Türkiye’nin ‘yönetim sistemi’ referandumu, görünen o ki, tarihin kýrýlma noktasýna rastlýyor.
Çatýþma ve belirsizlik sadece sýnýrýmýzýn ötesinde deðil, sadece bölgemizde de deðil…
Küresel bir sancý var.
Bu, ardýndan yeni bir yapýlanmanýn geleceði ‘doðum sancýsý’ mý, yoksa aðýr bir hastalýk öncesi belirtiler mi bilmiyoruz.
ABD, Ýngiltere, AB, Rusya ve Çin’in hem ticari hem askeri hem de siyasi olarak çatýþtýðý bir dönem olmamýþtý.
ABD, bugünlerde Kuzey Kore ve Ýran’ý hedefe koymuþ görünüyor.
Kuzey Kore’ye yakýn sulara ABD savaþ gemileri gönderildi bile.
Ancak ABD’nin bildiðimiz bir tavrý var:
Nereyi hedef gösteriyorsa, baþka bir yere müdahale ediyor!
Kuzey Kore’yi gösteriyorsa gözümüz Ýran’a kayýyor örneðin.
Ýran deyince de Suriye’ye.
Zira küresel rekabetin vekalet savaþý verdiði yer Suriye.
***
Suriye’de rejimin öteden beri iki hamisi var: Rusya ve Ýran.
Ancak bugün, ABD de, Ýngiltere de, AB de, Rusya da Ýran’ýn Irak ve Suriye yönetimleri üzerindeki etkisinden ve bölgedeki yayýlmacýlýðýndan rahatsýz.
ABD Baþkaný Donald Trump’ýn Çin Devlet Baþkaný Þi Cinping’le Florida’daki görüþmesi söylendiði gibi ‘olumlu’ geçmiþse;
Çin, Rusya’yý Suriye’de Esad’ýn gitmesi yönünde ikna edebilir mi?
Rusya, Suriye’nin Akdeniz kýyýsýndaki üsleri korumasý, Kýrým’ý ilhakinin kabul edilmesi ve Batý ambargosunun kaldýrýlmasý karþýlýðýnda uzlaþýr mý?
Suriye’de Türkiye ile birlikte saðladýðý ateþkesin bozulmasýnýn, kimyasal silah kullanýlmasýnýn sorumluluðunu Þam-Tahran ikilisine fatura ederek, aradan çekilir mi?
Oklarýn Ýran’a çevrilmesi Suriye’de DEAÞ, PYD gibi terör örgütleri bakýmýndan nasýl bir sonuç doðurur?
Ýran ‘hedef’ olmaktan nasýl çýkar? Baðdat, Þam ve Kuzey Irak’ta Barzani karþýtý yapýlanmalar, hatta PKK üzerindeki ‘kazanýmlarýndan’ geri adým atar mý?
Her iki durumda Türkiye-Ýran iliþkileri nasýl etkilenir?
Suriye’de ‘bayraðý dikenin topraða sahip çýktýðý’ süreçten ‘demokratik bir yapý’ya nasýl geçilir?
***
Çatýþma, ‘arena’ olarak belirlenen Suriye’de çözülecekse bu sorularýn cevaplarý önemli.
Yok eðer Kuzey Kore’ye müdahaleye varacak bir ‘simetrik savaþ’ olacaksa; bu Çin’e savaþ açmak demek olur.
Çin’in ABD ile ‘dolaylý’ da olsa savaþý ise dünyanýn ‘üretim yapamamasý’ ve ‘küresel ticaretin durmasý’ anlamýna gelir.
O yüzden çok mümkün görünmüyor.
***
Türkiye bu bölgesel ve küresel denklemde ‘Cumhurbaþkanlýðý Yönetim Sistemi’ne geçip geçmemeyi oylayacak.
Küresel güçlerin hesaplarýnýn, algý oyunlarýnýn, yalan haberlerin yoðunlaþtýðý bir süreçte referanduma gidiyoruz.
Her düzeyde ‘küçük hesaplar’ ve ‘küçük provokasyonlar’ da eþlik ediyor bunlara.
Türkiye içindeki referandum tartýþmalarýnda duyduðumuz yalanlar ya da Kerkük’te bayrak krizi gibi.
Devler küresel parselasyonla ilgileniyor, birileri de küçük arsalara konma peþinde…
Türkiye’nin küçük hesaplar yapma lüksü yok.
Özellikle kurumsal olarak AB’nin ve önemli üye ülkelerin Türkiye’deki referanduma bu kadar büyük bir öfkeyle ‘hayýr’ demesinin arkasýnda bu var.
Türkiye, ‘küresel sistem’in ‘daha adil’ olmasý için ‘devler ligi’nde etkin bir ülke mi olacak?
Yoksa devler liginde alýnan kararlarýn etkilediði bir ülke mi?
Ýnisiyatif alamayan AB ve bireysel etkinliði zayýflayan kurucu AB ülkeleri, küresel masadaki koltuklarýný Türkiye ile paylaþmak istemiyorlar.
Bunun için ‘hayýr’ diyorlar.
Türkiye ise ilk kez tarihin kýrýlma anýnda bu kadar ‘güçlü’ pozisyonda.