Tecavüzün partisi mi olur diyenlerin burnu neden “pudralı”?

19 yılda 15 seçim kazanarak iktidarda kalmayı başaran, oy sayısı 26 milyonu, üye sayısı 13 milyonu geçen bir kitle partisinde suç işlemiş, sevimsiz işlere karışmış bir gence abandıkça abanıyor muhalefet partileri.

Yeni anayasa çağrılarına, doğu Akdeniz'deki milli menfaatlere, HDP kapatma davasına, içerde ve dışarda yürütülen terörle mücadeleye gönül eğip açıklama yapmadılar ama Kürşat adındaki gencin lüks arabasından da çıkamadılar. Siyasi parti olarak edinemedikleri itibarı kokain partisinden edinmeyi umuyorlar.

Grup toplantıları, basın açıklamaları, mundarlığı alay konusu olmuşların köşeleri, tarafsızlık pozuyla karşı ittifaka altlık yapan ekranlarda bir haftadır "AKP..." var. Bir haftadır hepsinin burnu "pudra" pembesi.

Aynı çevrelerin aynı hassasiyeti CHP içinde yaşanan ve münferit diye geçiştirilemeyecek denli sık yaşanan taciz, tecavüz ve sarkıntılık olaylarında göstermemesi siyasi ahlaki ikiyüzlülüğü netleştiriyor.

Kürşat Ayvatoğlu vakasında AK Parti olması gerektiği gibi anında net tavır koydu, şahsın işine son verdi, daha dikkatli olacağız dedi. Hızlı zenginleşmenin ardında kamu kaynaklarından şahsi çıkar sağlayanlar, siyaseti istismar edenler var mıdır, bakılacak ve gereği kuşkusuz yapılacaktır.

AK PARTİ'DE ÖZELEŞTİRİ VE ÖZDENETİM

Öte yandan siyasi ahlak ve siyasi parti sorumluluğu, liderlik boyutu atlanırsa mesele eksik ve yanlış tartışılmış olur.

Her siyasi partinin genel başkanı partisinin üye sayısı ne kadar çok, teşkilat yapısı ne kadar büyük olursa olsun ilkelerin tesisi, partinin siyasi hedefi ve partililerin motivasyonu açısından sorumluluk sahibidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıdan partisine önemli bir örneklik sunuyor. Türkiye'nin taşıyıcı partisinin genel başkanlığını ve Türkiye'nin liderliğini başarıyla yerine getirmenin yanı sıra AK Parti içindeki durumu da yakından ve sıkça değerlendiriyor. AK Parti'nin 20 yıllık başarısını bu özeleştiriden ve özdenetimden bağımsız değerlendirmek zaten mümkün değildir.

2017'de "metal yorgunluk" teşhisi koyan, başka tür bozulmalara karşı da teyakkuza geçen ve gerektirdikçe neşter atan, yeniden tanımlayan, kan değişimi yapan da odur.

Hal böyleyken AK Parti'yi, liderini ve Türkiye'nin yükünü çeken hakim çoğunluğu –bünyeden atılmış, yargıya teslim edilmiş bir yanlış vaka, yolunu şaşırmış bir genç üzerinden yargılamak ahlaksızlık ve fırsatçılık değilse nedir?

CHP TACİZ VE TECAVÜZ PARTİSİ Mİ?

CHP'nin yetişkin hatta yaşını başını almış çok sayıdaki yöneticisinin yine parti içindeki kadınlara sarkıntılık etmeleri, tecavüz etmeleri, olayın anlatıldığı diğer yöneticilerin ise tecavüzcüyü partiden atmak yerine olayı ört bas etmeleri Atatürk'ün partisi için çok acıklı ve çok utanç verici bir son olmuştur.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun tavrı, kamuoyu tartıştığında ve medya "tecavüzcüleri ne yaptınız, CHP'yi bunlardan temizlediniz mi" diye sorulduğunda verecek cevap bulamayıp çaresizce kıvranan parti sözcüsü Faik Öztrak'tan daha vahimdir. Çünkü Kılıçdaroğlu Öztrak kadar bile samimi davranmamakta, yapmacık bir asabiyete sığınmaktadır. Oysa yapması gereken parti içindeki siyasi bozulma kadar ahlaki bozulmaya da dikkat kesilmek olmalıdır.

