100 yýl öncesi çok uzak deðil... Anadolu en düþük ihtimallere raðmen kurtulmuþ, Türkiye Cumhuriyeti bir istisna olarak kurulmuþtur. Beka azizdir.
1919’da altý ay boyunca süren Paris Konferansý, Versay Anlaþmasý’yla tamamlanýrken, ardýnda 100 yýl sonra etkileri süren bir felaketler zinciri býraktý. Sözde barýþ anlaþmasýydý, ama gerçekte Beyaz Adam’ýn dünyayý paylaþma ve maþalarýna paylaþtýrma çabasýydý. Paylaþýmýn ortasýnda da Osmanlý topraðý vardý. Topraktan da öte, Türklük ve Müslümanlýðý Balkan, Anadolu ve Kafkasya’da yok etmeye yönelik bir Haçlý paylaþýmý vardý. Sömürgecilerin üstün ýrk ve dinden olduklarýna inançlarý, Paris 1919 tutanaklarýyla tarihe geçirilmiþtir. Bu küstahlýkla haritalarda çizgiler çizerek ülkeleri, vilayetleri, nüfuslarý böldüler ve paylaþtýlar. Paris ve ardýndan San Remo ve ardýndan Sevr’de çizilen haritalara bakýnca, Türkün, Müslümanýn Anadolu’da kalabilmesi bir mucizedir. Gerileye gerileye gelip en son nokta olarak dayandýðýmýz Anadolu’nun kurtuluþu büyük bir mucizedir, bir destandýr.
Halen Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý sistemin daðýldýðý fark edilirken, Birinci Savaþ sonrasý sistem de hatýrlandý. Çünkü biri, diðerinin tamamlayýcýsýdýr. Birincisinin siyasi kurgusu baþtan sona yanlýþtý, Ýkincisi de o yanlýþýn teyidi ve daha da aðýrlaþtýrýlmasýdýr.
Türkiye Cumhuriyeti 100 yýl önce küresel paylaþým pazarlýklarýna ve planlarýna raðmen ve o yok edici planlarýn hilafýna var olmuþtur. O zaman hedef sadece Osmanlý’yý parçalamak deðildi. Hedef, Türklüðü ve Müslümanlýðý da Anadolu’dan silmekti... Gerçek anlamda küllerden doðan Türkiye Cumhuriyeti’nin var olmasý, 100 yýl önceki dünya sisteminde öngörülmemiþti. Türkiye diye bir devlet planlarda, pazarlýklarda yoktu. Paris 1919, Türkün ve Müslümanlýðýn bir pasta gibi kesilip, daðýtýlýp, yenmesinin en uç noktasýdýr... Ve 100 yýl önce Milli Mücadelenin baþarýsý, garanti deðildi.
Tam 100 yýldýr Türkiye Cumhuriyeti bir istisnadýr, aykýrýlýktýr. Türkiye kutsal bir direniþtir... Türkiye Cumhuriyeti o yüzden çok deðerlidir, o yüzden sürekli korunmalýdýr ve güç zirvesine ulaþana dek, teyakkuzda olmalýdýr. Bugünlerde Türkiye’yi tekrar tekrar denemelerine þaþýrmayalým. Tarihi bilirsek, bekanýn da kýymetini biliriz.
Fransýz Mareþal Ferdinand Foch, Fransa Baþbakaný Georges Clemenceau, Ýngiltere Baþbakaný David Lloyd George, Ýtalya Baþbakaný Vittorio Emanuele Orlando ve Baron Sidney Sonnino.
Paris 1919 görüþmelerinde ABD, Ýngiltere ve Fransa’nýn liderleri, Balkanlar Anadolu Kafkasya ve Ortadoðu’yu kavga dövüþ paylaþmaktaydý. Zaman zaman Ýtalyanlar, maþa olarak da Yunanlar bu paylaþýma ortaklýk ettiler.
Paris görüþmelerinin tarihini yazan Margaret Macmillan, Paris 1919 adlý kitabýnda görüþmelerin tutanaklarýný aktarýr:
13 Mayýs öðleden sonra ABD Baþkaný Wilson’un kaldýðý dairede, Ýngiltere Baþbakaný Lloyd George ve Fransa Baþbakaný Clemenceau, ilginç bir sömürgecilik planý yapmaktadýr. L. George Anadolu’nun Akdeniz kýyýlarýnýn Ýtalyanlara verilmesi ile bölgenin kalkýnacaðýný savunmaktadýr: “Türklerin boþ býraktýðý yerde Ýtalyanlar karayollarý, demiryollarý yapar, topraðý sular ve tarým yaparlar”. Bu sömürgecilik planýnda yalnýzca askeri iþgal yoktur. Getirilecek Ýtalyan nüfusun efendilik yapacaðý kölelik sistemi vardýr.
