Ýki gündür Þanlýurfa’dayýz.. Star yazarlarý þehir buluþmasý kapsamýnda son derece verimli bir kültür turu oldu bizim için.. Hem Urfa’daki okurlarýmýzla buluþup sohbet etme olanaðý bulduk hem de biraz Urfa’yý dolaþtýk. 20 sene önce asker olarak gelip bir buçuk yýl kaldýðým Urfa’yý hatýralarým canlanarak yeniden dolaþtým.. Ve bu geçen zaman içinde inanýlmaz bir deðiþim yaþandýðýný söylemem lazým.. Sokaklar canlanmýþ, kurak daðlar yeþillenmiþ, “Urfa’nýn etrafý dumanlý daðlar” deðil artýk, çiçekli kýrlar.. Özellikle bu yeþillendirme ataðý özel bir alkýþý hakediyor.. Ve kuþkusuz 12 bin yýllýk mazisiyle dünyanýn en eski þehri konumundaki Þanlýurfa’nýn mirasýna sahip çýktýklarý için de..
Dünyanýn en eski yerleþim yeri olduðu ortaya çýkan Göbeklitepe'nin etrafýný çevreleyen ahþap yürüme yolunun deðiþtirilerek, beton döküldüðü yazýldý geçen hafta.. Alman arkeoloji heyetinde yer alan Prof. Dr. Klaus Schmidt'in eþi Çiðdem Köksal Schmidt sosyal medya hesabýndan bu iddiayý dillendirdi.. Bir de fotoðraf paylaþtý.. Bu fotoðraf bir anda sanki 12 bin yýllýk tarihin üzerine beton dökülüyormuþ algýsý oluþturdu.. Peki gerçek ne?.. Büyükþehir Belediye Baþkaný Nihat Çiftçi’ye göre yazýlanlarýn çizilenlerin tümü palavra.. Ve üzerinde tepindikleri o fotoðraf da Göbeklitepe’ye ait deðil.. Oraya çýkan yola ait.. Baþkan’ýn anlattýðýna göre, yapýlan düzenleme 2.5 yýldýr devam eden turistik yol düzenlemesi.. Ve o yola da dökülen beton ya da asfalt deðil.. O çevreye ait yöresel küp taþlar.. Önce doðal zemine keçe benzeri bir koruyucu kumaþ serilmiþ.. Üzerine stabilize bir malzeme onun üzerine de doðal küp taþlarla bir ulaþým yolu.. Çalýþýlan yol ile tarihi Göbeklitepe’nin arasý ise aþaðý-yukarý 1 km.. Yani ‘beton dökülüyor’ denilen yer ile yol düzenlemesi yapýlan yerin birbiriyle bir baðlantýsý dahi yok.. Yapmak zor ama görüldüðü gibi yýkmak ne kadar da kolay oluyormuþ..
Barutçu Han’da çið köfte tepsisinin baþýna oturduðumuzda o bitmeyen tartýþmayý açýp, ortalýðý karýþtýrdým.. Çið köfte Urfa’nýn mýdýr yoksa Adýyaman’ýn mý?.. Tepsinin baþýndaki arkadaþlardan biri marula sarýp taze naneyle birlikte bir tutam çið köfteyi uzatýrken koydu noktayý; “.. patatesli çið köfte mi olurmuþ?..” Bu soru çalýþtýðým yerden geldi.. Zira bize fastfood olarak sunulan çið köfteleri zaten tartýþmanýn dýþýnda býrakmak lazým.. Geri kalaný içinse tavrým belli.. Elbette Urfa çið köftenin adeta anavataný gibidir.. Ama Adýyaman, Antep, Elazýð, Diyarbakýr gibi çið köftenin muazzam yapýldýðý yerleri de yok saymamak lazým.. Hep derim.. ‘Urfa usulü, Adýyaman usulü’ falan diye sunmak lazým bu lezzetleri.. Mesela Antep çið köftesi biraz daha aðýr.. Adýyaman daha yaðlý.. Urfa biraz daha sert ve kuru.. Acýsý hepsinde ayný... Ama Urfalýlar, ‘isotlusu sadece bizde’ diyerek yine bir fark koyuyor ortaya..
Gümrükhaný’na giriþte bir kardeþim elinde bardakla yanýma geldi. Daha evvel tatmadýðým bir lezzet.. Meyankökü þerbeti. Ýlk heyecanla bir Osmanlý þerbeti beklentisi içinde, ‘tatlý’ bir içecek beklerken, daha farklý, anlatmasý güç bir kývamla karþýlaþtým.. Burukluðun içine gizlenmiþ bir tatlý þurup.. Yakaladým bana bardaðý uzatan çocuðu. Yapýlýþýný anlattýrdým. Basitçe þöyle.. Meyan kökünü yatýrýyorlar. Üzerine karanfil ve tarçýn seriyorlar. Üste de buz kalýbý.. Buz eridikçe meyan kökünü damla damla bardaða indiriyor. Ve de bu þerbetin iyi gelmediði hiçbir þey yokmuþ.. Öksürük, fazla ateþ, nezle, bronþit, boðaz aðrýlarý, solunum yolu, yatýþtýrýcý.. Daha neler neler.. Nuh Albayrak ve Ahmet Kekeç iki bardak birden içti.. Sibel Eraslan ve ben bitiremedik..