Tarihi azad etmek

Son zamanlarda  tarih anlatýcýlýðý ve tarih yazýcýlýðý üstüne yazýlmýþ parlak makalelerin yayýnlanmasýný sanýrým, Türkiye’de ulus-devletin artýk tabu olmaktan çýkmasýna borçluyuz. Ulus-devlete  ‘dokunmak’ tabu olmaktan çýktý ve akademik geleceði tehdit etme riski sýfýr..

Þükrü Hanioðlu’nun Sabah gazetesinde, zevkle okunan Pazar yazýlarý bu konulara büyük katký saðlýyor.

Tarih kitaplarý edebiyattan sonra ikinci sýrada. Çeþitli düþünce dergileri bu konularda özel sayýlar yayýnlýyor.

Örnek olarak, üç ayda ir yayýnlanan Cogito dergisinin son sayýsý ‘Tarih Yazýcýlýðý’ konusuna ayrýlmýþ. Derginin bu 73. sayýsýnda, derinlikli ve ufuk açýcý çok sayýda makale yer alýyor.

Ethem Eldem’in, ‘Osmanlý Tarihini Türkler’ den Kurtarmak’, Ýlhan Tekeli’nin, ‘Siyasilerin Tarihle Ýliþki Kurma Ahlaký Üzerine’, Chris Lorenz’in,  ‘Senin Tarihin Sana, Benimki Bana: Tarihte Hakikat ve Nesnellik Üzerine Düþünceler’ , Gökhan Kaðnýcý’nýn, ‘Eski Mezopotamya’da Bir Ýktidar Ve Rýza Üretim Aracý Olarak Tarihyazýmý’ baþlýklý yazýlarý dergide yer alan yazýlardan bir kaçý..

Bu makaleleri , bir solukta deðil, ama soluklanarak okuduðunuzda, hiç abartýsýz,  yüzlerce sayfadan oluþmuþ bir tarih kitabý okumuþ gibi oluyorsunuz.

Bir tespitle devam edeyim:

Türkiye cumhuriyetinin yurttaþlarý galiba kendilerine tarih diye anlatýlan ve okutulan o tuhaf ve bazen de mucizevi hikayeler toplamýndan artýk haz etmiyor.

Bu bir yana, deðerli bilim insanlarýnýn , bir zamanlar herkesin siyasi ve sosyal tarihini kapsadýðýna inanýlan Osmanlý tarihinin bile, Türkleþtirildiðini düþünüyor olmasý, tarihsel ötekileþtirmenin Türk olmayan halklarda yarattýðý huzursuzluk ve bu toplamsal huzursuzluðun yol açtýðý belalar, sanýrým geçmiþi yeniden düþünmeye yol açan baþlýca sebepler olarak görülebilir... 

Yakýn geçmiþin merkezinde duran ve tarihi ulusal kimliðin inþasýnda bir harç olarak kullanan ulus-devletler çaðýndan, ‘yurttaþlar  devleti’ne  geçiþ çaðýnda, geçmiþle yüzleþmek ancak asgari ölçülerde de olsa, yeni bir tarih bilinci ve yeni bir tarih anlayýþýyla mümkün olabilir.

Ulus-devletler, Ýlhan Tekeli’nin yukarda adýný  andýðým makalesinde deðindiði gibi, ‘tarihi ulusal kimliðin inþasý için bir araç olarak kullanmaktadýr. Bunun için geçmiþlerini yüceltmekte, efsaneleri yeniden yorumlamakta, idealleþtirilmiþ kahramanlar yaratmaktadýrlar. Þanlý bir tarih oluþtururken, geçmiþte bu tarihi lekeleyecek olaylarý görmezlikten gelirler, unuturlar. Böylece ulusal kimlik temiz tutulmaya çalýþýlýr. .ulusun geçmiþte yaþadýðý büyük felaketler, büyük acýlar da bu amaçla kullanýlabilmektedir.’

Anadolu topraklarýnda yaþayan çeþitli halklar,  ‘etnisite mühendisliðine’ uðratýlýp yok edilirken, ulus-devletin kuruþluyla beraber inkar  edilen bir halk olarak, bu topraklarda kalmayý ve kaderlerini Türk halkýnýn kaderine baðlamayý her nasýlsa baþarmýþ olan Kürtler, yazýlýp çizilenlere ve mevcut siyasi tercihlere bakýlýrsa, geçmiþin bu ulus devletler  çaðýna epey hayýflanýyor gibiler..

Tarihin ulus devlet kervanýna geç kalmýþ olmak üzüyor Kürtleri.

Zaman mefhumu nedeniyle de olsa, bu trene binmenin imkansýzlýðýný kabul ediyorlar, ama siyasi donaným ve hazýrlýklar, muhataplarýnýn ve beraber yaþadýklarý halklarýn çoðu kez anlamada zorlandýðý talepler, Kürt halkýnýn önemli bir kesimine, yüz yýl önce kaçmýþ bu trene binmeye hazýrlanan bir halk görüntüsü vermiyor deðil.

Siyasi hayatýn ve taleplerin, liderlerinin rolünün ve misyonunun,  bu yeni yüzyýlda,  20.Yüzyýldan kalma fikirlerle yorumlanmasý ve öyle de görülmesi,  sorunlu bir yaklaþým olarak görülmüyor, bu fikirler hala tedavülde ve ciddi ciddi tartýþýlýyor.  Mesela, ‘21. Yüzyýl Kürt yüzyýlý olacak’ gibi siyasi sloganlar, siyasi heyecanlar yaratabiliyor.  Ulus-devleti olmayan, ama yinede platonik bir ulus devlet aþkýyla oluþturulmak istenen yeni bir resmi tarihle karþý karþýyayýz sanki.

Türkiye, bir resmi tarihin tozunu silkelerken, son Kürt isyanýnýn merkezinde yer aldýðý yeni bir resmi tarihle karþý karþýya sanki.

Ýlhan Tekeli’nin iþaret ettiði üzere-ayrýlýkçý bir hareketin mücadelesi sonucu-  bir ülkede ikinci bir resmi tarihin oluþuyor olmasý, gerçeði anlamak ve bir alternatif tarihyazýmý oluþturmak bakýmýndan faydalý olabilir mi? Netameli ama olsun, benim için roman tadýnda bir konu bu, girmiþ bulundum bir kere,  Perþembeye devam edeceðim.