Ýyi sýhhatte olsun, “ablanýzýn” partisi “Ýyi Parti” nihayet kuruluþunu tamamladý ve tabela partileri kervanýna katýldý.
Meral Akþener hedef olarak “seçim barajýný yüzde 5’e indireceklerini” söylemeseydi bu yorumu yapmayacaktým. Demek ki ablanýzý þimdiden bir endiþe sardý...
Hayýr yani, “bangýr bangýr iktidara geleceðini” söyleyen bir lider, partisi için tali bir mesele sayýlan seçim barajýný niçin kafaya taksýn?
Ýyi Parti’nin, iktidara geldiðinde bize ne gibi iyiliklerde bulunacaðýný bilmiyoruz; “baþý dik, onurlu bir ülke” vaat ediyorlar, burasýný harfiyen anladýk da, “kötü” olduðunu öne sürdükleri ekonomiyi nasýl ayaða kaldýracaklarýný, iþsizliði nasýl önleyeceklerini, birikmiþ iç ve dýþ meselelerimizi nasýl çözeceklerini bizden gizliyorlar...
Hanýmefendi, bir tarihte, memleketi “yurtta sulh, cihanda sulh” esasýna göre yöneteceklerini söylemiþti...
O tarihi hatýrlatalým: Mayýs 2016...
Bir de iddiada bulunmuþtu: “Bu böyle gitmeyecek... 15 Temmuz’dan sonra iþler deðiþecek... Göreceksiniz, deðiþecek...”
Gördük...
Gerçekten de 15 Temmuz’da iþler “deðiþir gibi” oldu. Bir terörist grup darbeye kalkýþtý.
Darbe baþarýlý olsaydý, iþler “tamamen” deðiþecekti.
Seçimle gelmiþ meþru hükümet gidecek, Fetullah’ýn iþaret ettiði maklubeci bir hükümet kurulacaktý.
Baþýna da, maklube sofralarýnda diz kýrmýþ bir “mutemet” oturtulacaktý.
Ýyi de, bu “olacaklar”ýn Meral Akþener’le alakasý nedir?
Ortada seçim yok, referandum yok, kongre yok, genel baþkan deðiþikliði yok...
Meral Akþener bize ne anlatmaya çalýþýyordu? Ne olacaktý 15 Temmuz’dan sonra? Darbeyi haber vermiyorsa, iþler nasýl ve hangi enstrümanlarla deðiþecekti? Ayrýca “iþ” neydi?
Bu sorularýn cevabýný alamadýk.
Bir “diþi bozkurt” ve “Asena” olarak Meral Akþener, bir dönem, FETÖ’yle iltisaklý yayýn organlarýnýn kadrolu konuðuydu. Sürekli “cemaat aklý”ný haklý gösteren (o dönemki ismiyle cemaat) açýklamalar yapýyordu, iktidara geldiklerinde maðdur polisleri (pis iþlere bulaþmýþ komplocu, kasetçi, darbeci polislerden söz ediyor) serbest býrakacaklarýný söylüyordu ve gözümüzün içine baka baka altýn vuruþu yapýyordu: “Cemaatçi deðilim ama olsam bunu gururla söylerim.”
Hâlâ böyle mi düþünüyor? Bilmek isteriz!
Ýktidara geldiklerinde, gerçekten de, pis iþlere bulaþmýþ polisleri serbest mi býrakacaklar?
Cemaatçi deðil... Anladýk...
Olsa, gerçekten de bunu gururla mý söyler?
Bilmek isteriz!
Özel olarak benim de bilmek istediklerim var:
Memleketi “yurtta sulh” esasýna göre yönetecek Akþener, ne zaman Türkçe öðrenecek?
Hatýrlayacaksýnýz, bazý refiklerimiz, geçen hafta “ÝYÝ Parti”nin bazý yazýþmalarýný dillerine doladýlar. Haklýydýlar. Bu parti ve müntesipleri Türkçe bilmiyordu; ayrý yazýlmasý gereken “de”leri bitiþtiriyordu.
Meral Akþener hanýmefendi, önceki gün, partisini resmen kurup kendisini genel baþkan seçtirdikten sonra Anýtkabir’e gitti, özel deftere “duygu ve düþüncelerini” yazdý. “Çok çalýþacaklarý” konusunda aziz Ata’ya söz verdi. Ama ayrý yazýlmasý gereken “ki”yi bitiþtirdi. (Bkz. “Zaman göstermektedirki...”)
Bu parti, sadece “de”leri deðil, “ki”leri de ayýramýyormuþ.
Özensizlik...
Hem bu kadar basit bir þeyi yapamayacaksýn, hem de Türkiye’nin meselelerine çözüm üretmeye kalkacaksýn...
Öyle bir özensizlik ki, Türk Dil Kurumu “kapatma davasý” açsa yeridir.
Ýstihbar ediyoruz ki, Meral Haným, partinin kurucular kurulu listesine bir denizaltý komandosunu almýþ... Hayýrlý olsun.
Ben olsam “komando” deðil, önce bir “Türkçe hocasý” tutardým!