler de çok iyi bilirler ki Türkiye Kürdlerin "en iyi" dostu deðildir!

"Yegâne" dostudur!