Tayyar Altıkulaç mı dediniz?!

Ramazan ayında fırsat buldukça dinle diyanetle ilgili yazılar yazdım. Bugün de dini cemaatlerin pek de hoşlandığı söylenemeyecek olan eski Diyanet İşleri Başkanlarından (DİB) biriyle ilgili yazmak istiyorum. 

Türkiye Diyanet Vakfı’nın 1410 sayfalık üç cilt halinde yayınladığı ‘Zorlukları Aşarken’ isimli hatıratın sahibi Tayyar Altıkulaç’tan bahsedeceğim.

Kitabı geçen hafta içinde ancak bitirebildim.

***

Temmuz 1971 yılında dönemin başkanı Lütfü Doğan (Daha sonra MSP’den senatör olan) hocanın teklifiyle başkan yardımcılığına, 1978 yılında da başkanlığa atanmış,  Diyanette 15 yıl hizmet ettikten sonra 1986’da kendi isteğiyle(!) emekli olmuş.

Yetmişli yıllar bizim de fırtınalı gençlik yıllarımız. Sağ sol çatışmasının zirvede olduğu dönem. Dindar gençliğin MTTB ve Akıncılar’da fikri,  MSP’de siyasi çalışmalar yaptığı dönem.

İtiraf emeliyim ki o dönemde dindar gençliğin Tayyar Bey hakkındaki düşüncesi çok olumlu sayılmazdı.

Bu kanaatin oluşmasında Tayyar Bey’in Erbakan hocayla anlaşamamış olmasının etkisi büyüktür.

Kitabında bu anlaşmazlığı da uzun uzun anlatıyor Tayyar Bey.

***

Genel kanaat dindarlara pek hayat hakkı tanımayan resmi ideolojinin, Tayyar Bey’i DİB’de kullandığı şeklindeydi.

Bu kanaatin oluşmasında en büyük sorumluluk da bizzat kendisindeydi. Çünkü işine öyle yoğunlaşmış ki kendini ve yaptıklarını anlatmaya hiç mi hiç vakit ayırmamış. Bunu kendisi de kitabında itiraf ediyor. Başkanlığı döneminde bile basın müşaviri istihdam etmemiş!

Tabii icraatlarını açıklamayınca, bir de kimi art niyetli personelin olumsuz tutumları ve cemaatlerin tavırları devreye girince, Tayyar Bey hakkındaki olumsuz bir kanaat şekillenmiş oluyor!

***

Kendisini yakından tanıdığınızda bir de hatıratını okuduğunuzda o kanaatin ne kadar yanlış olduğunu anlıyorsunuz.

1987 yılından beri günlük ve haftalık olarak yazılar yazıyorum. Ben siyasiler hariç şahıslar hakkında aleyhte yazı yazarken genelde isim vermem. Tayyar Bey hakkında benim kanaatim de çok olumlu sayılmazdı ama aleyhinde yazı yazdığımı hatırlamıyorum.

Kanaatimiz olumlu olamazdı çünkü bizler MTTB ve MSP çevresinde yetişmiş gençlerdik. Tayyar beyin bu çevre ile ilişki kuracak ne vakti ne de imkanı vardı. Ayrıca Erbakan hoca ile anlaşamayan biri hakkında olumsuz olmasak bile mesafeli olmamız normaldi.

***

Kendisini 2002-2007 yılları arasında 22. Dönemde milletvekili olarak görev yaptığım süre içinde yakından tanıma fırsatı buldum ve kanaatim değişti. Dürüstlüğünü, adaletini, ciddiyetini, çalışmalarındaki itinayı ve kişiliğindeki kaliteyi gördüm ve saygım arttı. Hem milletvekilliğim döneminde kedisinden istifade ettim, hem de vekillik bittikten sonra başkalarının da istifade etmesi için gayret sarf ettim.

Mesela Sibel Eraslan Hanım ile birlikte Hilal TV’de yaptığımız ve 104 bölüm icra ettiğimiz Hâsıl-ı Kelam programına konuk ederek uzun bir söyleşiyle tanınmasına katkıda bulundum. Aynı şekilde Birlik Vakfı’nın haftalık konferanslarına kendisini davet ettim ve orada konuşmasına zemin hazırladım. Yönetim kurulu üyesi olduğum Türk Parlamenterler Birliği İstanbul Şubesi’nin aylık konferanslarına da davet ederek kendisinden istifadeye gayret ettim.

Yarın devam edelim.