Tarihte olandan ‘özür’ dilendi, artýk önümüze bakalým

Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn 99 yýl önce yaþanan olaylar üzerine yayýnladýðý, genel hatlarýyla o dönemin þartlarýný hatýrlatan ve alýnan ‘tehcir’ kararýnýn üzücü sonuçlarýna iþaret edip taziye sunan mesajý, hiç kuþkusuz, sembolik olmaktan öte, tarihi bir geliþme...

Yalnýzca 24 Nisan için bir mesaj yayýnlanmýþ olsaydý, bu bir sembolik giriþim olurdu; ancak Baþbakan Erdoðan’ýn itinayla seçilmiþ sözcüklerle örülü mesajý bundan ileri bir öneme sahip... Ýlk kez, bir büyük acýyý, hak ettiði ölçüde, Türk devleti adýna paylaþýyor Baþbakan Erdoðan...

Elbette acýlar sözlerle ve mesajlarla hemen giderilemez; ancak bugüne kadar kulak týkanýlan, acýlarý baþkalarýnýn paylaþmasýný bile rahatsýz edici bulan bir yaklaþým sergilendiði düþünülürse, bu mesajýn olaðanüstü cesur bir hamle olduðu anlaþýlacaktýr.

Her ülkenin tarihinde göðüs kabartýcý olaylar yanýnda üzerinde pek durulmak istenmeyen yönler de vardýr. Hemen her sayfasý kahramanlýklarla dolu tarihimizin en karanlýk sayfalarýndan biri Birinci Dünya Savaþý’nýn hýrgürü içerisinde alýnmýþ olan ‘tehcir’ tedbiridir. Uzun asýrlar boyu yanyana yaþamýþ etnik unsurlardan birini ait olduðu topraklardan koparýp farklý yörelere sürmek, zamanýnda ‘parlak bir fikir’ görünmüþ olabilir...

Sonuçta, ‘varlýk-yokluk’ davasýna dönüþeceðini fark ettikleri bir savaþta önleyici tedbir olarak düþünülmüþtü ‘tehcir’... Yanlýþ bir düþünceydi ve yanlýþ da uygulandý.

Yüzüncü yýldönümü vesilesiyle þu sýralarda yeniden hatýrlanan Birinci Dünya Savaþý’nda on milyondan fazla insanýn hayatýný kaybettiðini de unutmayalým.

Ýþin en çarpýcý yönü, ‘tehcir’ kararýnýn açtýðý rahnelerin en gözle görünür olduðu dönemde bile pekâlâ dýþa vurulabilen üzüntü hislerinin, olaylarýn üzerinden bayaðý bir süre geçtikten sonra unutturulmaya çalýþýlmasý ve giderek umursamazlýða saplanýlmasýdýr. Yaþananlardan toplumu oluþturan bireyler derin üzüntü duyarken, o bireyleri temsil eden devletin umursamaz tavra bürünmesi, konuyu Ermeniler açýsýndan ulusal bir davaya ve Türkiye için de uluslararasý bir soruna dönüþtürdü.

Dün yayýnlanan türden bir ‘özür’ mesajý çok görüldüðü için yýllardýr her türlü siteme ve suçlamaya açýk tuttuk kendimizi; her 24 Nisan öncesi ve sonrasýnda baþka ülkelerle kavga etmemiz gerekti. Enerjimizi tüketen çabalar yüzünden kimbilir neler kaybettik...

Trajedilere duyarsýz insanlardan oluþan bir toplum olarak da göründük...

Keþke çok daha önce böyle bir mesaj yayýnlanabilseydi.

Yeter mi?

Biliyorum, bu cesur adýmý kýyasýya eleþtirecekler kadar, mesajýn sözcüklerine takýlýp yeterli bulmayanlar da çýkacaktýr. Hükümet iki taraftan da yaylým ateþi karþýsýnda kalabilir.

Oysa iki taraf da yanýlýyor. Gecikmiþ bir mesaj bu ve daha önce ifadesinden sakýnýlmýþ hisleri doðru aktarýyor...

Neredeyse bir asýr önce meydana gelmiþ olayýn travmasýný hâlâ üzerinden atamamýþ dünyanýn dört bir tarafýnda yaþayan Ermeniler Baþbakan Erdoðan’ýn mesajýný doðru deðerlendirmeliler. Ermenistan devleti de...

Hem kiþisel, hem de devlet adýna verilen mesaj toplumun yüreðinde duyduðu samimi hisleri yansýtýyor.

Umarým, tarihin hep ayný sayfasýný okuyup birbirimize husumet beslemekten kurtulur, iþbirliði yollarýný aramaya baþlarýz.