Tayyip Erdoðan hakkýnda 3 izlenim:

Çin seyahati öncesi Cumhurbaþkanýmýzla birlikteydik. Geçtiðimiz hafta, gazetemizin atlattýðý bombalý saldýrý sonrasý geçmiþ olsun temennisi baðlamýnda, Ethem Sancak Bey öncülüðünde, yönetici ve yazar arkadaþlarýmýzla sohbet mahiyetine de dönüþen bir görüþme oldu. 

Cumhurbaþkanýmýzý, hukuk fakültesi son sýnýf öðrencisi olduðum günlerden bu yana 27 yýldýr takip eden birisi olarak seyir defterimde býraktýðý son izlenimlerin bir kýsmýný sizlerle paylaþacaðým izninizle. Bu yazýyý kiþisel bir izlenim olduðu kadar ülke ve coðrafyanýn tarihi anlarýna yön veren bir liderin suretinden yansýmalar olarak da okuyabilirsiniz...

KARARLILIK: ‘’Demokratik Açýlým’’, ‘’Milli Birlik ve Kardeþlik Projesi’’, ‘’Çözüm Süreci’’... Bu terkipler, Tayyip Erdoðan’ýn, 2002’den bu yana kullandýðý ifadeler. Yaklaþýk 100 yýllýk zorlu bir klasör olan ‘Kürt Meselesi’nin çözümlenebilmesi için ifade edilmiþ deðiþik evreleri iþaret ediyor. Erdoðan’ýn, en baþýndan beri risk alarak ortaya koyduðu bu siyasi söyleminde oldukça kararlý olduðunu söylemeliyim... Toplumsal barýþ dediðimiz olgu, geniþ bir ailenin yaþadýðý çok odalý bir evi andýrýyor. Zikrettiði bu 3 aþamayý da ayný evin ihtiyaca ve zamanlamaya göre kullanýlan birbirine geçiþli odalarý gibi gördüðünü fark ettim. Milli Birlik ve Kardeþlik vurgusu yaptý sýk sýk. Çözüm Süreci odasýný kapatmýþ diyemem. Lakin verilmiþ tüm sözlere raðmen son bir yýldýr artan terör ve þiddet olaylarý çerçevesinde, ‘’millet olmak’’ vurgusunu yoðunlaþtýran edasý dikkat çekiciydi. Millet olmak, deðiþik etnik, inanç, kuþak aidiyetlerini de kuþatan en üst çatý onun retoriðinde. ‘’Türkiye’’ ve ‘’memleket’’ vurgusu çok barizdi, 27 yýldýr seyrediyorum O’nu ve bu son görüþmedeki kadar ‘’Türkiye’’cilik kararlýlýðýnda görmediðimi söylemeliyim kendisini. Bir parti lideri veya takým kaptaný gibi deðildi konuþmalarý. Parti kimliðini çok aþmýþ, doygun ve milli sorumluluk sahibi bir söylem ve suretti tanýk olduðum. Samimi ve berraktý. Bir ‘’aile reisi’’ni dinler gibiydim o toplantýda.  Kimseyi dýþarýda býrakmayacak, tüm vatandaþlarýný ailesinden bir fert olarak gören bir ‘’baba’’ sorumluluðu hakimdi sesindeki týnýya... ‘’Kendinden emin’’ genel bir laf. Daha çok, ‘’yaptýklarýndan’’ emin... Ama öte yandan yapýlacak yeni hizmetlere ve imkanlara da fevkalade açýk. Sürekli not alýyor, önemsediði konularda muhatabýna sorular soruyor. Bu baðlamda duraðan veya atýl bir mahiyeti de yok onun kararlýlýðýnýn. Evet otoriter. Mükemmelci. Kendi çalýþkanlýðýný, ani çýkan olaylara yönelik adaptasyonunu ve hýzýný çevresinden de bekliyor. Toplumsal barýþ, insan haklarý ve vatandaþlýk talepleri konusunda devrim mahiyetinde radikal dönüþümlere imza atmýþ bir lider olarakmütevazi ve sabýrlý. Devraldýðý ‘’olaðanüstü hal Türkiye’sini’’ daha iktidarýnýn ilk günlerinde kaldýrarak, ‘’normal þartlar Türkiye’sini’’ kurmuþ bir lidere ‘’90’lara mý dönüyoruz’’ diyenler var. Köy yakmalar, faili meçhuller, asit kuyularý, iþkenceler bitti oysa. Kimlik no’suyla ücretsiz hizmet gördüðümüz hastaneler, tek koltuðu boþ uçmayan Hakkari, Van, Aðrý uçaklarýyla... Hangi 90’lar? Müsebbibi olmadýðý halde 100 yýllýk hiçleþtirmeyi, ret, inkar, imha üzerinden kurgulanmýþ yabancýlaþmayý bitirmek adýna, ‘’helalleþmeye geldim’’ diyen birisi... Ve tüm bu devasa toplumsal barýþ ve hizmet çabasýnýn, terör ve vahþet aracýlýðýyla yýkýma uðratýlma tehlikesiyle yüzyüze bir lider... Bunca aðýr yükün altýnda kararlýlýðý ‘’millet’’ olan bir adamý dinledim...

