Böyle bir tartýþmaya gireceðim, hayatta, aklýmýn köþesinden geçmezdi. Hikmet-i Hüda! Demek ki girilebiliyormuþ.
Allahu teala, insanlarý nasýl evirip çeviriyor? Nasýl þekilden þekile sokuyor.
T.C. sevimsiz bir þeydi. Bunu herkes bilmez.
‘Türkiye’ demeyi yüksünenler tercih ederdi daha çok. Bilhassa solcular. Bizimkiler de yapardý bunu. Çok iyi hatýrlýyorum.
Ýki türlü söylenirdi T.C... Birisi ‘Tee-Cee’ diye her iki harf birer elif miktarý çekilerek. Öteki kýsa. ‘Te-ce’, diye söyleniyordu.
Anlaþýlacaðý gibi, ‘Kürt arkadaþ’lar kýsaltýyordu, ‘Türk arkadaþ’lar azýcýk uzatýyordu. Herkes kendi þivesine uygun bir þekilde söylüyor, ne var bunda?
Hiçbir þey yok. T.C’ye izafe edilen sevimsizlik bununla ilgili deðil. Biraz sonra anlaþýlacak.
Devrimciydik. Hepimiz. Solcumuz da devrimciydi, saðcýmýz da, ‘Ýslamcýmýz’ da... (Saðcýmýz demesem olmaz mý? Saðcýlar devrimci olmaz pek. Ama Ülkücüler, devrimi telaffuz etmeseler de, tasavvurlarý bir devrimi içeriyordu. Milli bir devrim diyelim.)
Devlet, sevimsizdi. Daha doðrusu, ‘ülkemiz güzel’di, ama devletimiz ‘güzel deðil’di. Onun için, kimse, ‘bu devlet’i benimsemezdi. Ýþimiz gücümüz devletin dedikodusunu yapmaktý. ‘Devlet þunu yapýyor, yapmamasý lazým. Bu nasýl devlet’ falan.
Hani bir kýsým liberaller ve liberalleri taklit etmeye çalýþan bazý ‘Ýslamcý’lar, ‘Bu ülke þöyle, bu ülke böyle’ diye ‘ülke’den dert yanarlar ya. ‘Burasý ne biçim ülke’, ‘Bu ülke adam olmaz’ cinsinden laflar. Onun bir benzeri.
Bizim kuþak, ‘ülke’ye laf söylemeyi pek sevmezdi de, ‘devlet’e veryansýn ederdi.
Buna ben de dahilim elbette. Yani ‘ülke’ye toz kondurmayanlara. Yalnýz, þuna dahil deðilim. Ben, konuþurken, eleþtirirken, T.C. kýsaltmasýný kullanmayý sevmezdim pek. Normal, ‘rejim, devlet, sistem’ gibi kelimeler kafi geliyordu.
Çünkü, severdik ‘ülke’yi. Kýyamazdýk. ‘Türkiye’ deyip hýrpalayamazdýk. Yabancýlaþtýrmamýz lazýmdý.
Zannediyorum, Türkiye’yi T.C. deyip kýsaltmak, bir yabancýlaþtýrma yöntemiydi.
‘Türkiye, halký sömürüyor’ uygun düþmüyordu, ama ‘T.C. halký sömürüyor’ denilebiliyordu. Bilmem anlatabiliyor muyum?
(Bunun tersi de vardý. Bazý Müslüman muhitler, ‘Devlet’e bir þey dememek lazým, yanlýþlýðý yapan insanlar. Devlet ebet-müddettir. Milletin bir organizasyonudur. Devleti böyle kullananlara kýzmak lazým’ diye düþünüyordu. Eh, bu da deðiþik bir usuldü ve hayli yaygýndý.)
Vaziyet buydu. Bazý solcular ve bazý Ýslamcýlar, T.C. kýsaltmasýna negatif bir anlam yükleyip, bol miktarda kullanýyordu. ‘T.C’nin imajý iyi deðildi.
T.C. denilince, insanlarýn aklýna Kenan Evren’in suratý geliyordu diyeyim de, siz anlayýn.
Tabii ki Kenan Evren’in de ayrý bir yeri var, bu mevzuun içinde.
Þimdi T.C. gürültüsü çýkardýklarýna bakmayýn, çakma solcularýn. 80’lerde deðiþik bir T.C. mevzuu çýkmýþtý.
Cuntacýlar, bilmiyorum, belki bir sýkýyönetim bildirisinde, belki Evren’in konuþmasýnda veya iç güvenlik yazýþmalarýnda, ‘T.C.’ diyenleri eleþtirmiþti.
‘Türkiye demiyorlar, T.C. diyorlar’ diye ya yazmýþlardý, ya konuþmuþlardý.
Birisi, Saðlýk Bakanlýðý’nýn alt birimlerinden birinin tabelasýndan T.C. kýsaltmasýný kaldýrmýþ. Yani, yeni tabela yazdýrmýþ, yeni tabelaya T.C. kýsaltmasýný koymamýþ.
Harf tasarrufu yapmak için mi acaba? Bazen bizim grafikerler yapar, mesela ‘armut’ yazýlmýþ, ‘mutlu’ ile deðiþecek. Baþ taraftaki ‘ar’ý siler. Armut’un ‘mut’unu orada býrakýr, sonuna ‘lu’ ekler. Olur mutlu. Sanki silse, yeniden yazsa, zarara girecek. Üç tane harf adamý batýracak!
Ya da bazen biz yaparýz. Cümle satýra sýðmýyor, iki harf fazla geliyor. Hadi at iki harfi. Tabelacý böyle mi yaptý acaba?
Bence lüzumsuz hareket. Kim yaptýysa.
Yazýnca ne kaybedersin, yazmayýnca ne kazanýrsýn?
Tabelanýn deðiþmesinden sonra çýkan vaveyla da bir baþka boþ iþ.
Boþ iþ ama, malzeme. Adamlar buldu malzemeyi kullandý.
Neyse, Saðlýk Bakanlýðý durumu tashih etti de, tartýþmaya mahal kalmadý.
Tartýþasý olan tartýþýyor yine. Allah kolaylýk versin. Allah, baþka dert vermesin.
Kelamýn ahiri þudur: Türkiye Cumhuriyeti’nin adý, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bizim ‘Türkiyemiz’ de güzeldir, ‘Cumhur’umuz da.