L. George, Suriye ve Anadolu içlerini Fransa’ya býrakmýþtýr. Yunanistan, Ýzmir, çevresi ve 12 Adayý alacaktýr. Ýngiltere Baþbakaný, kendi malý saydýðý Kýbrýs’ý da Yunanistan’a verecektir... Buralarda da Yunan nüfus, sömürgeci efendi olacaktýr.
Fransa Baþbakaný ise Yunanlarýn sömürgecilik yeteneklerini sorgular: “Koca Peleponez yarýmadasýný dolaþtým, tek bir yol yoktu” ... Yani orada yol yapamayan kalkýndýramayan Yunan, Ýzmir ve çevresini mi kalkýndýracak - diye bir kuþku...
Wilson ise, Yunanlara bu þansýn verilmesi halinde, Yunanlarýn sömürge efendisi olma fýrsatýný iyi deðerlendireceklerini düþünmektedir. Bu arada ABD Baþkaný, Ermenistan’ýn himayesini üstlenebileceklerini, ihtimal olarak sayar. Clemenceau, ABD’nin Konstantinopolis’i de alabileceðini söyler.
Küçük bir odadaki rahat koltuklara yayýlmýþ liderlerin zaman zaman haritalara bakarak vardýklarý bu kararlarý, Ýngiliz heyetinden genç diplomat Harold Nicolson kaðýda geçirir.
Bu anlaþama taslaðýný saatler içinde gören Ýngiliz Dýþiþleri Bakaný Balfour ise, köpürür: ‘‘Üç çok güçlü ve çok cahil adam orada oturmuþlar, kendileri için not tutan bir çocukla birlikte ülkeleri parçalýyorlar’’... Balfour Anadolu’yu parçalamanýn ne kadar tehlikeli olacaðýna dair görüþlerini yazýp, Baþbakanýna yollar...
Baþbakan L. George, Anadolu’yu parçalamanýn sakýncalarýný askeri kurmaylardan da duymuþtur. Anadolu planlarýný duyan Savaþ Bakaný Churchill ve Hindistan Bakaný Montagu, Baþbakaný uyarmak için Londra’dan telaþla Paris’e gelirler. Ýki bakan, Türkiye’nin parçalanmasýnýn Ýslam Dünyasýyla sonsuz savaþ baþlatacaðýna inanmaktadýr.
Ýngiliz Baþbakaný ise uyarýlarý dinlemez. Sadece, baþka geliþmeler bu paylaþým planýný altý gün sonra 19 Mayýs’ta deðiþtirecektir. Ancak plan sadece kýsmen deðiþecektir.
Paris’te paylaþým yapanlar, 15 Mayýs’ta Ýstanbul’dan Samsun’a yol alan vapurdan habersizdir. L. George sonralarý, “Mustafa Kemal’in daðýlmýþ Osmanlý ordularýný toparlamasý konusunda bize, Anadolu’dan hiç bilgi gelmemiþti. Askeri istihbaratýmýz, hiç bu kadar istihbaratsýz kalmamýþtý” diyecektir.
Ýngiliz heyeti Anadolu’nun paylaþýmýnda Fransa’ya fazla pay verildiðini düþünmektedir. Açgözlü sömürgecilerin gözünü toprak bürümüþtür. Üçlü toplantýda Anadolu’nun gýyapta paylaþýmý sürer... L. George, Fransa’ya karþý ABD kartýný oynar: Wilson’a dönüp, ‘‘Fransa’nýn Anadolu’ya girmesi gerekmiyor. Boðazlar, Anadolu ve Ermenistan’ýn kontrolü sizde olsun’’ der. Fransa Baþbakaný Clemenceau bu sözleri önce þaþkýnlýk, sonra öfkeyle dinler. Zaten Suriye paylaþýmýndan ötürü Ýngiltere’ye kýzmaktadýr. Anadolu’dan dýþlanmak ihtimali, Clemenceau’yu küplere bindirir: ‘‘Ýtalya rahatsýz olur diye Fransa, Anadolu’ya girmesin- diyorsun. Fransa’da sanki kamuoyu yok mu? Üstelik Türkiye’de en çok ekonomik ve mali çýkarý olan Avrupa ülkesi, Fransa’dýr. Önce Ýslam Dünyasý, sonra da Ýtalya bahanesiyle Fransa, Anadolu’dan atýlýyor’’...
L. George da ayný sertlikte karþýlýk verince, kavga baþlar... Öfke nöbetine girmiþ ve baðrýþan Baþbakanlarýn dalaþmasýný diðer heyet üyeleri dehþetle izler. Avaz avaz giden kavga hem Anadolu, hem de genel Ortadoðu paylaþýmý konusundadýr. Kavga uzun sürer. Bir noktada Clemenceau L. George’a düello teklif eder: ‘‘Tercih et: Ýstersen kýlýç, istersen tabanca...’’