KEDER: Neþelendiði anlar da oldu. Yakup Köse’yi sað salim yanýmýzda görünce, eþini çocuklarýný sordu. Bildim bileli çok ölçülü yemek yer ve az uyur, lakin çevresindekilere ikram konusunda titizdir. Ahmet Çamlý’yla 80 öncesi yaþadýklarý bir gözaltý hatýrasýný anlattý. Ahmet 13-14 yaþlarýndaymýþ, Gençlik Kollarý Baþkanýyken bir cenaze merasimi sonrasýnda kýsa süreli olarak ‘’içeride’’ kalmýþlar. Mehmet Güney ile birleþtirdikleri ranzada, ortalarýnda yatmýþ Ahmet. Annesi Sabahat Ablayý sordu, þifa diledi. Beni toplantýya 1000 km öteden taþýyan eski arkadaþýna teþekkür etti, Erzincan’ý, Bingöl’ü, Tunceli’yi gençliði, hizmetlerin ulaþýp ulaþmadýðýný sordu. Eski arkadaþlarýný çok özlediðini gördüm her nedense. Çok þahsi bir izlenim; ama bu kadar popüler ve çevresi bu kadar kalabalýkken bile ben, O’nun derin bir yalnýzlýðý da yaþadýðýný seziyorum. ‘’Uhud Sendromu’’na dikkat çekti. Dünyevi telaþelere kapýlýp ‘’tepe’’yi terketmemek gerektiðine. Dünya ve ahiret kapýlarý birbirine açýk, dünyada çok þey görüp geçirmiþ hikmet sahibi bir ‘’Dede Korkut’’ misaliydi hali tavýrlarý... Bildim bileli namazýný vaktinde kýlar ve bunu dünyayý durdurarak yapmaz, gider kýlar gelir, yine öyle yaptý. Ona son bir dua hakký verilse; Ýslam’ýn izzeti, Müslümanlarýn maðfireti, insanlýðýn hidayeti için olurdu sanýrým. Öfkeliyken baþýnda kavak yelleri eser lakin... Beddua veya lanet ettiðine bir kere bile þahit deðilim. ‘’Ya Zel Celali vel Ýkram’’ isminin yeryüzünde tecelli ediþine þahit olduðunuz vakidir. Onun halinde, hem celal ve güç, hem de muhatabýný kollayýp ikram eden bir latife seziyor insan.

KADER: Ülkemiz ve coðrafyamýz yeni bir eþikte... Bu zorlu zamaný daðýnýk ve birbirine düþmüþ uðultularla heba etmeden ‘’millet’’ olarak sabýrla aþmamýz gerektiði hikmetini okudum O’nun suretinde ve ifadelerinde... Kesretten Vahdete, Vahdetten Kesrete açýlan bir kaderdir bu.

Seyir defterimi þimdilik kapatýrken: Önce diðerleriyle yarýþan zaptedilmez bir küheylan resmi düþüyor zihnime. Sonra kendisiyle yarýþan... Ardýndansa yolun ve rüzgarýn kendisi olmuþ bir küheylan...