Binlerce masumun kanýna girmiþ terör örgütlerine terörist demeyip onlarý taraf olarak niteleyen ABD, kongreyi iþgal eden Trumpçýlara hemen terörist damgasýný yapýþtýrdý.
Demek ki neymiþ?!
Türkiye taraflara sükûnet çaðrýsý yaparken dört dörtlük bir mesaj vermiþ ABD yetkililerine.
Yüzlerce insanýn ölümüne binlercesinin yaralanmasýna ve milyarlarca dolarlýk zarara sebep olan darbe giriþiminin baþýný hâlâ koruyup kollayan ABD, yarýn kongreyi iþgal edenleri ve azmettirenleri yargýladýðýnda Türkiye yine taþý gediðine koyacaktýr eminim.
Çünkü kongreyi iþgal edenlere ve azmettirenlere önümüzdeki günlerde hesap sorulacaktýr. Ýþte o zaman belki ABD yaptýðý darbe destekçiliðini anlayacak ve belki de FETÖ’yü teslim veya deport etmeyi konuþmaya baþlayacaktýr.
BOÐAZÝÇÝ ÜNÝVERSÝTESÝ (BÜ) EYLEMLERÝ
Öðrencilerin ve hocalarýn tepkisi demokratik hak olarak görülebilir, görülmelidir de.
Herkes sistemi eleþtirip rektör seçimi için yeni bir yöntem önerebilir. Ancak bu tepkileri kýþkýrtýp iktidara karþý bir eyleme dönüþtürülmesi, hele de terör örgütleriyle irtibatlý provokatörlerin tespit edilmesi, özellikle de CHP il baþkanýnýn ekibiyle eylemlere katýlmasý olayý sýradan öðrenci olaylarý olmaktan çýkartýp siyasi bir eyleme dönüþtürmüþtür.
Devlet Bahçeli, Gezi’de masum bir çevre protestosunu yurt çapýnda iktidara karþý bir kalkýþmaya dönüþtürüp çevreyi kirleten, yakýp yýkan vandal çevreleri kastederek ‘baþý ezilecek’ derken de yerden göðe kadar haklýdýr.
Çünkü bu eylemlerin hedefi siyasidir, rektörün þahsýnda Baþkan Erdoðan’dýr.
Efendim, dindarlar baþörtüsü eylemlerine nasýl katýldýlarsa her çevreden insan da BÜ eylemlerine katýlabilirlermiþ. Özgürlük hak hukuk mücadelesiymiþ.
Sanki BÜ’de öðrenciler derslere alýnmýyormuþ, hocalar engelleniyormuþ, sanki BÜ korona aþýsýný bulmuþ da yeni rektör engel oluyormuþ gibi bir hava estirmenin iyi niyetle zerre kadara alakasý yoktur.
Oysa baþörtüsü eylemleri öðrencilerin sýrf kýyafetleri sebebiyle okula alýnmamalarý üzerine baþlamýþ tam bir özgürlük ve hukuk mücadelesiydi.
BAÞÖRTÜSÜ, ERKEN SEÇÝM VE DARBE
Aslýnda geçen hafta gündemin ilk sýrasýnda Saðlar, Ataklý ve Baþbuð’un medyadaki açýklamalarý yer alýyordu.
Bu siyasetçi, gazeteci ve asker üçlüsünün ayný kültür ve siyasi görüþe mensup olduðu biliniyor. Tesadüf müdür yoksa tevafuk mu orasý meçhul ancak her üçü de kendi mesleðiyle uyumlu olarak ayný hedefe yönelik açýklamalar yaptýlar.
Baþörtüsü darbe ve erken seçim söylemlerine AK Parti’nin hassasiyet göstermesi ve tepki vermesi normaldir.
Çünkü baþörtüsü ve darbe AK Parti’nin geçen 18 yýl içinde meþgul olduðu/edildiði iki önemli konudur. Buna bir de muhalefetin sýk sýk erken seçim talebinin üzerine Baþbuð’un “Erken seçim ilan edilseydi 27 Mayýs darbesi olmazdý.” açýklamalarý eklenince ister istemez AK Parti erken seçim ilan etmezse darbe gelebilir yorumlarý yapýlmaya baþladý.
AK Parti 2003’ta Balyoz, Eldiven benzeri darbe hazýrlýklarýyla tehdit edildi; 2007’te ordu açýktan muhtýra verdi; 2008’de kapatma davasýna, 2013’te 17/25 Aralýk yargý darbesi ve 2016 15 Temmuz’unda kanlý darbe teþebbüslerine maruz kaldý. Þükür ki hepsine karþý dik durarak milletin verdiði yetkiyi darbecilere teslim etmedi.
Özetle, erken seçim tartýþmalarýnýn yaþandýðý bir ortamda, eski bir genelkurmay baþkanýnýn ne maksatla söylerse söylesin, erken seçim kararý alýnmazsa darbe olur yorumuna sebep olacak açýklamasýna, 18 yýl sürekli darbe tehdidine maruz kalmýþ bir iktidarýn tepki göstermesi yerindedir, isabetlidir, doðrudur, doðaldýr, hakkýdýr.
Hem ortaya pimi çekilmiþ bir bomba býrakýp hem de iktidarýn tepkisini eleþtirmek sorumsuzluktur, iz’ansýzlýktýr, þýmarýklýktýr, ukalalýktýr ve hadsizliktir.
Darbelerle boðuþarak bugüne gelmiþ bir iktidar için darbe kelimesinin þakasý bile kaldýrýlamaz, hesabý sorulur.
Sorulmalýdýr da.
Türkiye artýk eski Türkiye deðil, yeni Türkiye milli iradenin egemen olduðu Türkiye’dir.
ABD’ye de AB’ye de kimse bel baðlamasýn, artýk onlar da eski ABD ve AB deðiller.
Ayrýca onlarýn da çekindiði ‘nasýl indiririz’ diye kara kara düþündüðü bir cumhurbaþkaný var bu ülkede.
Kýymetini bilelim.