Tatil Valizoğlu

Hey gidi günler hey. Her şey çok güzel olacaktı, heyecanları tavandan sekiyor, umutlarına diyecek yoktu. Şapkadan çıkardıklarını zannettikleri tavşanın güneş e/kremi olduğunu anlayınca iş işten, düş düşten geçmişti. Keşke biz yazdıklarımızdan utansaydık da İstanbul bunları yaşamasaydı.

Tatil Valizoğlu ilk kürsüye çıktığında, gömleğini dirseklerine kadar sıyırınca çığlıklar kopmuş, düdüklü tencereler patlamış havai fişekler işinden olmuştu. O derece bir karnaval havası. Gömleğin kolları dirsekte, ayaklar tümsekte kaldı.

31 Martta yerel seçime gideceğiz lakin havada sadece düğünden firar etmiş sönmüş bir sünnet balonu var. Niteliksiz bir sessizlik. Kazanın doğurduğuna inanan nüktedan kitle kazanı kalaylama yarışına girdi. Yalanları göle çalıp "Ya Tutarsa" diyen Cezbettin hoca da bir sahil kasabasında şehrin gurultusundan uzak yaşayacağı, butik oteller bakıyordu.

Bulut vardı lakin yağmur yoktu öyle düşünün canlarım. Fazıl Say'ı bir oy fazla sayan Valizoğlu, onun da pişman olduğunu duyunca piyanonun üzerine yeşil başlı bir mezarlık ibriği kondurdu.

İstanbul depresyondaydı yataktan çıkmıyordu. Eski günlerini özlüyor ne kadar da genç ve güzelmişim diyerek hayıflanıyordu.

Anketler üçe ayrılıyor ikiye katlanıyordu. Anket, Dank et, Zanket. Noktalar virgüllere depar atıyordu. Her şey çok güzel olacaklardan, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaklara varmamıza iki durak kalmıştı.

Valizoğlu var gücüyle ekranlara çıkıyor yok gücüyle tökezliyordu. Bir şey vardı acaba neydi. Kekremsi ya da ekremsi bir tat ama herkes toktu. En son Halk TV'ye çıkıp eski mavallarımı bir sudan geçirir satarım edasıyla bir cümle daha kondurdu. Ve fil, züccaciye dükkânını devren satın almıştı.

İsmail ufakkaya sordu. Birgün gazetesinde bir analiz okudum. Sanılanın aksine AK Parti'ye oy verenler emekliler değil kadınlar. Ne düşünüyorsunuz falan? Valizoğlu cevap verdi "Ev kadınları oy veriyor, kadınlar statüsünde demeyelim".

Haydaa. Feminizmin kadınları sanırım buzluğa bezelye atmak, salça yapmakla meşgul. Hiç ses yok. Ev kadınları kadın değilse, sen de belediye başkanı statüsünde olmayan ev erkeğisin mi diyelim. Bu cümleyi kurmak için korteksi hamaktan kaldırmış olmalı. Bu büyük bir aşağılamanın herkes sağırı oldu lakin hakikatin gözü keskin, kulağı ayna. Ev kadınları diyerek kadını nerede konumlandırdığı gerçeği, çağdaşik ve demokrat mavallarıyla tenakuzu endam ediyor.

Valizoğlu'nun kafasında gezen tilkiler, gezen tavukları yemeye başladığına göre şarj % 1. Batarya yangınları...

Ev kadınları senden daha çok çalışıyor Valizoğlu. Belediyeyi bir gün teslim et kimin kadın statüsünde olduğunu kimin adam statüsünde olmadığını anlarsın..

Eyvallah...