Tehdide pabuç býrakmadan...

Bugün seçim var. Seçme hakkýný kullanacaðýz. Demokratik seçim, özgürce tercih yapýlan seçimdir.

7 Haziran’da özellikle Doðu - Güneydoðu’da özgürce oy verme hakkýnýn üstünde PKK - KCK - YDG-H adlarýyla örgütlenen terör yapýlanmasýnýn tehdidi vardý.

O tehdidin bir boyutu “Bize oy vermezseniz, oðlunuzu, kýzýnýzý, karýnýzý daða kaldýrýrýz. Ýþyerinizi, evinizi baþýnýza yýkarýz” ise, diðer boyutu da “O parti barajý aþamazsa seçimlerden sonra baþýnýza geleceði siz düþünün” þeklinde formüle edilmiþti.

Bu tehdit etkili oldu mu, evet oldu.

Þimdi devlet, Doðu - Güneydoðu’da bu tehdidi ortadan kaldýrma ve bölge insanlarýnýn oylarýný özgürce kullanabilme imkanýný saðlamak için epeyce çaba sarf etti. “Tehdit” bütünüyle izale oldu mu, eh iþte...

Bu seçimde seçmen üzerinde baþka bir tehdit fýrtýnasý estirilmek isteniyor.

Nasýl bir tehdit?

Bu seçimin, kurulamayan koalisyondan sonra “Tek baþýna iktidar çýkarma” gibi bir eksende gerçekleþtiði herkesin malumu.

“Tek baþýna iktidar ihtimali”nin ise, sadece bir parti için söz konusu olduðunu herkes biliyor. Hatta böyle bir  ihtimalin bu seçimlerde seçmen iradesi için temel yönlendirici olduðu da herkesin malumu.

Ýþte orada kýyamet koparýlýyor.

Bir yandan koalisyonun siyasi istikrarsýzlýk getireceði, onun için tek parti iktidarýný çýkaracak bir seçime gidildiði düþünülürken, diðer yandan iktidar olmasý en mümkün partinin tek baþýna iktidar olmasý halinde ülkenin koalisyonlardan çok daha derin sarsýntýlara sürükleneceði anonslarý yapýlýyor.

Sonuçta demokratik bir seçim yapýlýyor.

Ama o seçimde millet iradesi, birilerinin istediði istikamette çýkmazsa kýyamet senaryolarýný yazmak neyin nesidir?

Yani korkmalý mýyýz?

Yani korkup, “Aman ha, sakýn tek baþýna bir iktidar çýkmasýn, bir partiyi, özellikle de milletin en çok etrafýnda toplandýðý siyasi iradeyi kontrol altýna alacak bir partiyi ona eþlik ettirecek bir seçim sonucu çýkarmalýyýz” gibi bir duygu mu yön vermeli bugün sandýða giderken?

Ýþte 1 Kasým seçimlerine eþlik eden tehdit bu.

Seçimlerden bir gün önce (dün) yayýnlanan  gazetelerin bir kýsmý neredeyse “Seçim sonrasý için felaket tellallýðýna soyunmuþ” görünümdeydi.

Bu tehdit hükmünü icra edecek mi?

Yani millet pýsýp, “þerrinize lanet” diyerek tek baþýna iktidar için vereceði oyu esirgeyecek ve böylece seçim sonrasý oluþturulacak kýyameti önlediðine mi inandýrýlacak?

Yoksa millet bildiðini okuyacak ve “Türkiye bu tehditleri 1960’lardan itibaren tarihe göme göme ilerliyor, 2015 yýlýnda hala bu tehditlere boyun eðerek nasýl bir özgür toplum olma iddiasýnda bulunulabilir” mi diyecek?

Türkiye’nin önüne habire Mýsýr ve Tunus örneði konuyor. “Mýsýr’da halk bildiðini okudu, ardýndan darbe geldi, Tunus’ta ise laik kesimin ofsayttan gol atmasýna izin verildi, ve ancak o takdirde “Ýslamcýlar”a hayat hakký tanýndý...” deniyor ve buna adeta “Ýbret alýn” tehdidi ekleniyor.

Ýbret alýn! Ýbret alýn!

Ya almazsak... Önümüze kýrk katýr mý konuyor, kýrk satýr mý?

Korkmalý mýyýz?

Tehdide pabuç mu býrakmalýyýz?

“Bunlar her türlü rezilliði göze alýrlar” mý demeliyiz?

“Bunlarýn Türkiye diye bir derdi yok.” diyerek Türkiye’nin canýný korumak için analýk iddiasýndan vaz mý geçmeliyiz?

Bütün ihtimalleri, bunlarýn her türlü belayý çýkarabilecekleri ve Türkiye’nin bunu göðüsleyemeyeceðini varsayarak mý deðerlendirmeliyiz?

Ve bunun adý demokrasi mi olacak?

Sonunda ABD Dýþiþleri Bakaný Kerry’nin dediði gibi “Sisi demokrasiyi kurtarmak için darbe yaptý” çuvalýna mý girmeliyiz?  

Bugün seçim var.

1 Kasým.

Millet bir kere daha Türkiye’nin yarýnlarýný seçmek üzere özgürce irade beyaný için sandýða gidiyor.

Özgürce... Evet özgürce...

“Bela çýkarýrýz” tehditlerine pabuç býrakmadan...