AK Parti kongrelerinin herbirinde biraz daha artan biçimde gerçekleþtirilen bir baþarý var: Organizasyon... Daha salona girer girmez “Burasý çaðdaþ bir partinin kongresi” kokusu burnunuza çarpýyor... Salonda kaldýðýnýz sürece hiçbir zorlukla karþýlaþmýyorsunuz...
Medyaya ayrýlan yer kýlý kýlýna hesaplanmýþtý. Görüþlerine baþvurulacaklar konuþma kürsüsünün tam karþýsýndaki tribüne oturtulmuþ, onlarý ekranlarýna çýkaracak kanallarýn sunucularý ve program çalýþanlarý ise hemen önlerinde kendileri için özel konumlandýrýlmýþ bölümlere yerleþtirilmiþ... Bazý medya kuruluþlarýna ‘akreditasyon’ verilmemiþ ya, sebebi, olsa olsa, onlarý da çaðýrsalar birileri ayakta kalacaðý içindir...
Bu son cümle hiç de hoþuma gitmeyen bir dost þakasý... Ayný dost, “Tayyip Bey’in medyaya beyaz sayfa açacaðýný yazýp duruyorsun, o da seni tekzip etmek için böyle kararlar alýyor” da dedi. Baþta bulunduðu on yýl içerisinde Türkiye’yi nereden nereye getirdiðini de anlattý AK Parti lideri; benim gözüm o sýrada Bekir Coþkun’u, Emin Çölaþan’ý görmek istedi. ‘Akreditasyon’ uygulamasý bu yüzden de sakat iþte...
Çaðrýlmayanlar dýþýnda medyadan hemen herkes salonda yerini almýþtý.
Salonun en geniþ bölümü yabancý konuklara ayrýlmýþtý. Birkaç cumhurbaþkaný, baþbakan, çok sayýda bakan ve parti baþkaný vardý aralarýnda; takdimlerini yapan okudukça nefessiz kaldý. Mýsýr Devlet Baþkaný Muhammed Mursi uzunca konuþtu; çoðu birer selâmlama konuþmasýyla yetindi... Konuþmalarýna Türkiye’ye hayranlýk duygularý hâkimdi; etkisi Türkiye-sýnýrlarý dýþýna uzanan bir lider olarak Tayyip Erdoðan’ý takdir ettiklerini belirtti çoðu...
Herkes kongrenin Tayyip Erdoðan’ýn ‘jübilesi’ olacaðýna dikkat etti de, pek az kiþi o salonda partinin öndegelenlerine ayrýlmýþ sandalyelerinde oturanlardan önemli bir bölümünün þimdiki konumlarýna veda edeceklerini aklýna getirmedi.
Partinin en eski milletvekillerinden biri yanýmýza kadar geldiðinde, baktým, bir dahaki Meclis’te bulunmayacaðýný fazla umusamýyor. “Sizin sünnetçinin eli pek mâhir, ‘bugün sünnet, yarýn deniz’ reklâmýnda olduðu gibi acýtmadan hallediyor” diye takýldým...
Ýnanýn, bakansa bakan, parti yöneticisiyse parti yöneticisi, milletvekiliyse milletvekili, konumlarýný kaybedecekleri için öyle karalar filân baðlamýyor...
Galiba onlardan çok ben dert ediyorum ‘üç dönem kuralý’ný...
Uzun bir konuþmaydý Tayyip Bey’in yaptýðý... “2,5 saat sürecek” demiþlerdi, bazý bölümlerini okumadan geçtiði halde elhak 2,5 saate yakýn sürdü. Atatürk’ün adýný birkaç kez anmasý, Necmettin Erbakan’a takdir sözcükleri sunmasý önemliydi. Menderes ve Özal ile birlikte andý bu isimleri ve partisinin politik çizgisinde hepsinin payý olduðunu söyledi.
Süleyman Demirel ne düþünmüþtür acaba?
Tayyip Bey’in konuþmasýna baþlarken okuduðu þiire ve anlamýna takýlý kalmýþsa Demirel, hiç þaþýrmam:
“Ülkendeki kuþlardan ne haber vardýr / Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardýr / Aþk celladýndan ne çýkar madem ki yar vardýr / Yoktan da vardan da ötede bir Var vardýr / Hep suç bende deðil beni yakýp yýkan bir nazar vardýr / O þarkýya özenip söylenecek mýsralar vardýr / Sakýn kader deme kaderin üstünde bir kader vardýr / Ne yapsalar boþ göklerden gelen bir karar vardýr / Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardýr / Yanmýþsam külümden yapýlan bir hisar vardýr / Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardýr / Sýrlarýn sýrrýna ermek için sende anahtar vardýr / Göðsünde sürgününü geri çaðýran bir damar vardýr / Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlý bir çýnar vardýr // Sevgili / En sevgili / Ey sevgili” (Sezai Karakoç’un ‘Sürgün Ülkeden Baþkentler Baþkentine’ uzun þiirinin son bölümü.)
Baþka þairlerden de alýntýlar vardý konuþmada.
AK Parti’nin 4. Kongresi’ne tanýklýk etmiþ olmak ileride bayaðý önem taþýyacak...