Avrupa’dakiTürk düþmanlýðý ve Ýslamafobia’nýn son yýllarda týrmanýþa geçtiði malum. Müslümanlara ve mekânlarýna yönelik þiddet ve nefret eylemlerini resmi makamlar münferit eylemler olarak gösteriyordu.
Fakat referandum etkinlikleri sebebiyle Türk düþmanlýðý resmi hüviyete büründü.
Bu resmi tavýr Hollanda baþbakanýnýn Avrupa genelinde Türklere faaliyet yasaðý getirilmesi ve Avusturya baþbakanýnýn, Türkiye ile AB müzakerelerinin durdurulmasýný teklif edecek derecede ileri boyutlara vardý.
***
Türkiye veya iktidar aleyhinefaaliyet gösteren Türk kökenli politikacý, sivil toplumcular hatta müseccel teröristler ayný tepki ile karþýlaþmýyorlar aksine destek görüyorlar.
Dolayýsýyla batýnýn bu tavrýný aslýnda Türkiye’deki iktidarýn özellikle Erdoðan’ýn muhafazakar/dindar kimliðine karþý alýnan bir tavýr olarak okumak gerekir.
Avrupa hala Türkiye’yi eski Türkiye zannedip iç iþlerine karýþma hakký bulunduðunu zannetme aymazlýðýný devam ettiriyor.
***
Son aymazlýk Avrupa Komisyonu'ndan geldi.
Avrupa Komisyonu'nunanayasa hukukçularýndan oluþan Venedik Komisyonu da bu koroya katýldý.
Türkiye'deki anayasa deðiþikliðiyle ilgili "Deðiþiklik, geriye doðru atýlmýþ tehlikeli bir adým" açýklamasý yaparak hayýr cephesine destek verme telaþý içine girdi.
***
BM Ýnsan Haklarý Komisyonu’nuntam da referandum arifesinde yayýnladýðý rapor ise tüy dikti desek yeridir.
2015 Temmuz’u ile 2016Temmuz’u arasýndaGüneydoðu illerindeki hak ihlallerini ele alýrken komisyon doðrudan iktidarý suçluyor.
Ýki bin kiþinin öldüðünü 500 bin kiþinin yerinden edildiðini açýklarken tek sorumlu iktidarmýþ gibi bir dil kullanmýþ!
***
Terör örgütünün güneydoðu illerinde Kobani örneðini hayata geçirmek ve otonom bölgeler ilan etmek için giriþtiði iþgal hareketini görmezden gelmiþ.
Tek taraflý hazýrlanmýþ bu rapor ile BM Türkiye’nin bir bölümünün silahlý bir terör örgütü tarafýndan iþgal edilmesini normal, güvenlik güçlerinin bu iþgale karþý yasal tavýrlarýný ise hak ihlali olarak deðerlendirmiþ.
Vatandaþýn can güvenliðin temin için konulan sokaða çýkma yasaðýný da ölüm kayýp ve iþkence gibi ihlallerin sebebi olarak göstermiþ.
Ýktidarýn Kürtlerin haklarýný ihlal ettiðini iddia etmiþ.
***
Batýnýn ve Türkiye karþýtý Arap basýnýnýnen bariz yalaný Türkiye’nin Kürtlere hayat hakký tanýmadýðý iddiasýdýr.
Hepsi çok iyi biliyor ki Türkiye Kürtlere karþý deðil teröristlere karþý savaþýyor. Terörle savaþýrken de teröristin etnik kökenine deðil eylemine bakýyor.
PKK terör örgütüyle savaþtýðý gibi mensuplarýnýn çoðu Türk kökenli olan FETÖ ile de her kökenden mensubu bulunanDAÝÞ ile de mücadele ediyor, savaþýyor.
Yani tavýr Kürde yahut bir baþka etnik kökene deðil teröredir.
Ama Türkiye muhalifleri terörle mücadeleyi dünya kamuoyuna Kürtlerin hukuku ihlal ediliyor þeklinde sunuyor.
***
Göreceksiniz, bu propagandanýn referandum öncesi artýþ göstermesinden medet uman iktidarýn yerli ve yabancý muhalifleri 17 Nisan sabahý güneydoðudan referanduma çýkacak evet oylarýnýn oranýyla þaþkýna dönecekler.
Çünkü yürütülen etkili terörle mücadele sonrasý artýk bölge halkýnýn üzerindenörgüt baskýsý kalktýðý için seçmen özgürce oy kullanacak.
Kimin hak ihlali yaptýðýný kimin hizmet ettiðini bölge halký çok net bir þekilde gördü. Oyunu da öyle kullanacak bunu batýda görecek!
Fazla deðil 35 gün kaldý!