Kýrým’ýn Rusya tarafýndan ilhakýndan sonra Tatarlarýn kaderi, Türkiye’nin gündeminde esas konulardan biri olarak yer aldý. Rusya; Tatarlara, tüm haklarýnýn verileceðinin sözünü verdi. Aslýnda verilen sözün bir kýsmý tutuldu. Kýrým’da esas unsur olarak tarihi misyonu olan Kýrým Türklerinin kaderi, sadece Kýrým için deðil bölgedeki dengeler için de önem arz etmektedir.
Rusya verdiði sözleri tutarak bir takým haklarýn verilmesini temin edebildi. Ama bu tam olarak Kýrým Türklerinin isteðini ifade etmiyor olmasý aþikârdýr.
Ukrayna içerisinde yer aldýðý dönemlerde de, Kýrým Tatarlarýnýn haklarý kendilerine verilmedi. Sanki Kýrým Türklerinin kaderi; göz ardý edilme, haklarýnýn yok sayýlmasý noktasýnda olumsuzluklarla zengin oldu.
Evet, Stalin döneminde Kýrým Türkleri, dönemin acýmasýz zulmüne maruz kaldý. Öldürüldü, idam edildi ve yerlerinden mecburen göçe zorlandý. Ýþin garip tarafý odur ki, Stalin sonrasý, O’nun yaptýðý bir takým zulümler itiraf edildi. Yapýlan haksýzlýklarý devlet giderme yolunda çabalar harcadý lakin bu çabalardan Türklerin payýna düþen bir þey olmadý.
Yani Stalin döneminde olduðu gibi Stalin sonrasý da Kýrým Türkleri, haklardan yoksun olarak yaþadý. Ukrayna topraklarýna katýldýktan sonra da Kýrým Tatarlarýnýn sýradan ihtiyaçlarý ve istekleri önem arz etmedi. Haksýz, hukuksuz yaþamak, sanki bir kader oldu. Lakin Ukrayna; Tatarlarýn göç edilmesine zemin oluþturmadý. Haklar tanýnmasa da, oradan göç edilmesi için politikalar üretilmedi.
Kýrým Türklerinin lideri Mustafa Cemiloðlu (Mustafa Abdülcemil Kýrýmoðlu) ýsrarla bir hususa deðinmektedir. “Kýrým’dan Türklerin göçü söz konusudur ve Tatarlar tasfiyeleri dikkate almadan, kendi tarihi topraklarýný, vatanlarýný terk etme yolunu seçmiþler. Bu konu, üzerinde durulmasý en önemli durumdur.”
Kýrým’daki Türk varlýðý sýfýrlanýrsa, sadece Tatarlar için deðil, bölge için denge anlayýþý yok edilecektir. Görünen odur ki; Kýrým içerisinde gözden, gönülden uzak politikalar üretiliyor. Kýrým’daki Türklerin gönlünü kazanmanýn zaman alacaðýný anlamakta olan Rusya, bir taraftan da yerel diðer unsurlarýn dolaylý baskýlarýyla, Tatarlarýn kendi istekleriyle oralarý terk ettiði görüntüsünü vermek niyetinde. Çarlýk Rusya’sýnda olduðu gibi Tatarlarla anlaþmak, onlarý ikna etmek merkez için hem meþakkatli, hem de þimdiki durumda zaman kaybý olarak görülebilir. Diðer taraftan da Kýrým’daki Türklerin bu konuda duruþu da önemlidir. Vataný terk etmek, Türksüz Kýrým oluþturmak bu gün belki deðil ama bir gün geldiðinde ne kadar acý bir dram olarak önümüze çýkacaðýný anlamak ve anlatmak þarttýr. Mustafa Bey diyor ki; insanlar tasfiyeleri dinlemiyor. Oysa ben; ölümüne savaþan Mustafa Cemiloðlu (Mustafa Abdülcemil Kýrýmoðlu)’ndan bu kelimelerin yerine, ölümüne mücadele ruhunu görmeye alýþmýþtým. Eðer Mustafa Bey ýsrarla bu hususa deðiniyorsa demek ki, mesele vahim noktaya varmýþtýr...
Kýrým’ýn ne anlama geldiðini, orada yaþayan Müslüman Türk unsurunun ne denli hayati önemi olduðunu idrak edenler muhakkak ki vardýr.
Türkiye’nin bu duruma el atmasý, meseleye farklý yönden bakmasý þart olmuþtur. Sivil toplum kuruluþlarý ve medyanýn üzerine düþenleri tekrar tekrar dile getirmek þart olmuþtur. Bu durumun hayati anlam ifade ettiðini, yeniden anlatmakta yarar vardýr.
Bu meseleye Azerbaycan ve Kazakistan’ýn da farklý yöntemlerle el atmasý gerekiyor. Ýstanbul’da, Moskova’da zengin Müslüman Türk iþadamlarýnýn da bu konuda meseleye misyon olarak bakmasý lazým. Sadece 3 - 5 magazinsel projeler deðil, derin ve kalýcý projeler üretilmelidir ve iþadamlarý, hele hele vatan millet anlayýþýný idrak edenler bu durumda farklý duruþ sergilemelidir. Bu mal, bu mülk kalýcý deðil. Bu dünya ne hakanlar, ne sultanlar, ne hünkârlar gördü. Hiç kimse gücünü ve zenginliðini kendisiyle götüremedi. O zenginlikler; eðer sadece mideye, þöhrete hizmet ediyorsa, onun þeytana hizmetten baþka yükü yoktur. Mefkûreye, Allah rýzasý için yola hizmet eden mal ve zenginlik ise o zengini Allah katýnda zengin kýlar. Sözüm daha ziyade coðrafyamýzýn Türk kimlikli Müslüman zenginlerinedir. Elinde parasal olarak gücü olup, davayý görmezden gelen veya idrak edemeyenleredir. Ýstanbul’da, Moskova’da, Bakü’de Grozni’de, Antalya’da, Astana’da gösteriþli hayat sürmek size bir anlam katmaz. Olsa olsa sizin zengin olarak isimlendirilmenize hizmet eder. Anlam için anlamlý hayat yaþamak lazým. Anlam para deðil, anlam mefkûredir, davadýr... Bu seferlik isimlerini yazmayým. Belki kendilerini aynada görebilirler diye...
Bu durum sadece devletlerin deðil, tamamen bireylerin, idrak eden insanlarýn da meselesi olmuþtur. Kazakistan, Azerbaycan baþta olmak üzere Orta Asya ve Rusya içerisindeki Çeçenistan, Tataristan gibi Müslüman topluluklar ve yöneticileri, dolaylý yoldan bu duruma el atmak durumunda. Kýrým’da var olmak, oradaki Tatarlarý savunmak, yaþamalarý için hayat þartlarýnýn normale dönmesinde boy göstermek, milli bir mesele olmuþtur.