Tebrikler Montella… Teşekkürler UEFA…

Bunca olandan sonra bu iki başlığın okurda yarattığı şoku görür gibiyim.

Her ikisi de yerden yere vurulurken bu teşekkür, tebrikte neyin nesi dediğinizi duyar gibiyim.

Açıklayacağım.

Malum Star gazetesinde yazı günlerim perşembe ve cuma.

Bu hafta her iki günüde bu konuya ayırdım ve Montella'dan başladım.

Tebrikler Montella...

Kim olduğunu bilmezken bir anda milli takımın başına getirildi.

Eline dünyanın birçok ülkesinde top koşturan çok başarılı ve oldukça genç bir kadro teslim edildi.

Teknik adam olarak yapılacak tek iş saha organizasyonunu doğru yapmak ve bu gençlerin Avrupa Şampiyonluğu Kupasını Türk dünyasına getirmesini sağlamaktı.

İşte o hoca denilen Montella ve teknik heyeti zoru başardı ve turnuvada şampiyon olabilecek takımı ve o takıma inanmış milyonlarca Türk'ü haçlı dünyası ve UEFA ile birlikte şampiyonadan eledi, o canım takımı çırak çıkarıp ülkeye eli boş dönmesini sağladı.

Bu nedenle tebrikler Montella diyoruz zira bu beceriyi(!) benim diyen teknik adam gösteremez.

Peki nasıl başardı.

Elinde çok daha iyisi olmasına rağmen bir yıldır oynamayanı kaleye koyarak, sahadakinden daha iyisini kulübede oturtarak, yanlışı düzelteceğine tribündeki seyirci gibi maçı seyrederek başardı.

Sonra ne mi oldu.

Dümenden ah vah tüh ederek dövündü, sonrasında pişkin pişkin teknik adamım diye caka sattı.

Şaşırdık mı?

Hayır.

Biz yıllardır o kadar çok benzer film gördük ki alışkınız.

Düşündüğünüzde Çıldırmamak Elde Değil...

Yavv yeter, yıllardır milletin aklıyla alay edip duruyorsunuz.

Artık yeter.

Yerlinin dibine kıran girmiş gibi gittiniz Montella denilen bir yabancıyı hem de en önemli yapının başına getirdiniz.

Yav Allah aşkına koca Türkiye'de bu adamın yaptığı teknik adamlığı yapacak bir vatan evladı yok mu?

Dünyanın neresine giderseniz gidin ülkesinde isim yapmış futbolcular, futbolu bıraktıktan sonra kendi ülkelerinde teknik adamlık görevine başlarlar.

Türkiye hariç...

İstisnai bir iki durum hariç bizde bu tür olayları asla göremezsiniz.

Sebep?

Bilinmiyor.

Oysa İstemediğin Kadar Var...

Hatırlayın bu ülkede milyonları ayağa kaldıran, yıllarca bu ülkede top koşturmuş Feyyaz, Rıdvan, Şifo Mehmet, Ogün, Tugay, Tuncay, Nihat...vs. gibi ciddi futbol kariyeri yapmış öylesine futbolcularımız var ki.

Peki ne oldu bu adamlara?

Zamanında Türk futbolunun devleri olan bu ve benzer vatan evlatları sağda solda boştalar, içlerinde şanslı olanlar televizyon kanallarında yorumculuk yapıyorlar.

Bakar mısınız komediye.

Yav bunların hepsi mi hocalık yapacak akla ve yeteneğe sahip değil.

Bunların hepsi mi vasıfsız.

Hoca diye getirdiğiniz Montella sizlerde gördünüz ki tam anlamıyla bir fıssssss.

Eeee! Bu fısfısa verdiğiniz şansı niçin yerli değerlerimize vermiyorsunuz.

Nedir onların suçu?

Yerli diye dışlanan bu insanların tek bir suçu var.

Türk olmaları.

O halde kim bu Türk ve millet düşmanları?

Mutfakta Biri Var...

Hala göremediniz mi...

Evet, mutfakta yıllardır biri var.