Sonunda Wilson, kavgayý ayýrmak için araya girer. ABD Senatosunun ve kamuoyunun Paris’teki hokkabazlýklarý onaylamayacaðýnýn farkýndadýr. Anadolu’nun mandasýný alamayacaklarýný söyler. Ermenistan için de kuþkuludur. Ve dikkatleri Almanya’ya getirir: Zaman azalmaktadýr ve asýl Almanya’nýn paylaþýmýnýn öncelik taþýdýðýný söyler.
Günün bitiminde Clemenceau’nun Anadolu derdinin nedeni anlaþýlýr: Osmanlý borcunun yüzde 60’ý Fransýz bankerlerin elindedir. Anadolu çok parçalanýrsa, bu paranýn tahsilatý zorlaþacaktýr. Fransa alacaklý olarak Anadolu’dan pay istemekte ve Ýngiltere’nin oyununa gelip kenarda kalmaktan korkmaktadýr.
Türklük ve Müslümanlýk, uzakta, gýyabýnda yok sayýlmaktadýr.
Mustafa Kemal, beraberindeki 18 askerle birlikte 19 Mayýs 1919 günü Samsun’a ulaþtý. Bandýrma Vapuru’ndan iniþinde ise böyle karþýlandý.
13 Mayýs’taki Anadolu paylaþým planý 19 Mayýs günü deðiþir. Aradan geçen zamanda, Ýngiliz Baþbakaný L. George ve Wilson fikir deðiþtirmiþtir. Anadolu’daki aþýrýlýðýn Hindistan Müslümanlarýný ayaklandýracaðý kaygýsý, Ýngiliz Baþbakanýný frenler. Yunanlarýn 15 Mayýs’ta Ýzmir’e çýkmasýndan sonra Ýtalyanlarýn Anadolu’ya asker çýkartmaya devam etmesini, L. George ve Wilson, küstahlýk saymýþlardýr. Ýzmir’in iþgali sýrasýndaki Türk-Müslüman direniþi ve çatýþmalar da Paris’i þaþýrtmýþtýr.
19 Mayýs toplantýsýnda L. George: ‘Türkiye’yi uygun biçimde parçalamak imkansýz. Yaparsak, Ýslam Dünyasýnda karýþýklýk riskini artýrýrýz’ der.
Wilson hem bu görüþe katýlýr, hem de Anadolu’yu Fransa ve Ýtalya paylaþýrsa, Türklerin egemenliðinin yok olacaðýný, bunun da meþhur ’14 Madde’ ile çeliþeceðini söyler. Wilson, Fransa’nýn ‘manda’ kelimesi kullanmadan Anadolu’nun bir kýsmýnda kurulacak bir Türk devletinin sorumluluðunu üstlenebileceðini, hatta Sultan’ýn Konstantinopolis’te kalabileceðini, ancak Boðazlara hakim olamayacaðýný söyler.
L. George bu görüþü benimser. Ancak Paris’e gelen bakanlarýný dinledikten sonra fikir deðiþtirecektir. Bakanlarý, Anadolu’nun Fransa’ya býrakýlmasýna karþý çýkar... Fransa ile Ýngiltere Baþbakanlarý, iki gün sonra Anadolu ve Suriye paylaþýmý konusunda bu kez avaz avaz çýðlýk atarak, dalaþacaktýr.
19 Mayýs 1919 Paris’te böyle biter. Ayný gün ise uzakta, Anadolu’da, mütevazi bir heyet, bir Osmanlý paþasýnýn liderliðinde imkansýz ihtimallerin yolculuðunda Samsun’a ulaþmýþtýr. O zamana dek dünyada baþarýlamamýþ bir þeyi deneyeceklerdir. Baþarý garantileri ise yoktur.
Bursa’da, terör örgütü DEAÞ’a yönelik operasyonda, aralarýnda Ýnterpol tarafýndan kýrmýzý ve mavi bültenlerle aranan 2 kadýnýn da bulunduðu 4 kiþi yakalandý. MÝT ve Bursa polisinin iþ birliðiyle yürüttüðü çalýþmalarda, Suriye’de terör örgütü DEAÞ içinde faaliyet yürüten bazý kiþilerin Bursa’nýn Mudanya ilçesine geldiði ve buradaki bir evde saklandýðý belirlendi. Polis söz konusu adrese operasyon düzenledi.
Baskýnda, Hollanda vatandaþý L.F, Fas asýllý olan, Fas ile Hollanda çifte vatandaþý S.D. adlý kadýnlar ile bu þüphelileri evlerinde barýndýrarak örgüt mensuplarýna yardým ve yataklýk ettikleri belirlenen Irak asýllý Hollanda vatandaþý A.K. adlý kadýn ve Irak vatandaþý M.O.Q. yakalandý.
Kadýn þüphelilerden L.F. ile S.D’nin Ýnterpol tarafýndan kýrmýzý ve mavi bültenlerle arandýðý, bu kadýnlarýn üzerinde sahte yabancý tanýtma belgesi bulunduðu öðrenildi.