TC Yýlmaz nasýl bidon kafa oldu?

Söylemesi ayýptýr, “yayýn dünyasýný” yakýndan izlerim... Kim ne yazmýþ, hangi kitaplarýn tekrar basýmý yapýlmýþ, “yeni sezonda” hangi yazarlardan hangi kitaplarý okuyacaðýz, bilirim... 

Daha doðrusu, izlemeye çalýþýrým. 

Þu sýralarda “Atatürk biyografisi” salgýný var. 

Buna “salgýn” dememin sebebi, çok sayýda biyografi ve hatýra kitabýnýn yayýnlanmýþ olmasý... 

Belki yazarlar (ve yayýncýlar) konjonktürün de buna uygun olduðunu düþünmüþlerdir. 

Mümkündür. 

Ýpek Çalýþlar’ýn “Mustafa Kemal Atatürk, Mücadelesi ve Özel Hayatý” kitabý çýkýnca, “okunabilecek bir biyografi” diye düþünmüþtüm. 

Kitap, “Mustafa Kemal’i hiç bu kadar yakýndan tanýmadýnýz” sloganýyla piyasaya sürüldü. 

Bence etkili de oldu. 

Etkili olduðu için, kýsa sürede yeni baskýlar yaptý. 

Çalýþlar “bilmediðimiz Atatürk’ü anlatmak” amacýyla bu kitaba kalkýþtýðýný söylüyor ama bana “aþýrý” bir iddia gibi geldi. 

Bilmediðimiz nesi var ki Atatürk’ün? 

Her þeyini (çocukluðunu, gençliðini, askerlik hayatýný, birinci dünya savaþý ve milli mücadeledeki rolünü, evliliðini, annesiyle gerilimli iliþkilerini, hangi müziði dinlediðini, ne yiyip içtiðini, hobisini, fobisini, her þeyini) biliyoruz. 

Bilmediðimiz bazý yönlerini (daha doðrusu, az bildiðimiz bir dönemini) Alev Coþkun yazmýþtý. Atatürk’ün, Samsun’a çýkmadan önceki altý ayýný anlatýyordu... Atatürk’e neredeyse “hikmetsiz” adým attýrmýyordu, hikmetsiz söz söyletmiyordu ama yine de öðretici bir kitaptý. 

Ýpek Çalýþlar’ýnki, “öðretici” olmasa da, “temiz” sayýlabilecek bir çalýþma... 

Daha önce “Latife Haným” ve “Halide Edib”i yazmýþtý. 

Baþarýlý da olmuþtu. 

Baþarýsýný (özellikle anlatýmdaki baþarýsýný) devam ettiriyor. 

Ýpek Çalýþlar yazar da, bizim TC Yýlmaz Özdil geri kalýr mý? 

Hemen bir “Atatürk” kitabý yetiþtirdi ve rafa dizdirdi. 

TC Yýlmaz da “bilmediðimiz” Atatürk’ü anlatýyormuþ. 

Daha doðrusu, ilk kez karþýlaþacaðýmýz ve okuduðumuzda bizleri “þaþýrtacak” bir Atatürk portresi sunuyormuþ. 

Ýddia kendisine ait... 

TC Yýlmaz’ýn bilip de, bizlerin (en azýndan “yakýn tarihimizin” bir veçhesiyle ilgilenenlerin) bilmediði ne olabilir ki? 

Kitabýný yazarken el deðmemiþ bilgilere mi ulaþtý? Yeni belgeler mi ortaya çýkardý? Osmanlýca bilmeden Osmanlýca yazýlmýþ kriptolarý mý çözdü? Yeni tanýklýklar mý buldu? Günýþýðýna çýkmamýþ hatýratlardan mý yararlandý? Ýstihareye yatýp Atatürk’le mi konuþtu? 

Ne yaptý? 

Bu kadar iyi yazýlmýþ (yerli ve yabancý) Atatürk kitabý varken, biz niye TC Yýlmaz’ýn “gazete fýkrasý” formatýndaki biyografisini okuyacaktýk? TC Yýlmaz bize farklý ne söylüyordu? 

Kitapçýya gittiðimde, Ýpek Çalýþlar’ýn kitabýyla Süleyman Bulut’un “derleme”sini aldým ama TC Yýlmaz’ýn kitabýný es geçtim. 

Ýyi ki de böyle yapmýþým. 

Meðer TC Yýlmaz, Sultan Abdülhamit’in “olmayan” hatýratýndan “Atatürk övgüleri” bulmuþ ve kitabýna koymuþ. 

Hani bu arkadaþlar Sultan Abdülhamit’ten söz ederken “Kýzýl Sultan” ve “Müstebit” tanýmlamalarýný kullanýyordu... 

Bir Müstebite Atatürk övgüsü yaptýrmak yakýþýyor mu? 

Daha doðrusu, Kemalizm’e sýðýyor mu? 

Biraz yukarýda “Sultan Abdülhamit’in olmayan hatýratý” demiþtim ama böyle bir “kitap” var. 

Süleyman Nazif’in yazdýðý söyleniyor. 

Rivayete göre, Süleyman Nazif, “Sultan Abdülhamit hatýralarýný yazsaydý, meselelere böyle bakardý” diyerek, “hatýrat” formatýnda bir imalatta bulunmuþ... Bir uyanýk da onu bulup “Ýþte Sultan Abdülhamit’in hatýratý!” diye yayýnevlerine okutmuþ. 

Dünyadan habersiz sazanlar da (TC Yýlmaz örneðinde olduðu gibi), kalkmýþ, bu bilgilere dayanarak biyografiler kaleme alýyor. 

Bunu da “Bilmediðimiz Atatürk” diye yutturuyor. 

Þimdi gel de “bidon kafa” deme!