İşte o birinin görevi, Türk Milletinin sporda elde edeceği başarıların önünü kesmek ve vatanın bağrından kopma bu değerlerin işbaşına gelmesini engellemek.

Zira Türk olan isimler spordaki yapıyı ele geçirir ve milleti spor üzerinden başarısızlıkla baskılamak için kurgulanmış oyun bozulursa aşağılamak, bölmek, parçalamak gibi tuzaklar yerle bir olur.

O halde bu sektörün kritik noktaları asla başıboş bırakılmamalı.

Acil Acil Acil...

Eğer doğru işler yapılırsa emin olun bu millet bu gençlik tüm spor dallarında madalyaları, kupaları süpürür getirir.

Bu başarıyı elde etmek için acilen yapılması gereken diğer alanlarda olduğu gibi sporda da yerli ve milliye yönelmek.

Bunu yaparsak emin olun sırtımız yere gelmez ortalığı kasar kavururuz. Yok eğer yapmazsak sırtımız yerden kalkmaz.

Örneğin yabancı sayısını en aza indirip Anadolu'da yetenekli çocuklarımıza yönelmezsek başta futbol her spor dalında böylesi daha nice hüsranlar yaşarız.

Trabzon ligde üç büyük efsanesini tamamen yerli kadro kurarak yıktı.

Teknik direktör bile Trabzonluydu.

Trabzon ne zaman yabancı futbolcu işine bulaştı o gün bugündür eski günleri mumla arar oldu.

Hadi FETÖ Dönemi Olsa Anlarım...

Geçtiğimiz gün kötü bir duyum aldım.

Birileri Türk futbolunun dibine dinamit koyacak yeni bir hazırlığın içinde.

O plana göre önümüzdeki sezon ligde on bir yabancı futbolcuyu oynatmak serbest olacakmış.

İnanamadım.

Biz ne anlatıyoruz, el oğlu neyin peşinde.

Bu yapılanda amaç ne? Türk futbolu ne kazanacak anlayan beri gelsin.

O halde kapatın gidelim dükkânı, oturtalım TFF'nin başına da bir Alman'ı, sen sağ ben selamet.

Biz olan biteni engellemeye, ligde oynayan yabancı sayısını azaltmaya çalışırken birileri takımların tamamını yabancı yapmaya çalışıyor.

Akıl alır gibi değil.

Uyanalım...

Akıl almaz diyoruz ama aslında düşünmeyi bilene akıl alıyor.

Bunlar tesadüf mü sorgulayın.

Birileri bu sinsi yollarla sporun herhangi bir dalında alınacak başarıyı, bu başarıyı sevince gurura ve birlikteliğe dönüştürecek ek yumruk olup sevinçten göklere uçan bu milletin birlikteliğini engellemeye mi çalışıyor düşünün.

Tam da burada aklıma milli atletimiz Süreyya Ayhan geldi.

Lütfen Google'dan inceleyin.

Süreyya Ayhan bütün dünyada rüzgârın kızı olarak tanınan dünya çapında geçmediği atlet kırmadığı rekor kalmayan bir kızımızdı.

Başarıları Türk milletine, Türk dünyasına inanılmaz gurur veriyordu ve memleketi Çankırı'da heykeli dikilmişti.

Bu nedenle acilen durdurulması derhal önünün kesilmesi gerekiyordu.

Hemen devreye FETÖ girdi.

Doping var safsatası ile rapor tanzim edildi ve Süreyya Ayhan disiplin kuruluna sevk edildi.

Dünya Atletizm Birliği, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü Süreyya Ayhan'a bir ila iki yıl arası hak mahrumiyeti cezası verdi.

Ancak bu ceza eksik bulundu ve Ayhan'a ömür boyu müsabakalardan men cezası verildi ve heykeli kaldırıldı.

Dünya Atletizm Birliğinin vermediği bu cezayı kim verdi dersiniz.

Türkiye Atletizm Federasyonu...

Süreyya Ayhan şu an nerede dersiniz

Orta Anadolu'da bir orta öğretim okulunda beden eğitimi öğretmeni.