CHP ile HDP arasındaki benzeşme ne yazık ki bu alanda da varlığını gösteriyor. PKK'nın dağdaki, ovadaki taciz ve tecavüzleri ne yazık ki Meclis'e de sıçradı. Tecavüz suçundan milletvekilliği düşürülen üyesi var HDP'nin!

HDP VE YOĞUNLAŞMA EVİ

Partideki çift genel başkanlar ne siyasetçi ne lider olmadıkları için liderlik sorgulaması için doğrudan yapılanmanın başındaki terörist başlarına bakmak gerekiyor.

Öcalan yakalanıp yargılanmadan önce "yoğunlaşma evi" adını verdiği örgüt evlerinde PKK'lı kadınlara tecavüz ediyor, bunu "sizleri özgürleştiriyorum" diye gerekçelendiriyordu.

Öcalan'ın özgürleştirdiği kadınların bazıları intihar etti ya da bir yolunu bulup kaçtı ve yaşadıklarını anlattı. Bazıları ise PKK içinde "kariyer" yaptı.

Kandil'de yaşlanan ve yaşları 70'i aşan diğer terörist başlarının ise HDP aracılığıyla dağa kaldırılan küçücük kızların başına ne fenalıklar getirdiğini tahmin etmek zor değil. Kaçıp teslim olanlar ne yaşandığını ağlayarak anlatıyor. Murat Karayılan'ın, Duran Kalkan'ın fotoğraf çekilirken bile torunu yaşındaki kızların ellerini nasıl tutup vücutlarına nasıl yasladığını görmemek için Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Kaftancıoğlu falan olmak gerekir.

Peki "jin jiyan azadi" diye tempo tutan HDP ne diyor bu işlere?

Ne desin. Mesela HDP eş başkanı Pervin Buldan Öcalan'ı görür görmez heyecanla "sizden bir parça alabilir miyim?" diye soruyor, HDP milletvekili Selma Irmak ise savunmasız kızların hakkını savunacağına "dünyada hiçbir erkek Öcalan gibi kadınların ruhuna giremedi" diye güzellemeler düzüyordu.

ELİ KINALI NETFLİX KRALİÇESİ

Genel başkanı kadın olan tek parti İyi Parti'de işler iyi mi peki?

Kötü. Bir kadın siyasetçi olarak geçmişte ağır hakaretlere uğramış olan Meral Akşener'in CHP'deki ve HDP'deki yaygınlaşmış taciz-tecavüz olaylarına ses etmeyip HDP eş başkanıyla aynı maskeyi takıp aynı ağzı konuşması kendisini ve partisini benzediğine benzetmiştir.

Grup toplantısında her zamanki gibi Kürşat Ayvatoğlu üzerinden öyle bir hamaset yaptı ki Akşener, klişeler dışında ayağını yere nadiren bastı. Verdikçe coşkuyu, gruptakilerin avuçlarını patlatmasından da epey memnun oldu Genel Başkan.

Lakin hakikatin çarpıtılması bir yana, önerisi olmayan eleştirilerin seçmeni tercihe götürmediğini CHP'nin uzun ve verimsi tarihinden öğrenmesi beklenirdi tecrübeli Meral Hanım'dan.

Şunu da demeden edemeyeceğim.

Okuduğu metinleri her kim yazıyorsa buralı değil sanırım. Ya da vaktini dizi-film izleyip ekşi sözlük okuyarak geçiriyor olabilir.

Bu gidişle eli kınalı Meral Hanım'ı Netflix klişe kraliçesi yapacak.